39.BÖLÜM

110K 5.7K 246
                                    

Deniz'in yüzüne telefonu apar topar kapatmak zorunda kalmıştım. Çünkü Hakkı, yani namıdiğer Shrek, dün geceki yellozla konuşuyordu.

Ne ara samimi olmuştu bunlar? Arkamı dönmeye gelmiyordu.

Aralarına girmek için koşar adım hareket ettiğim sırada kendimi frenledim. Lanet olsun, anlaşmalı evlilik!

Kendimi uyarıp açık büfe kahvaltılıkların yanına gittim ve kendime bir kule yaptım.

Evet, tam olarak kule... Ne varsa doldurduğum tabak her ne kadar mide bulandırıcı gibi görünse de sevdiğim şeylerle doluydu.

Boş bulduğum masalardan birine otururken Shrek'le birlikte yürüyen kadının kahkahasını duydum ki kilometrelerce öteden bile duyulurdu. Gözlerim ajan misali üzerlerindeyken kadın Hakkı'nın tabağına bir şeyler koydu ve sinirlerimi alt üst etti.

Evet, çünkü bu lanet karı sabah kahvaltımıza sıçmak için programlanmış. Pislik! Şuna bak, nasıl da gerdan kırıyor karşısında!

Sinirle tabağımda bulunan bir dilim su böreğini bütünüyle ağzıma sokarken karşımdaki sandalyenin çekilmesiyle bakışlarım Hakkı'yla birleşti.

"Buyurmaz mısınız?"

Oha ya! Oldu olacak ben kalkayım, siz oturun. İşe bak, arkadaş! Rahatlığa bak!

Ağzım dolu olduğundan konuşamamam büyük piyangoydu. Yoksa ağzımdan bir şey kaçacaktı ya neyse.

"Merhaba, ben Melis."

Kadının uzattığı eli sıkmadan önümdeki sudan bir yudum alıp böreği yuttum. Evet, böyle de zorlarım kendimi.

"Biricik."

Kadın havadaki elini indirip samimiyetsizce gülümsedi.

"Memnun oldum."

Ben olmadım. Hem de hiç memnun olmadım. Senin o sandalyeye oturan bir taraflarına tekme basmak istiyorum, cicim.

Ben tepkisizce dışarı bakarken Hakkı beni tanıttı.

"Kusura bakma, karım biraz soğuk biridir."

Yahu sanki kırk yıllık arkadaşı, herife bak!

Sinirle yüzüne bakarken bana doğru döndü.

"Önemli değil."

Ne diyor bu ya? Mal mı bu karı? Sanki özür diledim. Kendi kendine gelin güvey olan cinsten herhâlde.

Yemeğime tüm sessizliğimle devam ederken Hakkı
önündeki peçeteyi bana doğru uzatıyor sanmıştım ki yandaki kadının dudağının kenarına bastırdı.

Sana da... O uzun kollarına da... Nasıl da yetişti ta oradan buraya.

Masanın altından ayağına geçirdiğim tekmeyle elinden düşen peçeteyi alıp kızın rujla bezeli dudağında sanki çıkmayan bir kir varmış gibi silmeye başladım.

O kadar hırslı siliyordum ki ovalıyorum, ovalıyorum çıkmıyor reklamı gibiydi.

Kadın sinirle elimi iterken çirkefleşti, işte gerçek yüzü çıkmıştı.

"Ne yapıyorsun be? Manyak!"

"Hop, hop, hop! Ağzını topla!"

Hakkı'nın beni korumasıyla yüzümde tebessüm oluşurken kadın masadan hızla kalkıp gitti.

O da bana dönüp gülerken bok gibi geçen kahvaltı aniden güllük gülistanlık olmuştu.

"Beni kıskandın."

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin