Son Veliaht...

6.2K 458 77
                                    

Medyadakiler tüm veliahtlar...
Iyi okumalar ^_^

Tam üç haftadır Malezya'nın altını üstüne getirmiştik ama aradığımız kişiden en ufak bir iz bile yoktu. Büyük bir ülke ve fazla zamanımız yok. 

"Ema günlerdir doğru düzgün uyumuyorsun. Biraz dinlensen?" 

"Ben iyim İrina, hem bunun için vaktimiz yok. Geçen her zaman bizim aleyhimize."

"Ama..." yanına yaklaşıp, yüzünü okşadım.

"Gerçekten iyiyim. Daha kötülerini de atlattım." dediğimde biraz daha iyi gibiydi.

"Eric ve Liki döndü mü?" dediğim an iki birlikte kapıdan girdi.

"Döndük."

"Haber var mı?"

"Üzgünüm ama yok. Bu iş düşündüğümüzden daha zor Ema." Eric yavaş yavaş umudunu kaybederken;

"Hayatta olduğundan bile emin değiliz!" diyen Liki de hiç umut kalmamıştı. Onları toplamam gerekti. Ayağa kalkıp, hepsini karşıma aldım.

"Ölseydi en azından cesedini bulurduk. O yaşıyor, buna eminim. Başka bir yol bulmalıyız. Böyle aramakla vakit kaybediyoruz."

"Her yolu denedik!"

"Hayır denemedik. Eğer olsaydı onu bulmuş olurduk. Denemediğimiz başka bir yol var ama ne?" odanın ortasında volta atarken birden başımın dönmesiyle sendeledim. Eric hızla yanıma koşarken, düşmekten son anda kurtardı. 

"Ema iyi misin?"

"İyiyi--" diyemeden İrina bağırmaya başladı.

"Değilsin işte! Kendine eziyet etmekten vazgeç. Bu haldeyken bize yardım edebileceğini mi sanıyorsun?" sonra biraz daha sakinleşip;

"Lütfen dinlen, en azından birkaç saat." dedi. Haklılardı onları daha fazla endişelendiremezdim. Tamam anlamında kafamı sallar sallamaz Eric beni kucağına aldı.

"O kadar da değil Eric. İndir beni."

"Bu fırsat bir daha ele geçmez..." diyerek göz kırptığında bunu munzurluk için yaptığını anlamıştım. 

"Bakıyorum da bir sapık gitti, ultra büyüğü geldi." Liki, Nick hakkında bahsettiğinde İrina buna üzüleceğimi düşünerek Liki'nin kafasına sıkı bir tokat geçirdi. O acıyla kafasını ovuştururken, bende kafamı Eric'in omzuna koyup, Nick'i düşündüm. Şu üç hafta da onu çok özlemiştim ve ona her şeyden çok ihtiyacım vardı. Onun varlığı bile güvende hissettiriyormuş.

Sonunda Eric beni yatağıma bıraktığında, alnımdan öpüp odadan çıktı. Gecenin karanlığında gözlerin vücudum bu yorgunluğa daha fazla dayanmadı. Derin bir uykuydu biliyorum ama neden etrafım aydınlık?

Kendime yeni yeni geliyormuş gibi hissediyordum. Yattığım yerden kalktığımda buranın odam olmadığını fark ettim. Ama burası---

"Ema!" duyduğum sesle arkamı döndüğümde, bunlar veliaht olduğumu öğrendiğim ilk gün gördüğüm cadılardı.

"Siz..."

"Bizi sen çağırdın Ema, sen görmek istedin." ben mi istedim? Bunu hatırlamıyorum ama bu iyiydi.

"Nick'e ne yaptınız?"

"Işığın koruyucu, bize ihanet etti ve bedelini hak ettiği şekilde ödüyor." histerik bir kahkaha attım. İyice sinirlerim bozulmuştu.

"Size ihanet mi etti? Ne yaparak, benim ölmeme izin vermeyerek mi?"

"Hala kim olduğunun, nasıl bir güce sahip olduğunun farkında değilsin. Sen hem kurtarıcı hemde ölümcülsün. Gücün insan ırkına zarar vermeden yok edilmeli." insan ırkına zarar vermeden...

Underworld #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin