"Uçağın saat kaçta?"

"Akşam dokuzda."

****

"Duru!" Neva oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.

"Ne oldu? Biri mi bir şey dedi?"

Hayır anlamında başımı sallayıp koşarak Neva'ya sarıldım ve başımı boynuna gömdüm.

"Tamam Sarı'm, geçti ben hep yanındayım." Neva bana sarılıp diğer yandan da saçımı okşuyordu.

"Annemin dediği olmaz değil mi Neva?" Başımı kaldırıp yüzünden baktım.

Neva elleriyle yüzümü sildi.

"Yiğit Bey'le mi konuştun?"

Evet anlamında başımı salladım ve gözyaşlarım yeniden akmaya başladı.Neva yine sarıldı, bende ona sıkıca sarıldım. İki koca kız otelin genel müdürünün odasının önünde birbirine sarılmış ağlıyorduk.

"Yiğit Bey, Aykut gibi değil Duru. Onun sana yaptığı adiliği Yiğit Bey asla yapmaz inan bana," Neva beni kendinden uzaklaştırdı. Saçımı kulağımın arkasına koydu, "Yiğit Bey seni seviyor."

"Aykut da beni seviyordu."

SANEM:

"Sanem Hanım bu paket şimdi geldi." Deniz gülerek elindeki kırmızı kare kutuyu havaya kaldırdı.

"Kimden?"

"Görevli bir şey demedi." Paketi masama bırakıp gülerek bana bakıyordu.

Sandalyemden kalkıp büyük kare kutuyu inceledim. Sağ tatafında küçük beyaz bir zarf vardı. Gülümseyerek Deniz' e baktım. Omuzlarında olan siyah saçını kıvırcık yapmıştı, gülerek bir bana bir pakete bakıyordu.

Zarfı alıp açtım.

"İlk haftamız kutlu olsun Minnoş. Birlikte nice güzel anılara..."

Nota bakıp sırıtıyordum. Notu dikkatle masaya bırakıp paketi açtım.

İçinde rengarenk çerçevelerin birleşiminden oluşan, büyük bir duvar albümü vardı. Elime alıp gülümseyerek baktım. Sapanca'da çekildiğimiz fotoğrafları çerçeveye koymuştu.

"Burada bir zarf daha var."

Deniz kutunun içinden çıkarttığı kırmızı mektup zarfını bana uzattı. Çerçeveyi masaya bırakıp gülümseyerek zarfı aldım.

Ben zarfa sırıtırken anlayışlı sekreterim, olmayan işlerini bahane ederek odadan çıkarak beni yalnız bıraktı. Kendimi kırmızı deri sandalyeme bırakıp zarfı dikkatle açtım.

"Baran bizim daha bir haftamız olmadı," dediğini duyar gibiyim. Ne farkeder ki ha iki sonra, ha iki gün önce değil mi?

Bu çerçeveden kendime de yaptırdım. Geldiğinde yerine karar veririz. Boş kalan yerleri güzel anılarla dolduracağız. Hayatıma yeniden hoş geldin Minnoş.

Baran'ın kendi el yazısıyla yazdığı mektupta ellerimi gezdirdim. Birkaç ay öncesine kadar, "Sevinçten ağlayacağın günler göreceksin," deselerdi hayatta inanmazdım.

Gözyaşlarımla ıslattığım mektubu zarfına koyup çekmeceme kaldırdım. Masanın üzerindeki telefonumu alıp Baran'ı aradım.

"Minnoş!"

NEVA:

"Babaanne anladın değil mi? Bak biz azıcık geç kalacağız sen yemeğini ye ve ilaçlarını içmeyi unutma."

NASIL OLACAK? (Tamamlandı.) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin