60.BÖLÜM

98.9K 4.9K 314
                                    

Saat gecenin dördüydü ve Arat'ı iki saatte bir uyandırıp mutfağa yollandırmıştım bile. Uykumdan olmuştum ama değmişti. Onun o surat ifadesi ve küfür etmemek için kendisiyle verdiği savaş beni eğlendirmişti.

Dediğini yerine getirmiştim işte, maskotum olmuştu.

Yerimde doğrulup bu kez hangi sinir bozucu sebepten onu kaldırmam gerektiğini düşünmeye başladım. Aklıma gelen fikirle hemen ah diye bir nida kopardım.

Bunu tınlamayan Arat elimden kurtulur muydu? Yok, pes etmezdim ben. Kulağının dibine gidip bu sefer sesime kuvvet nida mı dışarı vurdum.

Arat ne olduğunu anlayamadan yataktan düştü. Yerden kalkıp dağılmış saçları ve şişmiş gözaltları ile bana baktı.

"Sancım var."

Kısa açıklamamı, tabii yalan da diyebiliriz, anında yutup panikledi. Usta oyuncu misali rolümün hakkını verirken odanın içinde dönüp dolaşmaya başladı.

"Ne yapacağım ben şimdi?"

Telaşlı sesi kahkaha atmamı tetikliyordu ama tuttum.

"Doğacak hâli yok ya bu ayda. Ne bileyim ben?"

Anamın karnından artist doğmuşum vallahi. Nasıl da yedi ama?

Uykusunun tamamen kaçtığına emin olduğum bir anda lafımı yapıştırdım:

"Geçti sancım. İyi geceler."

Bir şey olmamış gibi yatağa girip yorganı kafama kadar çekip uykuya bıraktım kendimi. Arat'ın yorganı dövüşüne ve yatakla olan kavgasına için için güldüm.

Sinirlendi ama oh olsun! Bundan sonra aklına başına alır.

Hamile bir kadını sinirlendirmenin ne demek olduğunu öğrenmişti. Garibim, bir şey de diyemiyordu bana. Canı burnundaydı da sesini çıkaramıyordu.

Yatağın yan tarafındaki kıpırdanma belime sarılan ellerle son buldu. Pijamamı yukarı sıyırıp karnımı okşamaya başladı.

Çocuğumuzla arasında sadece bir deri parçası vardı.

O ne hissediyordu bilmiyorum ama ben yine ağlayacaktım.

"Minik yaramaz, anneni bu şekilde yorma. Ayrıca baba da uykusuz kaldı ve yarın sabah erkenden toplantısı var."

Karnımla konuşması boğazımda yumru olmuştu. Ben babana gıcıklık olsun diye inattan yaptım senin suçun yok, diye atlayacaktım ortaya ki kendime engel oldum.

Eli ateş olup karnımı yakarken sesimi bile çıkarmadım. Az önce gülen ben şimdi sessizce ağlamaya başlamıştım. Gözlerimden akan yaşlar yastığı ıslatırken burnumu sümüklü çocuklar
gibi koluma silerek çektim.

Tam bir pisliğim. Arat iğrense yeridir.

Arkamı dönüp baktığımda uykuya dalmış olan Arat şu dünyadaki en masum şey gibi duruyordu. Kollarındaki sıcaklığa gözlerimi kapatıp bende bıraktım kendimi.

Arat'la uğraşayım derken ben de yorulmuştum. Uyku
beni çabucak bulurken kendimi hiçliğe bıraktım.

***

Sabahın köründe uykusuzluktan ağrıyan başımla üstümü giyinmeye çalışıyordum. Yatakta huzurla uyuyan Deniz bütün gece asker etmişti beni. Ama önemi yoktu. Onun için değil bir gece, bin gece uykusuz kalırdım.

Giyinme odasından çıkarken elime aldığım ayakkabıları yatağın yanına bıraktım. Giymek için eğildiğimde ikisi birbirinden farklı olan çoraplarım uykusuzluğun hediyesiydi.

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin