Bölüm-17

3.5K 252 11
                                    

SEVDA SERDEM

Gözlerimi zorlukla açtım. Ama ben ne zaman uyumuşum ya. En son Barış bi yere gidiyoruz demişti ama arabada değilim ki nerdeyim aceba. Yatmış olduğum yataktan kalktım odadaki pencereden dışarıya baktım. Ama bu olamaz nasıl ya şimdi ben yani burası inanmıyoruuum. Hemen odadan çıktım ve Barış diye seslendim. Ama cevap yok. Sonra odanın birine girdim orada da yok sonra diğerine girdim. Barış uyuyordu. Tabi yaa dün kaç saat direksiyon başındaydı nasıl yorulmuştur kimbilir. Neyse uyandırmayım en iyisi. Sonra onu uyurken seyrettim biraz ve hemen aklıma gelen şeyle odama gittim ve defterimle bi kara kalem ve silgi getirdim. Ve oturup Barışın uyurken resmini çizmeye başladım nasıl olsa uyanmaz. Ama uyurken ne kadar da masum. Onun hakkında duyduğum hiç bir şey doğru değil sanki. Neyse ne olursa olsun şu an ona çok şey borçluyum. Ona ve biricik arkadaşım Ezgiye o gün yanıma gelip konuşması beni o kadar rahatlattıki. Sonra hint filmi izlememiz. Barışın aldığı un kurabiyesi ve çikolatalı pasta. Hatta Barışın Salman Khanı sevgilin mi diye sormasi.

Aradan geçen bir saatin ardından çizebilmiştim. Ayy çok güzel oldu. Uzun zamandır çizmiyordum bi şeyler, çok iyi geldi bu. Keşke karadeniz mavisi gözlerini de çizebilseydim.

Sonra odadan çıktım ve mutfağa gittim. Çay koyup kahvaltı hazırladım. Bu şirin yer ne kadar da güzel Barışın verdigi en güzel hediye. Yanımda olması bana destek olması bile yeterken bi de bu yaptığı. Barış uyusun diye çağırmadım ama benim karnım konser vermeye başlamıştı bile o yüzden yedim bi şeyler. Sonra telefon sesi geldi. Barışın olmalı, uyandırmadan gidip bakayim. Koştum odasına telefonu çeketin cebinden çıkarttım ve ekrana baktım VALİDE SULTAN yazıyor. Annesi yani. Açsam mı ama ne diyeceğim ki,sen kimsin derse ben oğlunuzun karısı sizinde gelininizim mi diyeceğim. Ama hâlâ çalıyor hadi önemliyse. Sonra Barışa seslendim yine uyanmadı. Biraz dürtsem mi aceba. Hem günah değil kocam değil mi sonuçta. Omzundan dürttüm ve Barış uyan diye seslendim.Barış zorlukla açtı gözlerini elimi omzunda görünce elime baktı ve ben de hemen çektim elimi. Yüzümü eğdim ve elimdeki telefonu ona verdim. Hâlâ çalıyordu. Ben de odadan çıktım.

Mutfağa gittim ve çay doldurdum kendime. Uyandığım odaya gittim ve pencereyi açtım. Hem pencereden dışarıyı seyredip hem de temiz havayı, aşığı olduğum Karadeniz havasını içime çekiyordum. Sonra kapı tıklatıldı.

"Sevda gelebilir miyim." dedi.

"Tabi gelebilirsin." dedim. Sonra içeriye girdi Barış.

"Ne oldu neden aramış annen. Kötü bir durum yok değil mi."

"Aslında var. Babam rahatsızlanmış yine. Hemen bizim eve gitmem lazım. Ama seni yani bizi bilmiyorlar ve nasıl olsa anlatacağım. Önce anlatıp sonra seni götürmek istiyorum. Yani yanlış anlamanı istemem. Ama nasıl bir tepkiyle karşılaşacağımı bilmiyorum. O yüzden."

"Tamam ben dururum burada. Sen git bir an önce ailenin yanına." dedim. Ama çok endişeli gözüküyor. Babası rahatsızlanmış tabi normal.

"Olmaz yani burda tek başına kalamazsın."

"Kalırım ya ne olacak beni kurtlar mı yer yoksa."dedim gülerek o da

"Hayır sende gel arabada durursun. Ben durumu anlatabilirsem seni iceriye getirip tanıştırırım ama anlatamazsam gizlice alırım içeri uygun bi zamanda."

"İçin öyle rahat edecekse ne diyeyim. Tamam o zaman." sonra beraber çıktık. Arabaya bindik. Barış öne ben arkaya oturdum ve Barış arabayı kullanıyordu ve ben de dışarıyı gülerek izliyordum. Sonra Barış bana seslendi

"Sevda sen iyi misin. Yani olanlar için, yani bilmiyorum işte dünden beri çok normal gözüküyorsun. İyi olup olmadığını gerçekten merak ediyorum. Eğer konuşmak,anlatmak istersen anlatabilirsin." dedi.

AŞKIMIZIN SİMGESİ "SEBA"(DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin