Bölüm 7

13.3K 451 4
                                    

Sabah güneşin yüzüme vurmasıyla uyanmak zorunda kaldım. Saat altı buçuktu ve güneş tüm parlaklığıyla odama vuruyordu. Yatağımda biraz tembellik yaptıktan sonra kalkıp Leyla’nın odasına gittim. Kapıya vurduğumda ses gelmiyordu. Uyuyordur diye düşünüp mutfağa geçecekken salon kapısının arkasından teyzemin ağlamaklı sesi geliyordu.

“Nasıl böyle bir şey yaparsın? Senin buna ne hakkın var. Yine tüm her şeyi berbat edip beni tüm her şeyin önüne sürüp zor duruma düşüreceksin değil mi?” Teyzemin ağlamaklı sesi beni durduğum yere çiviledi.

“Hayır, efendim izin vermiyorum. Burada hep benim emeğim var ve onca yıllık emeğimi sana vermem.” Bir süre sonra salondan kırılma sesleri geldi. Teyzemi göremesem de bir şeyler kırıp ağladığını anlamak hiçte zor değildi. Yanına gidip gitmemek arasında kaldım ama burada dikilip onun orada kendini üzmesini de istemiyordum. Salonun kapısını yavaşça açıp içeriye baktım. Teyzem koltukta ellerinin başının arasına almış oturuyordu. Bir yandan ağlıyor bir yandan da “bunu bize nasıl yapar” diye söyleniyordu. Kapıya omzumu dayayıp bir süre teyzeme baktım.

Teyzem annem gibiydi her zaman güçlüydü. Ağladıklarını çok az görürdüm. Kötü olan şeyleri düzeltmek için illa ki bir yedek planları olurdu. Annem babam ve amcamın ortak olduğu şirkette yönetim kurulu üyelerindendi. Bana belli etmek istemeseler de şirkette amcam annem ve babama çok fazla şey yaşatmışlardı. Bir gün annemin eve rimeli yüzene bulaşmış bir halde geldiği biliyordum. O gün bana sadece babamla biraz tartıştığını söylediler ama o günün gecesi odalarında ki konuşmaya kulak misafiri oldum. Amcamın sürekli şirkette sorun çıkardığını ve şirketi batırmakla ilgili planları olduğunu söylüyordu.

Şimdi teyzem de en az annem kadar yıkılmış gözüküyordu. Ayağa kalkıp arkasına dönünce benimle karşılaştı.

“Gizemciğim bir şeyin mi var bu saatte kalktın?” gözlerin elinin tersiyle siliyordu.

“Benim bir şeyim yok ama belli ki senin var teyze. Ne oldu anlatmak ister misin?”

“Olan bir şey yok Gizemciğim.” Yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi.

“O yüzden mi sabahın bu saatinde ağlıyorsun.” Belki haddimi aşıp böyle bir soru sormamalıydım ama onu yıkan her neyse bunu öğrenmek istiyordum.

“Ş-şirketle alakalı bir şey canım. Önemli değil” alnımı öpüp odadan çıktı.

Evet, teyzem kesinlikle anneme çok benziyordu. Ne kadar üzülse de buna göstermeyecek kadarda güçlüydü. Belki de güçlü olmak zorundaydılar. O yalnız bir kadındı önceden sadece Leyla’ya bakması gerekirken şimdi ben de vardım. Eğer güçsüzlüğünü gösterirse insanların duvarlarını yıkmalarından korkuyorlardı. Onlar güçsüz yönlerini duvarlarıyla tamir ediyorlardı kimseyi yanlarına yaklaştırmayarak kendilerini ve sevdiklerini korumaya çalışıyorlardı.

Mutfağa girip kahvaltılıkları masaya yerleştirdim.

“Gizem olanlardan Leyla’nın haberi olmasın olur mu? Zaten bu aralar canı sıkkın” teyzeme ozanla olanların kısa bir özetini geçmiştik ama Leyla’nın yataktan çıkmak istemeyecek kadar üzüldüğünü bilmiyordu.

“Tamam, söylemem ama sende ne olursa olsun üzülme teyze lütfen seni öyle görmeye dayanamıyorum bana annemi hatırlatıyorsun.” teyzemin gözleri dolmuştu aynı benimkiler gibi.

“Tamam, canım” dedi yutkunarak ve evden çıktı.

Kahvaltıyı hazırlayıp Leyla’nın yanına çıktım. Kapıyı tıklatsam da yine ses çıkmadı en sonunda dayanamayıp kapıyı açtım. Leyla yatağına kıvrılıp yatıyordu. Yorganı kafasına kadar çekmiş dışarıdan sadece saçları gözüküyordu. Yatağın kenarına oturup uyandırmaya çalışsam da uyanık olup kalkmak istemediğini anladım.

SİSBULUTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin