47.BÖLÜM

104K 5.2K 208
                                    

"Benim bu işten kârım ne?"

Kollarını göğsünün altına kavuşturup sinsi sırıtışıyla bize bakan Arat'a ölümcül bakışlarımı attım.

"Ne istiyorsun?"

Gülümsemesi yüzüne daha fazla yayılırken konuştu:

"Sadece Deniz'i. Yanında promosyon olarak da sorgu ve sual yapmayacağım."

Sinirle yere ayağımı vururken açtım ağzımı yumdum gözümü.

"Ne meraklısın evine sığıntı gibi almaya? Yüreğin varsa karın olarak sokarsın o kapıdan."

Öfkelenmiştim hem de fazlasıyla.

"Laflarına dikkat et, Biricik."

Arat'ın ardından ortaya çıkan arkadaşımda gözlerimi kırgınlıkla gezdirdim.

"Tüm çabam seni korumak, kör müsün? Resmen sana şey muamelesi yapıyor."

Cümlemin bitmesine kalmadan Arat'ın evi başımıza yıkan sesi yankı buldu:

"Karım lan o benim! Evlendik biz!"

İlk duyduğumda şaşkınlıkla ağzım iki karış açılsa da sonrasında toparlandım. Deniz'in mahcup ama bir o kadar da kırgın bakışlarına diktim gözlerimi.

"Madem evlendiniz söylesenize. Ben de kurup duruyorum."

Bu sefer ikisi birlikte şaşkın ördek gibi kalırken gülümseyerek yanlarına gidip ikisine birden sıkıca sarıldım.

"Şimdilik detay sormuyorum. Hayırlı olsun."

Hepsini şaşırtmıştım, evet. İkisi de birbirlerini seviyorlardı. Evlenmeleri birbirilerine daha fazla bağlanmalarını sağlardı. Ayrıca Deniz'in de bir aileye sahip olduğunu hissetmesi güzel bir şeydi.

Böyle bir şeyi evlenmeden önce bana söyleseydi onu ıslak odunla bir güzel döverdim. Ama şimdi öyle miydi? Oyun da olsa evliliğin nasıl bir şey olduğunu tatmıştım.

Bugüne kadar hep kendimi düşünürdüm. Fakat bugün öğle yemeğinde Hakkı acaba ne yedi diye düşünürken bulmuştum kendimi. Çok tuhaf bir histi. Kendinden bir parça daha varmış gibi hissediyordun.

Mesela o evin eşiğinden adımını attığında her şey tamam oluyordu.

"Öyleyse biz evimize gidelim."

Arat'ın sabırsız hâline gülmeden edemedim.

"Hiç kimse bir yere gitmiyor."

Yanımda duran Hakkı'nın sesi sinir ve öfkeden uzaktı. Tamamen sitemkârdı, hatta biraz küçük Emrah karışmıştı araya.

"Biz evlenirken bana kırk takla attırdı Deniz Hanım ama kendisine sıra gelince beş dakikada Beşiktaş."

"Saçmalama, Hakkı. Bırak gidelim."

"Senin de alacağın olsun, Arat ağabey. Hani sağdıcın ben olacaktım?"

Çocuk gibi mızmızlanmalarına devam edip içindekileri bir bir döktü:

"Hani bunun ishal yapan kahvesi, hani kapıdaki bahşişi, hani ayakkabısız kalan damadı... Yok öyle yağma. Bana yaptıklarınızın öcünü alacağım."

Sanki zorla yapmıştı. Evet, o zamanlar Deniz biraz abartmıştı ama geçmişe mazi derler, uzatmasa olmazdı.

Hem beni zorlukla aldığı için çemkiriyor, hem de telefonuna numaramı kaydedecek kadar değer vermiyor.

"Tamam, oğlum. Her şeye kabul. Ama bırak bizi bu gece."

Israr, yalvarmaya dönmüştü. Acelesi neydi? Kaçıyor muydu Deniz?

MAFYA KORUMASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin