54-Hayatım?

610 29 3
                                    

Bu bölüm en sevdiğim kuzenime ithafen yazılmış bir bölümdür.     
Eylul_Chan_

-------------------

Bazı anlar vardır. Nefes alamazsınız. Ağlamak istersiniz ama yapamazsınız. Yüzünüze kocaman bir gülümseme yerleştirmek istersiniz ama bunu yapamayacak kadar şaşkın olursunuz. Ölürken 21 gram kaybedermiş insan. Ruh 21 gram denir bu yüzden. 21 grama ne sığar ki, demeyin. Berk'in bakışları gözlerimde iken onunla geçirdiğimiz tüm anlar sanki ölmüşüm gibi gözümün önüne gelmişti. Size yemin ederim ki 21 gramlık ruhumun saklandığı vücudumun her hücresinde Berk'i hissediyordum.

Berk'i tanıdığımdan bu günü kadar bir çok insan görmüştüm. Gördüğüm insanların yüzlerini incelemek artık bir saplantı haline gelmişti. Sanki insanın yüzündeki kusurlar beni kendisine çekiyordu. Bu nedenle sadece 2 saniye gözlerinin içine baktıktan sonra geri kalan tüm saniyeleri yüzünü inceleyerek geçiriyordum. Onların yüzündeki kusurları bulup mükemmel olmadıklarını hatırlatıyordum kendime. Bu özellik gün geçtikçe takıntılı bir hastalık olmuştu.

Berk'i ilk gördüğüm an yani çarpıştığımız da arkamı dönüp baktığım yüz, bana garip gelmişti. Hatta kendimden korkmuştum. Gözlerinin koyu kahvesi beni kendine çekerken yüzündeki kusurları incelemeye vaktim kalmamıştı. O gün onunla tekrar karşılaşıp yüzünü incelemeyi o kadar istemiştim ki, aklımda 'Yüzünü inceleyemediğim tek kişi' olarak kalacaktı. Bu duygu beni öldürüyordu.

Yıllar önce inceleyemediğim bu yüz şimdi karşımda diz çökmüş ve bana evlenme teklifi ediyordu. Gözlerinde korku yoktu. Cevabımı tahmin edebiliyordu. Bende kendi cevabımı biliyordum tabi ki, ama söyleyemiyordum. Ona doğru uzattığım silah çoktan parmaklarımın arasından kayıp düşmüştü.

"Alya?"

Peri'nin sesi hafızamdaki anıları silip götürmüştü ve ben şimdiki zamana dönmüştüm. Berk'in yüzünde ki gülümseme yavaş yavaş solmaya başlamıştı. Ne yani korkuyor muydu cevabımdan?

Benden cevap çıkmayınca yavaşça ayağa kalktı. Yüzük kutusunu hala kapatmamıştı. Dudağını ısırdı ve gözlerimin içine bakmaya devam etti.

"Ben... Özür dilerim... Alya..." dedi ve ellerini iki yana açtı. Yüzük hala ellerindeydi. "7 yılı başka türlü telafi edemezdim... Kırılan kalbini başka türlü bir araya getiremezdim... Yemin ederim çok düşündüm. Bir çaresini bulmayı düşündüm. Bu aklıma gelen en iyi şeydi."

Bir adım Berk'e yaklaştım ve iki yanına düşürdüğü ellerini tuttum. Elinde sıkıca tuttuğu kutuya bakıp gülümsedim. Ardından elimi Berk'e doğru uzattım. Onunda yüzündeki gülümseme arttı ve hızla yüzüğü parmağıma geçirdi.

Berk gözlerini kapattı ve sanki içinden dua ediyormuş gibi dudaklarını kımıldattı. Dudaklarını çok az okuyabilmiştim. 'Tanrım lütfen evet demeli' gibi bir şeyler mırıldanıyordu. O anda hayır dememden bu kadar korkacağı aklımın ucuna bile gelmemişti. Hızla ellerimi boynuna doladım ve büyük bir mutlulukla kulağına fısıldadım.

"Evet... Evet, Ataberk Ataoğlu, seninle evlenirim."

Berk iki elini de belime sarmıştı ve tüm kemiklerimi kıracak şekilde, sanki 5 dakika sonra kaybolup gidecekmişim gibi sıkıca sarılmıştı. Yüzünü boynuma gömmüştü.

"Lanet olsun..." diye ağlamaklı bir ses çıkardı Çınar ve cebinden çıkardığı mendil ile burnunu silmeye başladı. "Aman Tanrım... Peri bizde böyle olalım. Bu anı görmeden ölmek istemiyorum."

Aşk mı ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin