20-Öpücük

987 41 6
                                    

Kulaklarım Berk'in dediğini idrak etmeye çalışırken kurt sesleri gelmeye başlamıştı. Hava bir o kadarda soğuktu. Orman tenha görünsede yalnız olmadığımızı kurt seslerinden anlayabiliyordum.

Bugün gördüğüm kapşonlu adam ise daha çok ürpermeme neden oldu. Ellerimi Berk'in yakasına yapıştırdım. Ona o kadar sinirliydim ki.

"Senin yüzünden ıssız bir ormanda kaybolduk! Senin küçük oyunların yüzünden Berk malın tekisin senn!!"

Bu durumdan rahatsız olduğunu belli etmeye çalıştı. Artık dayanamayıp elleriyle bileklerime yapıştı ve aniden sırtım bir ağaca çarptı. Aramızda ki mesafeyi yavaşça kapattı.

"Alya... Sus... Yoksa, senin için hiç iyi şeyler olmaz." benim aksime çok hafif ve sakin konuşuyordu. Hızla onu ittim. Ve bir yöne doğru yürümeye başladım. Bu karanlıkta ve bu soğukta ne yapıcağımı bilmeden yürüyordum.

"Nereye?!"

"Cehennemin dibine gelcen mi?!!"

"Sen ordaysan gelirim." hafifçe gülümsedi. Şu durumda bile şaka yapabildiğine inanmıyordum. Onun neşeli suratına karşın benim suratım ifadesizdi.

"Peki, bayan Çok Bilmiş şim nereye gidiyoruz."

"Ben nerden biliyim? Hem bana şu kelimeyi kullanma!"

"Bayan Çok Bilmişi mi? Tamam bayan Çok Bilmiş."

"Berk yemin ediyorum seni burda boğarak öldürürüm! Cesedinide buraya gömerim!"

"Hani sen buralarda doğumuştun? Hani avucunun içi gibi biliyordun ha?"

Düz düz ona baktım. Bir anda kurtlar uluyunca kafamı ağaçların arkasına çevirdim. Ağacın ardından bir gölge geçtiğini gördüm. Gerçekten korkunç bir ormandaydık. Yavaşça Berk'e yaklaştım.

"Ne oldu?"

Berk benim baktığım yöne bakınca hızla kafamı ona çevirdim.

"Yok birşey, sadece kurt sandım."

"Şu taraftan gidelim belki ana yola varırız."

"Ya bir dakika, bizim telefonlarımız yok mu? Birine ulaşmaya çalışalım."

"Aaa doğru, bir saniye."

Aynı anda telefonları çıkartıp ekrana baktık. Saat 00:14'dü. Şebekeye baktığımda aynı anda Berk'le birbirimize baktık.

"Sende de yok?"

"Hayır, şebeke yok allah kahretsin be."

Berk telefonunu havaya kaldırırken bağlantı bulmaya çalışıyordu. O sırada oturma şeklinde sırtımı ağaca dayadım ve düşünmeye başladım.

Karlı zemin çok yumuşaktı. İnsan metrelerce yükseklikten düşse bile acı hissetmezdi.

Buldum... Tabi ya...

"Berk!"

"Siktiğimin İphone'nu sana binlikler ödedim ben! Senin çekmen lazım!"

"Ya Berk aklıma birşey geldi."

"Söyle."

"Şimdi ben senin omuzlarına çıkıcam tamam mı ne kadar yüksek olursa o kadar şansımız olur."

"Tamam deneyelim."

Berk'in omuzlarına çıktığımda telefonumu alıp göğe kaldırdım.

"Bana bak sakın beni düşürüyim deme yoksa..."

Aşk mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin