44.BÖLÜM

112K 5.5K 234
                                    

Tepki verememiştim. Ne diyecektim ki?

"Kalkabilecek misin?"

Uysal çıkan sesime karşılık konuşmadan başını olumlu anlamda salladı. Biraz daha iyi görünüyordu sanki.

Ayağa kalkmasıyla gözümün önüne serilen adonisleri bana göz kırptı. İçimdeki terbiyesiz kız dokunmak için yanıp tutuşurken vicdanım, "Ulan hasta bir adamdan mı faydalanıyorsun?" dedi.

Hakkı banyodan çıkarken ben de peşinden banyo dolabından aldığım havluyla çıktım. Havluyu ona dokunmadan üstüne atıp giysi dolabının önüne geçtim.

Dolabın boş olmasıyla kısa süreli şaşırsam da yerde gördüğüm bavulla hemen oraya yöneldim. Hâlâ yerleşmemişti. Yeni geldik, Biricik. Adam hasta, nasıl yapsın?

Bavulundaki eşyaların çoğunun siyah olması içimi karartırken içinden aldığım bir tişört ve eşofman altını yatakta oturan Hakkı'nın yanına bıraktım.

"Giyinebilecek misin?"

Gözleri kapalı beklerken bana cevap vermesini bekledim. Sonra aniden gözlerini açıp bakışlarını bana dikerek konuştu:

"Giyinemem desem giydirecek misin?"

Utanç ayak tabanımdan girip tepemden ateş olarak çıkarken arkamı dönüp kapıya yöneldim. Kaç, kızım, kaç! Bu iş iyiye gitmiyor.

"Dur."

Hakkı'nın uyarısıyla yerimde çakılıp kalırken konuştu: "Boxer da ver."

Utanmaz adam, nasıl da rahatça söylüyor? Hasta olmasa bir ayar çekerim ama acıyorum.

Sesimi çıkarmadan bavulun yanına gidip eğildim. Bavulu kucağıma alıp yatağın yanına getirdim.

Bu işlemi yaparken yüzüne bile bakmamıştım fakat beni izlediğini adım gibi biliyordum. Nereden mi biliyordum? Hissiyat diye bir şey vardı.

Birine dikkatli baktığınızda o kişiyle göz göze gelmeniz tesadüf değildir mesela. Tamamen izlenme hissiyle ilgilidir.

Tabii, ben bunları düşünürken çoktan kapıdan çıkıp kendimi öldüren cazibenin etkisinden kurtarmıştım.

Rahat bir nefes alırken elimi kalbimin üstüne koydum. Yerinden çıkarsa tutacakmış gibi bekliyordum resmen.

Mutfağa gidip çorba yapmak için yerimden kıpırdandım. Mutfak dolaplarını karıştırmaya başladım. Bulduğum malzemelerden en basit ve hızlı mercimek çorbasını yaptım. Tepsiye bir kâse çorba, su ve iki dilim limonu güzelce yerleştirdim. Sonra Hakkı'nın odasına gittim ve kapıyı tekmeledim. Elim doluydu, ne yapabilirdim ki?

İçeriden gelen gir komutuyla odaya girip tereddütle gözlem yaptım. Islak kıyafetleri yatağın yanına atmış ve giyinip yatağa uzanmıştı.

Yatağın yanındaki komodine tepsiyi yerleştirdim. Islak kıyafetlerini yerden alıp banyoya attım, sonra hallederdim nasıl olsa.

Yanına gidip parmağımın ucuyla dürterek gözlerini açmasını sağladım. Baygın bakan gözlerini ilk önce etrafta gezdirdi, sonra bana çevirdi. O kadar masumdu ki kendi kendime gülümsemeden edemedim.

"Kocan hasta olmuş, sen gülüyorsun."

Mırıltılı sesi odada duyulmuştu. Hasta hâliyle benimle uğraşıyordu. Bu duruma gözlerimi devirdim ve başının altındaki yastığı çekip dik konuma getirdim.

Bana yardımcı olup yastığa yaslandı. Çorba bulunan tepsiyi dizlerine bırakıp beklentiyle bakmaya başladım. Yüzündeki donuk ifade beni korkuturken bir tepki vermesini bekledim.

MAFYA KORUMASI Where stories live. Discover now