59- İzmir

695 20 6
                                    

Arkadaşlar kitabım hakkında yorum yapmanızı istiyorum. Lütfen bu bölüme yorumlarınızı bırakın. İyi okumalar...

-----------------

"Barış, neredesin lan? Dünden beri telefonunu açmıyorsun?!"

Berk, odanın içinde dolaşarak telefonla konuşuyordu. Bu kez gerçekten sinirlenmişti. Sonunda Barış telefona cevap verince kızgın bir şekilde konuşmaya devam etti.

"Odada mısınız? Oraya geliyoruz."

Bana gidiyoruz dermiş gibi bir bakış attı. Hızla ayağa kalktım ve Berk'in bana uzattığı elini tuttum. Onların kapısına geldiğimizde elini elimden çekmişti. Kapıyı sert bir şekilde çalarken bir anda kapıyı Eylül açtı. Dün bilgisayarı yüzünden çok kötü olmuştu. Şimdi ise aksine çok mutlu görünüyordu. Yüzündeki gülümsemesini izlerken bir anda arkada Barış göründü.

Barış'ın alnındaki yara bandını gördüğümde gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Berk hızla içeri girdi.

"Barış?" dedi ve devam etti. "Neredeydin?"

"Biraz otel dışında dolaşmak istedim. Hem kalbi kırık birinin gönlünü aldım."

Barış bakışlarını Eylül'e çevirip gülümsedi ve aynı şekilde göz kırptı. Eylül de karşılık olarak gülümsedi ve masanın üzerindeki bilgisayarı gösterdi.

"Barış, dün bana bunu almış."

"Ama hikayen ne olacak?" dediğimde ikisinin bakışlarıda bana döndü.

"Yeniden." dedi ikisi birden. "Yeniden, başka bir hikaye yazmaya karar verdim. Yani Barış da yardım edecek."

"Bu mükemmel bir haber!" dedim ama Barış'ın alnındaki yara bandı hala ilgimi çekiyordu. "Hey, alnına ne oldu?"

"Ah... Önemli bir şey değil. Dün yataktan düştüm. Kafam komidine çarptı."

Ben gülerken Berk kaşlarını çatmış Barış'ı izliyordu. Birden Barış ile aralarında sessiz bir bakışma geçti ve Barış'ın gözleri beni buldu.

"Ee, siz neler yaptınız? Yani dün gece."

Birden yanaklarım alev almıştı. Tüm bakışlar yanaklarımı yoğunlaştı ve sırıtmaya başlamışlardı. Berk ise yanıma gelip kolunu omuzuma atmıştı.

"Sana ne oğlum? Evliyiz biz. Tabi olacak öyle şeyler."

Berk'in söyledikleri yanaklarımın ısısını yükseltirken tek istediğim Harry Potter'ın gelip öldüren lanetle beni öldürmesiydi. Şuan gerçekten buna ihtiyacım vardı. Dirseğimi Berk'in karnına hafifçe geçirince daha çok sırıttı.

"Ooo... Deniz yapımına başlanmış bakıyorum."

"Ne Deniz'i ya?!" dedim ve ellerimin tersini yanaklarıma bastırdım. Berk bu halime daha çok gülerken benide alıp odadan çıkmak için yürüdü.

"5 dakikaya kahvaltıya inmezseniz, Eylül senin bilgisayarını bu sefer ben kırarım. Barış, antidepresanlarını götüne sokarım." dedi Berk. Barış tabi ki cevabını esirgemedi.

"Kanka senin içinde farklı bir deneyim olurdu ama fitil değil ki bu popodan olmuyor. Hem hap bu içiy-"

Barış sözlerini tamamlayamadan Berk kapıyı hızlıca kapatmıştı. Kahvaltının yapılacağı yere doğru ilerlerken birden durdum. Berk'in omzuna sertçe vurdum. Beklemediği için bir anda sarsıldı.

"Berk! Sen beni utandırmak için elinden geleni yapıyor musun?! Ya ne demek Deniz yapımı?!" dedim ve yüzündeki gülümsemesi daha çok büyüdü. "Yok sana bir daha. Çok beklersin. Ayrıca Deniz olmayacak ismi. Melek olacak."

Aşk mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin