Başlangıç...

En başından başla
                                    

"Buranın en büyüğü benim, şimdi sende geldiğine göre artık çocuklara bakmakta bana yardım edeceksin Ema." dedi. O an ne diyor bu çocuk? Kafayı mı yemiş? Yoksa gerçekten kaçık mı? diye düşünmeden edemedim. Hatta korkup yaşlı adamın arkasına bile saklanmaya çalıştım ama çocuklar anında beni aralarına alıp, mıncıklamaya başlayınca ellerinden kurtulamadım. Son anda Leo'nun beni çekip, sarılmasıyla nefes aldığımı hissettiğimi hatırlıyorum. Onunla ilk temasımız.

"Onu korkutuyorsunuz çocuklar. Hepiniz sakin olun ve bize alışmasını bekleyin." diyerek çıkışınca hepsi dudaklarını büküp suratlarını astı. O halleri öyle tatlı ve sıcaktı ki, onların arasına kaynaşmamam imkansızdı.

Hala net hatırlıyorum, tam tamına 10 çocuktuk. 10 yaşımda oraya bırakıldığımda tam tamına 10 çocuk. En küçüğümüz Jack henüz 4 yaşındaydı. En büyükleri ben ve Leo ise 10. Bizden küçük ikizler Jessi ve Mary, Olivia ve Alex 8, Jocap , Tylor ve David ise 6 yaşlarındaydı.

Jack geldiğim ilk günden beri yanımdan ayrılmayıp, beni gölge gibi takip ederdi. Leo bunu ilk defa yaptığını ve bana karşı büyük bir sevgi beslediğini söylemişti.

İkizler Mary ve Jessi doğduklarından beri birlikte oldukları için her saniyelerini birlikte, yapışık gibi geçirirlerdi. Hatta buna tuvalet ve banyo bile dahil.

Olivia ve Alex henüz 8 yaşında olmalarına rağmen birbirlerine karşı özel şeyler hissettiklerini herkes biliyordu. Hatta bu yüzden hepimizin dalga konusu bile olmuşlardı. Bu durumdan en çok zevk alan kişi ise David'di. O gurubun en yaramazıydı. Onu bulmak için ya ağaç tepelerine ya da kimsenin girmediği kıytı köşelere bakmak gerekti ve bunu sonunda mutlaka bir tarafını yaralayarak ortaya çıkardı. Tylar da onunla yaşıttı ama onun yaşının çok daha üstünde bir olgunluğu vardı. Ona kitap kurdu derdik. Yaşıtları arasında okuma yazmayı ilk öğrenen ve hayatını kitaplarla geçiren bir çocuktu.

Ve son olarak Jacop. O sağır ve dilsizdi. Hakkında pek bir şey bilinmediği için, doğuştan ya da yaşadığı bir travma sonucu olmuş olabileceği düşünülüyordu ama bu bizim umurumuzda bile değildi. O da bizim bir parçamız ve ailemizden biriydi.

Aradan bir sene geçmişti üzerinden. Ben oraya geleli koca bir sene. Neler mi değişmişti? Onlara öyle bağlanmış, öyle sahiplenmiştim ki her biri bir parçam olmuştu. En çokta Leo.

On birinci yaş günümde Jack beni sürükleyerek bahçeye çıkarmıştı. Tam dışarı çıktığımızda tüm yetimhane karşımda kocaman bir pastayla bana gülümsüyordu. İkizler Mary ev Jessi hızla yanıma gelip kolumdan tuttukları gibi beni masanın başına götürmüşlerdi. Herkes en güzel gülümsemesiyle bana bakarken, onları ne kadar çok sevdiğimi bir kez daha anladım.

"Nice yıllara Ema." diyen müdür Bay Park ile ona döndüğümde;

"İyi de bugün benim doğum günüm değil ki, ne zaman olduğunu hatırlamıyorum bile." dedi. Yanıma gelip, tıpkı ilk gün beni gördüğünde yaptığı gibi kafamı okşarken, ondan aldığım güven hisseni seviyordum.

"Sana ilk gün ne söyledim? Buraya yeni bir başlangıç, yeni bir aile kurmak için geldin ve yaptın da, bu yüzden doğum günün bize katıldığın gündür. Mutlu yıllar Ema, iyi ki bizimlesin." elimde olmadan gözlerim dolmuştu. Onları çok seviyordum ve aynı şekilde karşılığını anlamak muhteşem bir şeydi. Hep kadar burada kalmak istiyorum. Onlarla, sonsuza kadar...

"Ema acele edip mumları söndürmezsen, pastan çökecek. David sabahtan beri alttan alttan pastayı parmaklıyor ve altı çöktü resmen." diyen Olivia'dan sonra herkes hızla David'e döndüğünde iki elini havaya kaldırıp, pastaya bulanmış ağzıyla;

Underworld #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin