61.BÖLÜM

94.3K 4.6K 342
                                    

Hakkı'yı söylerse süründürmekle tehdit etmiştim. Görünürde sorun yoktu ama kabul etmesi kanıma dokunmuştu.

O kadar çok istiyordu ki beni, Arat ağabeyine bile yalan söyleyebiliyordu.

Bunu bile bile nasıl korkunun arkasına saklanırdım?

Bu düşüncelerle sabahı sabah ettim. Gün ağırdı, hatta saatler geçti.

Kendime verdiğim gazla cesaretimi topladım. Yataktan kalkıp onun tarafına geçip başına dikildim ve kısık sesimle adını söyledim.

Uyansın diye beklerken homurdanıp benim boş bıraktığım yere doğru yayıldı. Dürtükleme seansına başladım.

"Hakkı, kalk."

Bir yandan söylenip bir yandan kalkması için yöntem bulmaya çalışıyordum.

"Ulan tecavüz etseler haberin olmaz yanındakinden!"

Söylediğimle anında fırladı yataktan.

İki kolumu hayvan gibi sıkarak silkeledi ve avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı:

"Aptal! Böyle bir şeyi nasıl söylersin?"

Uyanık mıydı? Madem uyanık, beni niye uğraştırıyor ki? Değişik, ne olacak!

"Uyandıysan niye kalkmıyorsun?"

"Belki öperek uyandırırsın diye bekledim ama nerede sende o düşünce."

Resmen bana odun diyordu. Birazcık olsun haklı olabilirdi ama aylar önce daha beterdim. Epey yol kat ettiğimi kabul etmeliydi.

"Öpücük basit kaldı."

Şaşkın şaşkın bana bakan adama doğru ilerleyip kollarımı boynuna doladım.

"Daha fazlasını vermek istiyorum."

Gözleri anında bedenime inerken yemin ederim atan kalbinin sesini duydum.

Ulan şimdi kalp krizi falan geçirirmiş... Bu gencecik yaşımda kocasız kaldım diye üzülmem de bu çıkarcı dünyadan onun kadar saf ve temiz düşünceli biri eksildi diye üzülürüm.

Tamam, kimi kandırıyordum ben? O benim her bir şeyimdi artık. Ben de onunla birlikte ölürdüm.

Beni ona ait bir uzuvmuşum gibi kendine çekti. Bir bütündük âdeta, olmazsa olmazlar gibi.

Yumurta olmadan kek olur muydu? Olmazdı, olsa bile güzel olmazdı. Biz de onun gibi bir şeydik. İkimizden biri eksik olsa sanki tam olamayacakmışız gibiydik.

Birbirimizin süsüydük. Adeta birlikte güzel gösteriyorduk hayatı. Sevişmelerimiz birbirimize aşkımızı sunuyordu.

O an geldiğinde korku tekrar buldu beni ama kendimi sıkıp dayanmak için direndim.

"Kasma kendini. Beklerim ben."

Nasıl da alışmış boş kapıdan dönmeye. Bu sefer öyle olmayacak.

Hırsla kendime çekip belki de ömür boyu utanacağım şeyi söyledim:

"Yap artık şu işi. Dayanamıyorum."

İstekliydi sesim. Dayanamadığım kelimesini ise onun anladığı manada söylememiştim.

Dayanamadığım bir şey varsa o da bayılmamak için zor duruyor olmamdı.

Boğazından gelen o hırıltılı sesle bir an odada hayvan mı var diye baktım. Bana bakan gözleri klasik Hakkı'dan çok uzaktı. Bu adamı ilk kez görüyordum.

Kendine hâkim olmaya çalışan çaresiz adam değildi. Güçlüydü. Altında öyle bir ezilmiştim ki nefes almak bile zor olmuştu artık. Beklemeye başladım olması gerekeni.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin