15.Bölüm "Bana anlatabilirsin"

Start from the beginning
                                    

"Yürüyelim olurmu?"

"Yüreyelim bakalım"

Diyerek yürümeye devam ettik. Sahile kadar hiç ses çıkartmadan kol kola yürümüştük.

"Şşt baksana!"

Diye bir ses duydum arkamdan. Arkamı döndüğümde iki hafta önce tanıştığım ve hiç hoşoanmadığım kişlerle karşılaştım. Berkay denilen kişi bana seslenmişti.

"Ne var?"

Diyerek onlara döndüm. Hepsi buradaydı Tuna hariç.

"Bak sana önemli bir şey sormamız gerek"

"Bu beni ilgilendirmiyor"

"Yaprak bunlar kim?"

"Baba bir dakika"

Diyerek kolundan çıktığımda Berkay'ın gözleri büyüdü

"Si-Siz Demir Soykan'mısınız?"

"Aynen öyle evlat kızımla ne derdin var?"

"Sadece bir konu konuşacağız bir dakika bile sürmez"

Dediğinde babam kafasını salladı ve ellerini cebine yerleştirdi. Arkamda olduğunu biliyordum. Berkay'a yaklaşarak sordum.

"Ne var ? Neden çıkmıyorsunuz hayatımdan şimdi başka bir iddaa mı var yoksa?"

"Bak saçmalamayı kes ciddi bir durum var. Tuna'yı dört gündür bulamıyoruz kayıp gördünmü?"

"Ya banane ondan çoktan hayatımdan çıktı gitti. Gidin başkalarına sorun"

Diyerek gidecektimki Gizem denilen kız sıkıca kolumu kavradı

"Bana bak bücür bu ciddi bir durum. Tuna sinir hastası hemen sinirlenir ve kendine zarar verebilir onunla ne konuştun bilmiyoruz ama kaç gündür sesi soluğu çıkmıyor şimdide ortalıklarda yok yerini biliyorsan söyle!"

Sertçe kolumu çektim. Bunlar beni ilgilendimiyordu. Bu kız kimdide benimle bu şekilde konuşuyordu.

"Bana bakın Tuna ve sinir sorunları beni ilgilendirmiyor. Nerede bilmiyor gidin artık"

Diyerek sesimi yükselttim. Berkay yavaşça arkama baktı sanırım babam olayı çakacaktı.

"Tamam Gizem bilmiyor hadi gidelim"

Diyerek Gizem'in kolunu tuttu. Aslı giderken hafifçe tebessüm etti. Gözlerinde özür ifadesi var gibiydi.
Sadece yüzüne bakmakla yetindim. Tuna gibi onlarda hayatımda olsun istemiyordum.

"Baba gidelimmi?"

"Onlar kim Yaprak?"

"Tanıdıklar birini sordularda"

Dediğimde babam allahtan çok üstelememişti.

Babamla bir süre sohpet ederek gezmiştik ve ardından yemek yiyerek eve dönmüştük. Kafama takılı sorular vardı yine bu gece.

Berkay ve Gizem'in dedikleri aklımdaydı

"Tuna kayıp"

"Sinir hastası kendine zarar verebilir"

Sıkıntıyla nefesimi verdim. Kafama neden onu takıyordum. Nerede olduğu beni ne ilgilendirirdi? Bir süre sonra ortaya çıkardı zaten.

Ahh! Salak kafam şu aptal çocuğu düşünmemem gerekiyordu.

Tuna Sarel

Çıkar , çıkar , çıkar! Şu kızı aklından çıkar.

Yaprak'a ihanet etmiştim ne olduğnu bilmeden onunla oynamıştım. Keşke yapmasaydım. Tam bir piçtim. O kızın salak saçma konuşmasını , masumca davranışlarıni sebebsizce özlemiştim. Bana son kez sarılmak istemişti ve kollarımı ona açmıştım o an aklımdan gitmiyordu. Sanki benden ayrılmak zorunda kalmış gibiydi.
Küçücük bedeniyle beni alt etmeye çalışması bile komikti.

Ben mi? ben neredeyim? Bir dağ evinde kalıyordum kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı. O mavi gözlü ufak kız kafamı karıştırıyordu. İkı haftadır görüşmemiştik. Yaprak gördümü bilmiyorum ama onun resmini paylaşmıştım o resim çok hoşuma gidiyordu. Önüyle ilgilenirken dudaklarını büzmüştü. Oldukça tatlıydi. Telefonumu elime alıp resme tekrar baktım. Yüzümde bir sırıtma belirginleşti. Ne oluyordu bana ?

Yaprak'tan özür dilemek istiyordum ama onun için çok kötü bir şey yapmıştım. Gruruyla oynamıştım. Nasıl gönlünü alacağımı bilmiyordum. Çok inatcıydı. Çok hırçındı.

Düşün Tuna düşün. Ne yapabilirim?

Bir süre odada dolandım. Aklıma gelen planla yerimde durdum. Olabilirmiydi. Belki kabul ederdi? Denemekten zarar gelmezdi. Planımı uygulamak için telefonumu çıkarttım. Yaprak'ı harika bir süpriz bekliyordu.

Yaprak Soykan

"Rüzgar galiba depresyona gireceğim acilen bir kız arkadaş bulmam gerekiyor!"

Diyerek saçlarımı çekiştirdim. Rüzgar ile saatlerdir görüntülü konuşma yapıyorduk.

"Bana anlatabilirsin Yaprak"

"Ama sen yoksunki"

Diyerek parmaklarımla oynamaya başladı

"Lan benle dalgamı geçiyosun sen ne demek yoksun?"

"Ya ama Rüzgar ne zaman geliceksin özledim?"

"Daha yeni geldim Yaprak"

"Off"

Diyerek kollarımı önümde bağladığımda sırıtarak öpücük yolladı.

"Görüşeceğiz maviş"

Dediğinde gülümsedim. Hemen ardından esnedim.

"Oww birilerinin yatma vakti ha?"

Diyerek kıkırdadı resmen dalga geçmişti.

"Ya Rüzgar bak giderim"

"Tamam tamam istersen uyu"

"Olabilir. O zaman görüşürüz"

"Iyi geceler"

Diyerek el salladı. Bende kamerayı kapattım. Uykum iyice bastırmıştı. Laptopumu yatağımın yanındaki masaya bırakarak yorganın altına girdiğimde telefonum çalmaya başladı. Allahım gece gece kimdi bu?!

Kimin aradığına bakmadan açtım.

"Alo?"

Bir süre ses gelmedi kaşlarım çatıldı

"Alo?"

Dedim tekrar.

"Ufaklık?"

Tanıdık ses kulaklarımı doldurduğnda boğazımda bir yumru oluştu. Boğazım acıyordu yine. Ne kadar olmuştu o kelimeyi duymayalı? Ufaklık?

"Ne yüzle beni aradın?"

Diyerek en soğuk sesimle konuşmaya çalıştım.

"Görüşmemiz gerek"

"Asla!"

"Asla deme bu acil bir konu"

"Tuna karşıma çıkma dedim "

"Yaprak anlamıyorsun değilmi insanlık namına bir kere benle buluş lan!?"

"Hayır senin yüzünü bırak sesini bile duymak , görmek istemiyorum!"

Diyerek yüzüne kapattım. Gözlerim dolmuştu. Neden aramıştıki sanki? Hani gidecekti? Hani rahat bırakacaktı?

Telefonuma mesaj gelince açıp baktım. Tuna'dan gelmişti.

"Başın belada Yaprak konuşacağız. Yarın saat bir buçukta sahilde ol. Ciddiyim başın belada!"

Yutkundum. Bela? Ne belası lan?!?!

Bir bölümün daha sonuna geldik. Bu bölüm çok detaylı değildi ama size şunu söyleyeyim bir sonraki bölümde bol bol Tuna ve Yaprak olacak. Lütfen yorum yapınız. Bunun harince araştırmalarım sonucu Ateş ve Barut adında birsürü kitap olduğunu gördüm ve Umut kırıntıları adınıda pek sevmediniz bu yüzden kitabın adı değişmiyor. Şuan Lise Belası adıyla arandığımızda ilk sırada çıkıyoruz zaten. Bu yüzden kitap adı değişmeyecektir. Artım 10 yorumu geçsin lütfen. Üç gün sonra yeni bölüm gelecektir. Herkese iyi günlerr.


Lise Belası 2Where stories live. Discover now