Bölüm 48

4.8K 209 1
                                    

Karanlıktı etraf... Sabah ayazı tüm vücudumu uyuştururken ellerimi birbirine sürtüp biraz olsun ısınmaya çalıştım. Üstümde ki deri ceket gerçekten beni ısıtmıyordu. Güneş henüz doğmamıştı, etrafı ise ayın ağaçlar arasından sızan ışığı aydınlatıyordu. Araba da durmam gerektiğini söylemesine rağmen Ayaz'ı dinlemememin acısını çekiyordum kesinlikle. Bugün günlerden cuma yani Ayaz'ın boks maçı bu gece olacak. Ayaz her ne kadar o lanet yere gitmemem gerektiğini söylese de geçen seferden biliyordu ki ne yapar eder giderdim. Biliyordu. Gece üçte yola çıktık ve şuan saat dörttü. Şehrin çok dışında bulunan ormanlık alanın içinde ki tek katlı bir eve geldik. Evin kapısını açmak için ise Ayaz, bulduğu demir parçası ile kapıyı açmaya çalışıyordu. Basamaklara oturup onun kapıyı açmasını beklerken Ayaz evin kapısını büyük bir gürültü ile açtı. Arkama korkuyla dönüp baktığım da kapı yerdeydi.

Sesim soğuğun etkisiyle titrerken "Kırdın mı?" dedim.

Bana kızgın bakışlarla dönüp baktı, elimi tuttu ve kaldırdı "Eğer biraz daha burada durursan donarak öleceksin." Dedi içeri doğru geçerken. Ayaz evin girişinde ki küçük kutuyu açıp bir düğmeye basınca evin ışıkları yandı. Kapıdan girince küçük ve şirin bir oturma odası vardı. Mavi ve yeşil gibi huzurlu renkler kullanılmış ve küçük alan biraz olsun daha geniş gösterilmişti. Buraya uzun süredir gelinmediğini gösteren çarşaflar vardı koltukların üstünde.

Ayaz kapıyı kapatıp kenarda ki odun dolu poşeti alıp salonun ortasında ki şömineyi yakmaya başladı.

"Burası kimin evi?" dedim evi incelerken.

"Erhan'ın evi. Koçum sayılır ve çocukluk arkadaşım." Dedi. Şömineyi yaktıktan sonra koltuğun üstünde ki çarşafı kaldırıp oturdu ve ayaklarını önünde ki sehpaya uzattı. Yanına gidip oturdum ve ellerimi şömineye tutarak ısıtmaya çalıştım. Ayaz kafasını geriye atıp gözlerini kapattı. İçinden neler geçirdiğini bilmeyi çok isterdim ama sorsam da söylemeyeceğini biliyordum. Ortamda ki sessizlikten sıkılıp "Peki buraya neden geldik?" dedim. Ayaz gözlerini açıp bana cevap vereceği anda dışarıdan araba sesi geldi.

"Şimdi göreceksin." Dedi koltuğa iyice gömülürken. Camdan dışarıyı görebildiğim kadarıyla arabanın içine nasıl sığdığını anlayamadığım irilikte bir adam çıkıp eve girdi. Ayaz ile selamlaştıktan sonra "Merhaba ben Erhan." Dedi.

"Merhaba... Gizem." Dedim ve karşı koltuğa oturdu.

"Buraya her geldiğin de bir şeyleri kırarsan cebindeki tüm parayı almak zorunda kalıcam Ayaz." Dedi adının Erhan olduğunu henüz öğrendiğim kişi. Ayaz yerinde dikleşip omuz silkti.

Erhan bir süre bana baktıktan sonra koltuğa yaslanıp "Bu kız..." dedi ve sözlerini Ayaz devam ettirdi "Evet kız arkadaşım ve evet onun gelmemesi gerekiyordu ama daha onu tanımadığın ve inadından haberin olmadığı için tüm bu davranışını normal karşılıyorum." Dedi. Ayaz'a sinirlenip ona kızgın bakışlar atarken Erhan' da ikimize gülerek bakıyordu. Neredeyse kahkaha atmak için kendini zor tutarak "Yani sen şimdi bir kızın seni dize getirdiğinden mi bahsediyorsun?" dediğinde Ayaz koltukta ki yastıklardan birini Erhan'a attı. "Sende şu evin halini bana anlat istersen siyah koltuklar, kum torbaları nerede? Veya asıl soru sen ne zamandan beri mavi ve yeşili sever oldun?" dedi oda Erhan gibi gülüyordu.

"Tamam tamam ateşkes imzalayalım." Dedi Erhan elini Ayaz'a uzatırken. Ayaz öne doğru eğilip "Ben bu evin halini sevgilinin getirdiğini söylemem." Dedi ve Erhan "Bende senin hanım köylü olduğunu söylemem kimseye." Dedi. Ayaz sert ve ciddi bir sesle "Erhan!" dedi ve Erhan lafını düzeltip "Yani senin kız arkadaşının sözünü harfiyen yerine getirdiğini söylemem diyecektim, kızma." Dedi.

Bu iki arkadaşa bakıp gülümsediğimi bile fark edememiştim üstümde ki gerginlikten dolayı.

"Çocuklar buraya geldiğin de çok şaşıracak. Koltuklarımız, sehpamız hepsi gitmiş." Dedi Ayaz.

"Merak etme Ecrin'den onları kaçırabildim. Arka depoda hepsi. Onlar gelmeden yerleştiririm ve böylelikle şaşırmazlar. Eğer sende erken geleceğin için tutturmasaydın bu odayı bu haliyle görmeyecektin."

Ayaz birden ciddileşip "Artık bu gece olacakları konuşsak iyi olur." Dedi ve ayağa kalktı. Erhan'da onunla birlikte kalkıp dışarıya çıktı Ayaz Erhan çıktıktan sonra yüzümü avuçlarının arasına alıp "Bu konuşmaları duymanı istemiyorum. Lütfen burada kal ve ısınmaya çalış." Dedi. Onayladığımı belli edercesine kafamı salladım ve Ayaz alnıma öpücük kondurduktan sonra dışarı çıktı.

Bir saate yakın konuştuktan sonra Ayaz yanıma geldi ve Erhan ise gitti.

Şömineye biraz odun attıktan sonra bana ve kendisine bir pike getirip koltuğa uzandı. Ayaklarını sehpaya uzatıp başımı omzuna yatırdı ve şömineyi seyrettik bir süre. Ne o ne de ben konuşuyorduk. Bu gece neler olacağını düşündükçe kalbimin deli gibi atmasına ve korkmama engel olamıyordum. Bana her ne kadar maçı izletmeyeceğini söylese de arka tarafta bekleyecek kişi olmayacaktım. Belki her bir darbe de canımın yanacağını bilsem de ne olduğunu, durumunun nasıl olduğunu bilmek istiyordum. Bir daha o harabe yere girmeye cesaretim olduğunu düşünmesem de yapmaktan başka çarem yoktu. Gözlerimi sıkıca yumup gözlerimi yakan gözyaşlarımın akmasına engel olmak istedim. Ama onları tutmak çok zordu. Düşündükçe canım yanıyordu ama düşünmeyi de durduramıyordum. Gözümden süzülen birkaç damla gözyaşını fark ettirmeden silmeye çalıştım. Onun ağladığımı görmesini ve bir de beni düşünmesini istemiyordum ama ben sildikçe kuruyan tenime bir yenisi daha ekleniyor ve bana hiç yardımcı olmuyorlardı.

İçimden kendime kızıp yüzümü silerken Ayaz elimi tutup doğruldu ve bende oturmak zorunda kaldım. Başımı yere eğip beni bu şekilde görmesini engellemek istedim. Ama bu çocukça tavrım Ayaz'a yenik düştü. Yüzümü yavaşça kaldırıp gözlerime baktı ve ıslanan yüzüme öpücükler kondurdu. Onun bu halinde bile bana hala şefkat göstermesi gözyaşlarımın daha hızlı akmasına neden oluyordu. Ayaz yüzümü avuçlarının arasına alıp alnını alnıma dayadı. Koltuğun üstünde ki battaniyeyi ikimizin üstüne geçirip yumuşacık sesiyle "Seninle ne yapacağım ben?" dedi.

"Sanırım bir ömür beni çekmek zorunda kalacaksın." Dedim nerdeyse gülerek.

Dudakları sola doğru kıvrılırken gözlerini açıp "Ben razıyım." Dedi.

Vote vermeyi ve yorum bırakmayı unutmayın. :) 

Sevgiler...



SİSBULUTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin