*NO 1*

26.8K 1.3K 320
                                    

OKUYAN HERKESE TEŞEKKÜR EDERİM :)

İki saate yakın yatağımda bağdaş kurmuş, Asu'nun verdiği kâğıda bakıyordum. Evde hiç alışık olmadığım derin bir sessizlik vardı.

Şu an içimden mağdurum da mağdurum diye bağırıp dans etmek geliyordu, nasıl bir ruh hastasıysam?

Neyse, olayları size en baştan anlatayım. Sene 1990, o zamanlar annemin karnındayım benim keyfime diyecek yok da, annemle babam beni o huzurlu ortamdan dünyaya getirmek için -ne gerek varsa- hastaneye gidiyorlarmış. 

Şaka şaka, bu kadar baştan almayacağım. Sadece üç saat öncesine gitmemiz olayları kavramanız için yeterli olacaktır.

-3 SAAT ÖNCE-

Asu, elinde siyah kapaklı bir ajandayla karşımızda zafer benim bakışları atarken, salonumuzda bulunan sekiz kişilik yemek masamıza oturmamızı söyledi ve biz daha ne olduğunu anlamadan Asu, konuşmaya başladı: 

''Kızlar, bakın şu elimde tuttuğum ajandada doğmamış çocuklarınızın babaları yazıyor.'' Elindeki ajandayı sallayarak bize gülümsedi. Doğmamış çocuğa don biçme bu olsa gerek.

Üçümüzde şaşkınlıkla önce birbirimize sonra Asu'ya baktık, o  bizi umursamadan devam etti, ''Şimdi,'' diyerek ajandayı açtı. Bir yandan ajandadan kâğıtları yırtarken konuşmasına da devam etti. ''Üçünüzün de ideal kocalarınızı, yani daha kibar olayım hayat arkadaşlarınızı buldum.''  

Ajandadan yırttığı kağıtları özenle hepimizin önüne koyarken; o güzel mavi gözlerini açıp, sağ elinin işaret parmağını bize sallayarak, ''Ellemeyin!'' diyerek bizi uyarmayı da ihmal etmedi.

Ya batacaktık, ya çıkacaktık ama bence kesin batmıştık. 

Asu, masada baş köşeye oturarak boğazını temizledi ve sarı saçlarını kulağının arkasına aldıktan sonra Duru'ya döndü.

''Sarı, al kâğıdı eline.'' 

Biz Duru'ya küçüklüğümüzden beri Sarı deriz sarışın olduğu için; ne kadar da yaratıcıyız.

''Başla okumaya ben dur dediğimde dur.'' Asu ellerini göğsünde kavuşturdu.

Duru, kâğıdı eline aldı ve ürkek ceylan gibi okumaya başladı:

 ''Yiğit Başaran. Yirmi sekiz yaşında, Başaran Otel zincirlerinin...'' 

''Yok artık Asu, saçmalama Yiğit Bey olmaz-'' Dememle ağzıma tokat yemem bir oldu.

 ''Devam et Duru sen.'' dedi Asu beni umursamadan.Tekrar kollarını göğsünde kavuşturup Duru'ya döndü. Asu'nun komutuyla Duru tekrar okumaya başladı:

''Başaran Otel zincirlerinin sahibinin oğlu. Yurt dışında aldığı eğitimden sonra, babasının rahatsızlığı nedeniyle otellerin başına getirtilen Yiğit Başaran, bir yıldır şirkette babasının ona devrettiği işlerle meşgul.'' demesiyle Asu'nun Duru'yu susturması bir oldu. 

''Bundan sonrasını ben anlatırım.'' Asu yaslandığı sandalyeden kendini çekerek masaya yaklaştı. Kollarını masaya dayadı ve hepimize bakmaya başladı.

''Yiğit işkolik biri. İstanbul'da bulunan otelin başında duruyor. Antalya ve Muğla'da bulunan otellerinde ki işlerini oraya gitmek gerekmedikçe buradan yürütmeyi tercih ediyor. Şu anda sevgilisi yok, bildiğim kadarıyla sevdiği biri de yok ve Yiğit'i deli gibi evlendirmek isteyen bir annesi var.''  

Allah'ım şimdi sana geliyorum Yiğit Bey ile toplantılarda hep denk geliriz. Adam benim çalıştığım otelin sahibi, ben bu kadar bilmiyorum. Helal olsun Asu azmine hayran kaldım. 

NASIL OLACAK? (Tamamlandı.) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin