5.2

18.2K 937 443
                                    

Dolabımın karşısında geçirdiğim yaklaşık bir saatten sonra siyah kısa askılı bir tulumu askıdan çıkardım.

Odamın içi savaş alanına dönmüş haldeydi. Lambamın üzerinde bile bir tişört sarkıyordu. Ama tüm bu dağınıklığın arasında içime sinen bir şeyde karar kılmıştım.

Tulumu üzerime geçirip düzleştirdiğim saçlarımı elimle dağıtıp makyajımı yapmaya başladım. Genelde abartılı makyaj yapmaktan kaçınırdım çünkü her zaman elimi yüzüme gözüme değdirerek her yerime bulaştırıyordum. Ama bu sefer bütün makyaj malzemelerini masaya yayıp Youtube videolarından öğrendiklerimi yapmaya başladım.

Sonuç olarak her zamankinden daha değişik görünüyordum. Yaşımdan küçük görünen biri olduğumdan kırmızı ruj beni tam yaşıtlarım gibi göstermişti. Hatta biraz daha büyük.

Aşağıdan birinin hızlı hızlı korna çaldığını duyduğumda yaklaşık yirmi dakika önce ona bir dakikaya aşağıda olacağımı söylediğim Justin'i hatırladım.

Hemen çantamı ve telefonumu alıp sahip olduğum tek topuklu ayakkabı olan siyah topuklu ayakkabılarımı giydim. Annem daha işten gelmemişti ve ben ona sadece arkadaşlarımla buluşmaya gittiğimi söylemiştim.

Büyük ihtimalle yaşımın yetmediği bir bara gideceğimi söylesem beni odamın kapısına bağlardı.

Aşağıya indiğimde kendime koridordaki boy aynasından son kez baktım. Güzeldim. Hatta kendini bir şey sanan o Deana'dan daha güzeldim.

Anahtarları alıp evden çıktım ve Justin'in arabasına gitmeden önce kapıyı iyice kilitledim.

Arabada olmak yerine dışarıda olmasını tercih ederdim böylece beni boydan görebilirdi ama oradan inecek gibi gözükmüyordu.

Bu yüzden ben yolcu koltuğunun kapısını açıp içeri girdim. "Beklettiğim için özür dilerim."

Siyah bir pantolon ile ön düğmelerinin çoğunun açık olduğu siyah bir gömlek giymişti. Ondan gizliden gizliye hoşlandığım zamanlarda koridorun ucunda Justin'i gördüğüm zamanlar hissettiklerimin aynısını hissettim. Kelebekler midemi parti mekanları olarak seçmişlerdi.

Onu seyretmeye öyle dalmıştım ki onunda bana nasıl baktığını fark etmemiştim. Justin'in bakışlarının benimkiler kadar kibar olduklarını söyleyemezdim çünkü eğer bakışlarla bir şeyleri hareket ettirebiliyor olsaydı tulumum çoktan üzerimden çıkmış olurdu.

"Sorun değil," dedi sonunda gözlerime bakarak. "Bir öpücükle telafi edebilirsin." Teklifi red etmeyip ona doğru eğildim ve dudaklarına küçücük bir öpücük bıraktım. Dudaklarından bir çok 'm' harfi çıktı. "Bu yetmez güzelim."

Yetmeyeceğini bildiğim için böyle öpmüştüm zaten onu. Çünkü yetmediğini hissettiğinde büyük elleriyle kalçamın iki kısmını kavrayıp beni kucağına çekme ihtiyacı duymuştu.

Dudaklarıma daha uzun ve şehvetli bir öpücük bırakırken kalçalarıma çıkan tulumun açıkta bıraktığı her yeri okşamıştı.

"Bu," dedi geri çekilip burnunu burnuma sürterken. "Şimdilik yeterli olabilir."

"Şimdilik," diye karşılık verdim gülüp. Kucağından inip geri koltuğa döndüğümde derin bir nefes aldı ve dudaklarını yalayıp arabayı çalıştırdı.

Christian'ın abisinin barı düşündüğümden daha uzaktaydı. Yaklaşık bir saat sürmüştü ve Justin bu yol boyunca sağ elini direksiyona değilde benim bacağıma koyup okşamayı tercih etmişti. Hatta bir ara parmakları kumaştan da yukarı çıkacaktı ki eline vurup, "Yola odaklan," dedim.

Screenshot Where stories live. Discover now