Rüya Değil, Gerçek...

5.7K 450 120
                                    

Selam millet...

Severek yazdığım bir bölümle daha buradayım. Yorumlarınızı bekliyorum. İyi Okumalar...

Medyadaki parça (One Ok Rock - Wherever You Are)

Malezyada ki savaştan sonra bir süre saklanmak için Eric'in adasına geri döndük. Nick'in anlattıklarına göre Amerika da ki büyük liderler benim gücümü kullanmamı reddettiğimi duyduktan sonra küplere binmişler. Hepsi bu savaşı benim gücümün bitireceğini biliyormuş, bilmedikleri ise biz onların istediği hiçbir şeyi yapmayacaktık. Nick en güvenilir birkaç adamıyla birlikte bize katıldıktan sonra artık kendi başımıza kalmıştık.

"Sözde devasa güçlerimiz var ama hala korkaklar gibi saklanıyoruz. Ben bu işten bir şey anlamadım. Neden istediğimiz gibi özgürce savaşamıyoruz?" Liki haklıydı ama ona diyeceğimi bilmiyordum.

"Güçlerin olduğu kesin ama ölümsüz değilsin. Üslerin istediği Ema, eğer oraya gidersek vampirlerden önce onlar onu yakalar." Nick adıma açıklama yaparken, Liki hala bundan memnun değil gibiydi.

"Bu o kadar kolay değil, buna izin vermeyiz."

"İşte bu yüzden geri dönemeyiz." her zamanki gibi beni anlayan yine Nick'ti. Ona anlatmama rağmen...

"Neden ama neden?" Liki'nin ısrarlarına daha fazla dayanamayıp, ben araya girdim.

"Çünkü biz vampirlerle savaşmak için varız, insanlarla değil. Eğer buna kalkışırlarsa onlara zarar vermek zorunda kalırız. Bunu istemiyorum çocuklar." sonunda beni anladıklarında Liki sakinleşmişti ama hala buruktu.

"Bunu bende istemiyorum ama burada elimiz kolumuz bağlı mı oturacağız?" kısık sesle sorduğu soruyu mahcupca soruşu çok tatlıydı. Bu haline kıyamıyordum.

"Tabi ki hayır!" dediğimde heyecanla kafasını kaldırdı.

"Savaşacağız ama doğru zamanda doğru yerde."

"Nasıl?" diye soran Eric olmuştu.

"Vampirlerin yaptığı gibi. Bunca zaman onlar bizi takip edip, hep bir adım önde oldular. Şimdi tam tersi, biz onların adımlarını takip edeceğiz ve doğru zamanda karşılarına çıkacağız." hepsi bundan memnun bir şekilde gülümserken, Liki her zamanki gibi ilk gaza gelen olmuştu.

"İşte bu bebeğim, bekleyin ve görün. Havanın gücüyle en havalı şeklimle geri geliyorum. Liki is comeback..."

"Havan batsın." İrina bu haliyle dalga geçerken;

"Ne o çamur kız, gücümü mü kıskanıyorsun?"

"Biraz daha buna devam edersen, yeri yarar seni metrelerce altına gömer ve kimsenin çıkaramayacağından emin olduktan sonra üzerini örterim." İrina'nın sıkı tehdidine Liki anında susarken, bu haline hepimiz kahkaha atmaya başladık. Bu sırada dikkatimi çeken Tres olmuştu. O diğerlerine göre daha donuktu. Sanki bu konu canını sıkmış gibiydi. Gerçi savaş ve buraya yerleşme falan derken, kızla doğru düzgün konuşamamıştık bile.

"Güçleriniz hakkın bu kadar umursamazca konuşmayın!" donukluğu yerini öfkeye bıraktıktan sonra hızla yanımızdan ayrıldı. Verdiği tepki yersizdi ama bununla ilgili bir sıkıntısı olduğuna emindim. Çocuklar şaşkınca arkasından bakarken, ben peşinden koştum. Bir süre nereye gittiğini izledikten sonra tepe bir yere oturdu. Bende sessizce yanına oturduğumda, hala derin ve düşünceyle manzaraya bakıyordu. Belkide bir süre susmanın iyi olacağını düşünüp, sessizce bekledim. Sonunda ilk konuya giren oydu.

"Verdiğim tepkinin yanlış olduğunu düşünüyorsun değil mi?" hala donuk gözlerle ileriye bakarken, söylediğim şeyle bana dönmesini sağladım.

Underworld #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin