Bölüm 17 = İntikam Aşaması 1

4.1K 213 9
                                    

Resimde ki kız Sevim'dir arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir.

Altar ile okula beraber geldiğimizde ona dönüp "Yemek için çok teşekkür ederim" dedim.

Altar cebindeki elini çıkartarak oldukça kısa olan saçlarının arasında gezdirdi. "Ne yani? Buraya kadar mıydı takılmacalarımız?"

"Takılmaca mı?" diye güldüm. "Kızlar beni merak etmişlerdir, onlara seninle yemeğe gideceğimi söylememiştim" dedikten sonra sesimi birazcık alçaltarak da "Senin sevgilinin görmesini de istemem. Dün babamı oldukça zor duruma düşürdü okulda ki hocalara karşı, bugünde bana sataşsın istemem doğrusu" dedim.

Elbetteki böyle bir şey asla kafaya takmazdım. O intikam alınacaktı bu artık benim alnımın yazısı haline gelmişti. İntikamını al yada öl...

Meltem ile benim aramda ki durumu tamda bu cümle ile özetleye bilirdik aslında. Bu intikam için şimdilik elimde ki tek koz da Altar dı. Alacağım intikamın ilk aşaması ondan geçiyordu. İkisinin arasını aç ve kızı bunalıma sok, devamı zaten gelirdi.

"Sende haklısın ama onunla konuştum ne kadar ben yapmadım dese de onun yaptığını hepimiz biliyorum. Ama yinede sen fazla kafana takma, bir daha böyle bir olay olursa o başına gelecekleri biliyor" diyerek bana boşta olan elini uzattı. "Seninle tanıştığıma çok memnunum Sera, bir gün bana bu ismini nereden aldığını da anlatırsan sevinirim doğrusu."

Önce Altar'ın turuncuya kaçan saçlarına bakıp sonrada bana uzattığı eline baktım. Bende ona elimi uzatıp tokalaşırken "Bende memnun oldum ama ismim konusunda benden her hangi bir şey öğrene bileceğini hiç sanmıyorum" dedim.

"Yarın görüşmek üzere o zaman" dedi ve elini tekrardan cebine soktu.

Altara sırıtıp "İyi günler" diyerek kızlar yatakhanesine doğru yürümeye başladım. Gerçekten benimle yarın dersler dışında tekrardan görüşe bileceğini mi düşünüyordu bu şapşal. Fazlasıyla hayal görüyordu herhalde.

Yatakhanenin kapısından içeri girdiğimde arkamı dönüp ona baktım ve onunda kendi yatakhanesine doğru yürüdüğünü gördüm. Buda akıl yoksunu yakışıklılara benziyordu ama bakalım. Onda ötekilerde olmayan bir öz güven mi desem bilemiyorum, başka bir şey vardı onda. Belkide sadece tam askeriye elemanına benzediği içindi. Yakışıklı bir asker.

Dönüp içeri girdiğimde kızlar koridorun kenarında durmuş beni dikizliyorlardı.

Duvar kenarından sırf kafası görünen Sevim "Gitti mi?" diye sordu.

"Gitti gitti" dediğimde Ecem ile beraber paldır küldür koridora doğru daldılar.

Sevim yanıma gelirken sevinç çığlıkları atıyordu, fakat Ecem onu kolundan dürtükleyerek susması için işaret yaptı. "Burada değil, ağaçların orada konuşalım bu konuyu orası daha güvenlidir."

"Bence de" dediğim gibi Yatakhaneden hep beraber çıktık.

Okulumuz aslında gerçekten oldukça geniş bir alana sahipti. Ormanın ortasında bir okul desem hatta yeriydi. Bir adet otobüs durağı vardı ve onun için bile en az beş dakika yürümemiz gerekiyordu. Okulun etrafı elektrikli teller ile çevrili olmasına rağmen iki yılı tamamlamış bir öğrenci olarak okulun arkasında ki ormanlık alanda hiç o telleri görmemiştim. Tek gördüklerim okulun giriş kısmındaki tellerdi.

Kızlar ile beraber okul ile Erkeklerin yatakhanelerinin arasında ki boşluktan ağaçlık alana geldik. En kalın gövdeli ağacın dibine oturdum. Sevim sağıma Ecem de hemen soluma geçti.

Sevim sabırsız bir çocuk gibi bacaklarını sürekli kıpırdatarak "Sizi odanın penceresinden izledik sakın yalan söyleme ve her şeyi olduğu gibi anlat" dedi heyecanlı bir şekilde.

Ajan Akademisi (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now