Cadıların Laneti...

Start from the beginning
                                    

Ben hala bir umut Eric'ten bir hareket beklerken, Ema'nın yaydığı bu gücün git gide şiddetlendiğini farkettim. Öyle ki şuan sanki büyük bir ışık kütlesinin içine girmiş gibiydi. Bu beni bize iyi geldiği kadar korkutuyordu da. Ema'nın yaydığı ışık arttıkça içine aldığı tüm vampirleri yakıp, kavuruyordu.

"Bu da ne?" Eric'in sorusuna verecek cevabım yoktu ama korkuyordum. Ona bir şey olacak diye korkuyordum. Bu sırada kendine gelen Nick'in zorlanarak da olsa ayağa kalkmaya çalıştığını farkettim. Hızla yanına gidip, kolunun altına girdim. Ayakta zor dururken, Ema'nın yanına gitmeye çalışıyordu.

"Nick yapma..." diye onu uyardığımda;

"Onu durdurmam gerek." dedi.

"Ama bu halde..." daha cümlemi tamamlayamadan Nick'in söylediği şeyle olduğum yerde kala kaldım.

"Onu durdurmazsam, ölecek!" Ema ölecek mi? Bu imkansız...

Ema'dan

Nick'in kanlı suratında Leo'yu görüyordum. Değer verdiğim biri daha lanet vampirler tarafından öldürülmüştü. Tam yaşamaya karar verdiğim an yine yaşamdan kopmuştum. Eğer benim kaderim buysa, hakkıyla ölememin zamanı gelmiştir. Soyluyla yaptığım her hamlede, hissettiğim öfkede git gide kendimi kaybettiğimi hissediyordum. İçimdeki güç kontrolümden çıkmaya başlamıştı. Olduğum yerde kendimi ona bıraktım.

Artık yeter, artık kimseyi kaybetmek istemiyorum, artık sevdiklerimin ölümüne seyirci kalmak istemiyorum. Buna daha fazla katlanmayacağım...

"Onu serbest bırak Ema! Bırak onu..." kafamda yankılanan sesin dediğini yapacaktım. Ne olduğunu bilmiyorum ama ışığın verdiği huzurla gözlerimi kapadım.

"Ema dur!" duyduğum sesle kendime geldim. Bu Nick miydi? Etrafımı saran ışık yüzünden hiçbir şey göremiyordum. Ama onu duymuştum.

"Nick!" adı mırıltı gibi çıkmıştı dudaklarımdan...

"Ema durdun bunu. Yoksa zarar sende yok olacaksın!" yok olmak mı? Belkide istediğim budur.

"Yaklaşma Nick. Onu kontrol edemiyorum. Yaklaşma..." bu sırada ışığın içinden görünen sureti beni kendime getirdi. Yaralı karnını tutarken, zar zor bana doğru yürüyordu.

"Nick!" sulanan gözlerimi ondan alamazken;

"Sadece orada bekle, yanına geleceğim. Bunu durdurabilirsin Ema, sadece iste." istemek... Bunu istiyor muyum? Ben hala ne yapacağımı düşünürken, Nick çoktan yanıma gelmişti. Karnında olan elini çekip, bana sarıldı. Alnını alnıma dayarken, nefesini yüzümde hissediyordum. Garip, birkaç saniye öncesine kadar ışığın verdiği his dışında bir şey hissedemezken şimdi onu hissediyordum.

"Nasıl durduracağımı bilmiyorum." ellerin ona dokunduğunda gerçekten bir parça yakalamış gibi hissettim.

"Gücü değil, sadece beni hisset." dedikten sonra dudaklarıma yapıştı. Sadece onu hissetmek!

Bu çok güzeldi. Gerçek ve sıcak. Sonrası ise derin bir karanlık...

Eric'ten

Ema ışığın içinde kaybolmuş, görünmez hale geldiği sırada Nick ona gitti. Zorlandığı belliydi ama Ema'yı kaybetme korkusu ona güç veriyordu. Hala bunun ne olduğunu ve neden Ema'ya zarar verdiğini bilmiyordum. Deli gibi korkuyordum. Yeni tanıştığım bir kızı kaybetmekten deli gibi korkuyordum.

Nick ona ulaştığı an o da ışığın içinde kayboldu. Kısa bir süre sonra ışık tüm adaya yayıldı ve tüm vampirleri küle dönüştürdü. Hemen sonrasında ise ışık ortadan kayboldu. Nick'in kollarında baygın Ema göründü. İrina ile beraber hızlıca onlara koştuk. İrina Ema'yı tutarken, ben artık daha fazla ayakta duramayan Nick'e destek oldum. İkisini de kulübelere yerleştirip, tedavi edecek birilerini çağırdık. Tüm halk saklandığı yerden çıkıp, bize yardım etti. Son kez adayı kontrol ettikten sonra hiçbir vampirin sağ kalmadığına emin olduk. Şimdi öğrenmem gereken son bir şey vardı? Ema'yı öldürecek bu güç neydi?

Underworld #wattys2016Where stories live. Discover now