43-Yalnız Kalmalıyım.

622 23 5
                                    

 Bir hafta... Bir haftaya ne sığdırabiliriz ki? Acılarımızı mı? Hüzünlerimizi mi? Bir hafta, aptalca bir hafta.

Gözlerimi şiddetle yağan yağmurun pencereden görüntüsüne çevirmiştim. Berk mi? O yoktu. O bir haftadır bir gizem oluvermişti. Herkes hayatına normal devam ederken biz Barış'la onun izini sürüyorduk. Kaç gece uyumadım bilmiyorum ama bu bir hafta cehennem gibiydi.

Şimdi bizim evin salonunda pencerenin kenarında Barış'ı bekliyordum. Dediğine göre Çırağanların takıldığı Bar'dan Oğuz'a ulaşma şansı varmış. 

Yağmur çok şiddetli yağıyordu. Berk'le yağmur konusunda bir konuşma yapmıştık. 'Yağmuru çok seviyorum. Seni hep seviyorum.' Bunu asla unutmayacaktım. Burada beklemenin bir anlamı yoktu. Merdivenlere doğru ilerledim. Odama çıkıp kapımı kapattım. Gözüm kitaplıkta ki Hush Hush Serisine takıldı. 

Gözlerim yeniden dolmaya başlayınca kitapların ilkine uzandım ve yatağıma oturdum. İlk sayfasını açıp okumaya başlayacaktım ki kapım gürültülü bir şekilde açıldı.

"Alya!" 

Barış telaşla içeri girdi. Kitabın kapağını kapattım ve elinde ki uzattığı beyaz kağıdı aldım. Burada bir adres yazılıydı.

"O-Oğuz'la konuştum. Berk'le hesabım bitti, gelin alın dedi." 

O böyle deyince tüylerim diken diken olmuştu. "Öldürmüş mü?" 

"Hayır... Sesini duydum. Berk'in sesini duydum..." 

Gözlerimi kapattım ve gülümsemeye başladım. Bir hafta sonra ilk defa bu kadar güzel gülüyor olmalıydım. Hızla ceketime uzandım ama Barış beni durdurdu.

"Hayır Alya sen gelemezsin." dedi ve ceketimi geri astı. 

"Ne? Neden?" 

"Olmaz izin veremem. Çok tehlikeli." 

Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Barış arka cebinden iki tane silah çıkardı. Birini masanın üzerine koydu.

"Bir şey olursa kullanmaktan çekinme." 

Diğer silahı ise cebine koydu ve kapıdan çekip gitti. Kapıyı hafif aralık bıraktığı için evde ki hizmetçiyi tembihlediğini duyabiliyordum.

"Sakın, her ne olursa olsun onu dışarı gönderme." 

"Peki efendim." 

Gözlerimi kapattım ve sakin olmaya çalıştım. Gözlerimi açtığımda masada duran silah ile bakışıyor gibiydik. Silahı elime aldım ve ceketimi de alıp aşağıya indim. Merdivenlerin sonunda hizmetli kız beni görünce gülümsedi.

"Alya Hanım, dışarı çıkamazsınız. Kesin emir efendim." dedi. 

O an aklımdan yapmak istediğimi yaptım ve elimde ki silahı kıza doğrulttum. Kızın gözleri korkuyla açılırken elimde ki silahın düzlüğünü sağladım ve tam ona doğru doğrultabildim.

"Alya Hanım!" 

"Sus. Yoksa acımam öldürürüm." dedim ama koca bir yalandı. Asla birine ateş edemezdim ben. Bunu yapamazdım.

"Sakin olun lütfen." dedi ama korktuğu çok belliydi. 

Geri geri kapıya doğru ilerledim ve silahı belime koydum. Anahtarı alıp hızla evden çıktım. Barış arabasını çıkartıyordu. Hızla arabanın önüne atladım. Beni görünce şaşkınlıkla gözleri ve ağzı aynı anda açıldı.

Hızlı adımlarla ön koltuğa oturdum. 

"Alya?" 

"Sür." dedim ve kemerimi bağladım. Yol boyunca arkamda ki silahı düşünmemeye çalıştım. Berk, Barış hatta babam bunu nasıl taşıyorlardı? Barış uzun süre yol aldıktan sonra bir yere park etti. Karşıda bir depo duruyordu. Büyük ve geniş bir depo.

Aşk mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin