Bölüm 35

7.1K 242 6
                                    


Merhaba arkadaşlar :)

Ben bu bölümü Bülent Ortaçgil'in Hayat Umutla Başlar adlı şarkısını dinleyerek yazdım. Okurken siz de dinleyebilirsiniz :) 

Küçük umutları olmalı insanın düştüğünde kalkabilmesi için. Ve hayalleri. O hayalleri gerçekleştirmek için umudu ile işbirliği yapmalı. Güçlü olmak için, yenilmemek için... Köhne bir yerde yaşasa da, tüm korktukları başına gelse de dudağında ufak bir tebessüm, hayalleri ve umutları ile her şeyi çözebilmeli. Mesela ben bundan yaklaşık bir yıl önce sürekli gülen biriydim. Zor ağlayan ve ağladığında da zor susan bir kızdım. Sonra korktuğum şeyler tek tek başıma geldi ve bundan sonra daha güçlendim. Yürüdüğüm bu yolda bir tarafımda her daim yanımda olan bana güzel kokularını sunan çiçekler, güller, sümbüller vardı. Onlar benim umut ve hayallerimdi. Bana güç veren insanlardı, bana inananlar. Bir yanımda da dikenler vardı. Her ne kadar kafamı güllerin yanına çevirip ilerlemeye çalışsam da dikenler bana batmıyor ve yolumun üzerinde beni bekleyen taşlara çarpmıyor değildim. Çarpıyordum ve bir önce ki düşüşümden daha kötü yere düşüyordum. Dizlerim daha kötü kanıyordu. Önceleri kanayan dizlerime, tahriş olmuş vücuduma ve en önemlisi hayatın karanlık yanlarına tutunup kalsam da hayat bana küçük yollar açtı. O yollar güvenliydi. O yollar bana mutluluğu ve sevebileceğimde bir adam getirdi. Ben ayağa kalktığımda yine yanımda o gülleri ve çiçekleri buldum. Ne kadar sert düşersem düşeyim bir o kadar hızlı kalktım. Peki yaralarım derinleşmedi? Derinleşti tabii ama onlara merhem olacak o kadar çok şey vardı ki hayatta. Umut vardı her zaman... Umut... Kalkmama yardımcı olan tüm hayallerimi ve umutlarımı bir balona topladım ...O balon büyüdü, büyüdü ve şimdi onlar gerçek oldu.

Kumsalın birinde ismini lazım olmadığı bir şehirde sevdiğim adam ile baş başa ise bunun sayesinde.

Kumsal o kadar sakin ve deniz o kadar pürüzsüzdü ki insanın burada huzuru çok çabuk bulabilirdi. İki şezlonga uzanıp elimde bir kitapla ara da denizi seyrederek eski Gizem'i buldum ben. İçinde ki yaşama sevinci olan genç bir kızı. Uzun zamandır benden uzakta gibi hissediyorum ama şimdi... Sanki sevgilimle tatile çıkmış ve hiç kötü bir şey yaşamamış gibiyim. Küçük bir kızın pamuk şekerin pembeliğinde ki hayalleriydi bu. Masum bir hayal.

Yanımda kitaba dalmış Ayaz'a baktığımda bir biblo gibiydi. Şimdiye kadar onun başka kadınların bu kadar dikkatini çektiğini hiç fark etmemiştim. Ama bu sabah Ayaz'ın odasına gittiğimde benim yaşlarımda ki yardımcı kızın ona nasıl baktığını görmemek için kör olmak lazımdı.

Bir süre ona fark edince bana bakıp gülümsedi ve kitabı yanına koyup şezlongda doğrulup oturdu.

"Birilerinin canı mı sıkıldı acaba?" dedi.

Denize bakarak "Burada sıkılmak hiç mümkün mü ki?" dedim.

"Haklısın çok güzel. İkimizin de böyle bir tatile ihtiyacı vardı."

"Kesinlikle. Kendimi o kadar rahatlamış ve hafiflemiş hissediyorum ki sanki tüm yüklerimden kurtuldum. Seninde biraz canının sıkkın gibiydi ilk geldiğimizde ama şimdi iyisin değil mi?

"İyiyim. Burada bazı şeyler kafamda daha çok oturdu." Dedi kendine söyler gibiydi.

"Ne gibi şeylermiş onlar bakalım?"

Şezlonguma uzanıp beni de yanına çekti ve göğsüne yatmamı sağladı.

"Mesela yaşlandığımda buraya taşınalım ve güneşin batışını seninle böyle seyredelim istiyorum." Onun bu sıcacık sözlerine gülümsememek elde değildi. Yanağımı okşayan elini tutup bir öpücük kondurdum avucunun içine ve neşeli çıkan sesimle "Benimle yaşlanmak mı istiyorsun yoksa? Dedim.

SİSBULUTUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin