Bölüm 36

6K 254 2
                                    


Yaz mevsimini seviyorum. Dalından çiçekleri bir bir koklayarak yürümeyi de. Bu mevsimin bana getirdiği birçok şeyi... Balkonumda ki birkaç çiçek vardı ve onlar için aldığım rengârenk küçük vazolar. Onlara biraz su verdikten sonra balkondaki sandalyeye oturup beni izleyen Ayaz'ın yanına gidip oturdum. Elinde bir kitap vardı ve sabahtan beri aynı sayfadaydı. Okumuyordu sadece benim daha fazla soru sormamam için kitabı kullanıyordu. Tatilden geleli birkaç gün olmuştu ve bu birkaç gün içinde yaşantımızda oldukça değişiklik oldu. İlk günden Ayaz Büşra'yı yanına çağırdı ve şirkete iş verdi. Bunu ise onların şirketi ile yaptığımız projenin son adımı için yapılacak toplantıya gittiğimde öğrendim. Daha önceden şirkette çalışacağını bilsem de onu birden karşımda görmeyi beklemiyordum. Hem hazırlıksız hem hazırlıklıydım. Hazırlıksızdım çünkü Ayaz'ın onu çağırmama ve Büşra'nın da bu iş fikrini reddetme gibi bir ihtimali vardı ve ben bu fikre tutunuyordum. Hazırlıklıydım çünkü bundan sonra atılacak adımım hazırdı. Ozan ile birlikte çalışacaktım böylelikle hem Ayaz'a küçük bir ders olacak hem de Ozan için güzel bir staj imkânı. Ozan'ı kullanıyormuşum gibi hissettiğim için vicdanım bu konuda rahatsız olsa da Büşra'nın sürekli Ayaz ile dolaşma fikri bunu bastırıyor.

Toplantıda Ayaz ve abisinin yan yana oturmamaları ve Ayaz'ın oldukça az konuşması dikkat çekiyordu. Toplantının çeşitli yerlerin de abisi Ayaz'ı konuya dahil etmek için ona birkaç şey sorsa da Ayaz abisine bakmadan cevabını veriyordu. Ayaz'ın projeden elini çektiğini düşünmek istemesem de görünen buydu. Ayaz'ın yanında ki Büşra ise toplantı sırasında sürekli fısıltı halinde Ayaz'a bir şeyler söylemesi benim şimdi yerimden kalkıp o güzel saçlarını elime almadan ve onları nazikçe(!) okşamadan Ayaz'dan uzaklaş gibi tehditleri kendi kendime söylememe ve bakışlarımla da bunları ima etmeme sebep oluyordu.

Toplantıya kendimi tam olarak veremediğim için nasıl geçtiğini anlamadan bitti.

Birkaç gün sonra ise amcamı hastanede ziyarete gittik Ayaz ile. O her ne kadar gelmek istemese de onu tek başıma görmek istemediğimi söylediğim için yanımda geldi. Odanın kapısına geldiğim de ayaklarım geri geri gidiyordu. Birkaç kere yüzünde ve vücudunun birkaç yerinde estetik ameliyat olduğunu ve yüzünün de pek tanınacak halde olmadığını Yağız'dan duymuştum. Ayaz yanımda olduğumu hissettirir gibi omzu dokunduğunda kapıyı yavaşça açtım. O gerçekten de tanınacak bir halde değildi. Yüzünün ve vücudunun birçok yerinde darp izleri vardı. Kolunda ve göğsünde de birkaç sigara izi. Teni neredeyse gözükmüyordu. Yaralar ve ilaçlar ona yeni bir ten oluşturmuştu. Onu böyle görünce bir an içim sızladı. Benim tüm hayatıma karartmıştı ve onu bu şekilde görmek beni mutlu etmeliydi belki. Ama gerçek böyle değildi. Ne olursa olsun bir insandı ve benim de ona karşı hissettiğim acıma duygusu kesinlikle bu yüzdendi. Kötü şeyler yaşadığı çok belliydi. Amcam beni ilk gördüğünde şaşırsa da daha sonra eski soğuk haline büründü ama Ayaz'ı gördüğünde... Korkmuş, ürkmüş gibiydi. Ayaz'a baktığımda ise ona bakarken yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Ayaz'ın amcamı sevmediğini bilsem de üzülmesini beklerdim. Belki de verilecek doğru tepki buydu. Onun acısından dolayı mutlu olmak... Amcam bizi görmeyi reddedip kafasını cama çevirdi. Hemşire serumuna ilaç kattıktan sonra "Yormayın ve konuşturmaya çalışmayın. Beş dakikanız var." Dedi ve odadan ayrıldı. Hemşire çıktıktan sonra Ayaz'a çıkmasını söyledim. Nedenini bilsem de amcam ile yalnız konuşmak istedim ve amcamın da bunu istediğini düşündüm. Nitekim Amcamın da bu hoşuna gitmiş olacak ki artık bana bakabiliyordu Ayaz odadan çıkmadan önce amcamın kulağına yaklaşıp "Çok geçmiş olsun Murat Bey." Dedi sesinde bariz alay vardı ve onun acısından zevk aldığı belliydi. O dışarı çıktıktan sonra yanında ki koltuğa oturup yüzüne baktım bir süre. Çok değişmişti. Her zaman ki güçlü duruşu artık yoktu. Bu görüşmenin kısa sürmesi için kafamda ki etrafa saçılmış tüm sözcükleri toparlamaya ihtiyacım vardı. Ona çok şey söylemek istiyordum. Neden demek istiyordum en çokta. Neden bu kadar kötü oldun ki? Seni sevebilirdim, canın yandığında can-ı gönülden yanında olabilirdim. Tüm bunları toplamak hem de böyle bir günde bunları düşünmek oldukça zordu. Derin bir nefes verip "Amca..." dedim titrek sesimle.

SİSBULUTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin