Seçim Zamanı...

Start from the beginning
                                    

"Birilerine özenipte aynı şeyin peşinden koşma. Hem gerçek aşk sen aradığında değil, doğru zamanda ve doğru yerde zaten karşına çıkacaktır. Sadece sabredip bekle."

"Tabi senin için demesi kolay. Dünyanın en güzel aşkına sahip birisin."

"Dünyanın en güzel ve tehlikeli ama haklısın. Bu her şeye bedel. Sana gelince mızmız, Dyagon'u seni düşündüğü ve korumak istediği için suçlamaktan vazgeç. O seni çok seviyor bunu sende biliyorsun."

"Lanet olsun ki biliyorum!" diyerek surat asınca beni yavaşça kendine çekip, tekrar sarıldı.

"Biliyorsan, onu üzmekten vazgeç. Soylu veya vampir olmanız herzaman işe yaramayabilir. Hergününü sanki son gününmüş gibi ve sevdiğinle geçirdiğin son anmış gibi dolu dolu yaşa." Evelyn'i çok ama çok seviyordum. O benim hiç olmamış kız kardeşim gibi. Tanrı erkek olarak Dyagon'u verdi ama o tam sayılmaz. Ya da ben öyle görmek istiyorum. İşte yine onunla kendime gelmiştim. Mutluluk kaynağım, en iyi arkadaşım, kardeşim.

"Ve sen küçük hanım, son anımmış gibi dolu yaşamak istediğim sevgilimi benden alıkoyuyorsun." duyduğum sesle kafamı kaldırdığımda, Leonardo'nun gülümseyerek bize yaklaştığını gördüm. O da Evelyn gibi, onu görür görmez gözlerinde ki aşkı görmemek imkansızdı. Onlar bu dünya da en tehlikeli ve yasak olan şeyi yapmışlardı. Birbirlerine aşık olmuşlardı. Bir cadı ve bir vampir...

"Üzgünüm ama şuan o bana ait." diyerek daha da sarıldığımda Leonardo bunu kıskanıp, hızla yanıma geldi. Sarılı olduğum kolları çözmeye çalışırken, ben daha çok direniyor arada kalan Evelyn'ine resmen eziyet ediyorduk. Ama bu durumdan memnun gibi kahkahalar atarken, biz resmen Leonardo ile birbirmize girmiştik. Yine onun sayesinde tüm acılarımdan kurtulmuştum.

Günümüz;

Ema karşımda uzanırken, birden bire geçmişi hatırladım. Evelyn'in olduğu zamanları. Gerçek Tanrının ışığı oydu. O öldükten sonra gücü nesilden nesle aktarıldı ama sadece gücü. Ruhu derin bir karanlığa hapsolmuştu. Bunu kendi istemişti.

Fakat şimdi her nasılsa, o geri geldi. Gerçek ışık, arkadaşım geri geldi. Bunun bir efsane olduğunu sanıyordum ama değilmiş. Buna eminim, az gördüğüm şey kesinlikle Evelyn'di.

"Yani sen şimdi diyorsun ki, az önce ki gücün kaynağı Tanrının Işığının gerçek ruhu olan Evely adında ki cadı mı? Bu saçmalık. O Ema ve onun kendi ruhu var." Liki denen soylu anlattıklarımı kabullenmemek için direnirken;

"Sanırım bu olabilir." diyen Nick ile tüm ilgi ona döndü.

"Nick?" soru sorarcasına konuşan İrina ve diğerleri bunun gerçek olmasını istemiyor gibiydi. Bense her şeyden çok gerçek olmasını istiyorum.

"Tanrının Işığını taşıyan gerçek gücün sahibi Evelyn adında bir cadıydı. O öldükten sonra diğer cadılar onun gücünü alıp, nesilden nesle aktardılar. Bu öylesine büyük ve kontrol edilemez bir güçtü ki, o kontrolden çıktığı an onu öldürmem için beni görevlendirdiler. Gücün gerçek sahibi öldümüştü ama ruhunun çektiği acılar yüzünden huzur bulmadığı söylentisi vardı. Binlerce yıl önce tüm cadı heyeti ve size gücünüzü veren büyük cadılar onu geri getirmek için tüm güçlerini kullandılar ama hiçbiri bunu başaramadı. Onlarda ruhunun kurtarılamayacağına inanıp, sadece gücünün korumaya aldılar. Onun gerçekten var olduğunu bilmiyordum."

"Hala da bilmiyorsun!" dediğimde Nick kaşlarını çatarak bana baktı. Diğerleri ise merakla.

"Sen ve diğerleri hatta herkes sadece efsane ve masallara inanıyorsunuz. Gerçek hikaye bundan çok daha farklı. Bunu bizzat gözlerimle gördüm, yaşadım!"

Underworld #wattys2016Where stories live. Discover now