Bölüm 11 ° "Kayıp"

3.2K 137 10
                                    

Korku.

Kilometrelerce öteden de olsa nefesini
lanetli bir şekilde üfler ensene. Çünkü kaynak ne kadar ötede olursa olsun, korku daima zihninde.

İşte tam bu yüzden tahmini yetmiş metre ilerimde ki bu adamdan deli gibi korkmaya başlamıştım.
Oyun denen şeyler yaşamımın bir parçasıysa eğer, yaşamı ne kadar ciddiye almam gerekiyordu? Zira ben çocuk değildim.

Dessas.

Duymadığım bir kelimeydi. Ne anlama geldiği hakkında ufak bir fikrim olmamasına rağmen, nedense bu kelime bedenimi olumsuz bir hisle büküyor gibiydi.

‘’Dalga geçmeyi kes.’’ Dedim. ‘’Bana kim olduğunu söyle.’’ Kalbim neredeyse gırtlağımda atıyordu, dolayısıyla aldığım her nefes zar zor ciğerlerime doluyordu.

‘’Her şeyden haberi olan bir kurtarıcı desem seni daha mı az korkuturum?’’ diye sordu.

‘’Beni korkuttuğunu da nereden çıkardın?’’ Korkunun ortaya çıkardığı boğuk sesi en aza indirgemeye çalışmıştım lakin becerebildiğimden emin değildim.

‘’Bakışların…’’ dedi. ‘’Tam buradan fark ediliyor. Aslanı fark etmiş bir ceylan gibi… Tedirgin… Kaçmak için bir o kadar hevesli ama temkinli. Hareket etmemi bekliyorsun ama yapmayacağım. Çünkü ben bir aslan değilim… Ve sende ceylan değilsin.’’

Madem anlamıştı… Kasmaya gerek yoktu. Derin bir nefes alıp alabildiğince doldurdum ciğerlerime nefesi ve sonra geri verdim. ‘’Ne istiyorsun?’’ diye sordum ardından. Bu soru benim kurtarıcımdı. En azından ne istediğini öğrenip kurtulabilirdim.

‘’Seni iyi tanıyorum, Mehir.’’ Dedi. ‘’Hayatın boyunca insanların isteklerine boyun eğdin. Ama ben senden bir şey istemiyorum. Ben seni kurtuluşa götürmek istiyorum.’’

Kendine Dessas diyen bu adam her kimse, bunu bildiğine göre benimle ilgili birçok şeyi biliyor demekti.

‘’Benimle ilgili ne…’’

‘’Basit bir bilgi… Babanın kim olduğunu… Büyük iş adamı Yaşar Solmaz.’’ Bir an kahkaha attığını duydum. ‘’Büyük mafya Yaşar Solmaz. Dalga geçtiğime bakma. Baban melek gibi bir insan.’’

Bu kez ben güldüm ama gülüşüm mizahtan arınmıştı. Daha çok tiksinti ağır basıyordu. ‘’Melektir.’’ Dedim. ‘’Evet.’’

‘’Çok fazla konuşmayacağım. Seni mutluluğa götürecek tek bilet benim, Mehir. Güven bana.’’

Güven kelimesi. Kafamı iki yana sallayıp hafifçe güldüm. Daha bana yüzünü göstermeyen birine nasıl güvenebilirdim?

‘’O zaman karşıma çık!’’

‘’Bir zaman karşına çıkacağım.’’ Dedi. ‘’Zaten olacak bir şeyi şimdiden yapmanın bir manası yok. Önemli olan şey doğru zamanı tutturmak.’’

‘’Bana daha yüzünü bile göstermiyorsun. Sana nasıl güvenebilirim?’’

‘’Gördüklerine herkes güvenir… Ben göremediklerine güvenmeni istiyorum.’’ Sanırım bir parçamı ona teslim eden şey kurduğu bu cümle olmuştu. Çünkü gerçekler sadece gördüklerimizde değil hislerimizle harmanlandığında varlar.

‘’Bilmiyorum.’’

‘’Sana düşünmek için vakit tanımıyorum, Mehir Solmaz. Sana ateşe hazırlanman için süre veriyorum.’’

‘’Az önce beni mutluluğa götürecek biletin sende olduğunu söyledin ama şu an ateşten söz ediyorsun.’’

Bu cümleme karşı güldüğünü duydum. Ve sonra alaycı bir ses tonuyla konuştu.

İKİ GÖLGEWhere stories live. Discover now