-10-

9.6K 1K 77
                                    


İçeri girdiğimde en azından sinirlenmek zorunda kalmıyorum. Atlas dört kişilik masanın koltuklarından birinde yalnız oturuyor. Asya karşısında, Emre ise yanında oturuyor. Gidip yanına yerleştiğimde Emre'nin tersleyen bakışları ve Asya'nın tebessümünü beni bekler bir vaziyette buluyorum.

Bu zıtlık tablosunu es geçerek Atlas'a bakıyorum ama kız yüzünü cama çevirmiş, bana bakmayı da düşünmüyor gibi görünüyor.

Derin bir nefes alıp gülümsüyorum Asya'ya.

-E... Sipariş verdiniz mi?

-Seni bekledik.

Asya'nın duru güzelliği tebessümüyle daha da çoğalıyor sanki. Kıza bakarken gülümsemeden edemiyorum.

Derken Emre homurdanıyor.

-Ne diye bekliyorsak?

Ters bir bakış atmak dışında onun gereksiz varlığını görmezden geliyor ve mönüyü incelemeye koyuluyorum.

-Tamam, ne yiyelim?

-Atlas, bizim menüden burada da var!

Emre'yle aynı anda konuşmak midemi bulandırırken kaşlarımı çatıyorum.

Atlas Hanım ne hikmetse, yüzünü göstermeye yanaşıyor bu gürültünün hemen ardından.

-Harika haber.

Kıza göz atarken kaşlarımı alnımı rahatsız edecek derecede şiddetle çatıyorum. Suratıma bir baksa, belki fark edecek ama elbette ki bakmıyor.

-Ben tost ve portakal suyu alacağım.

Asya'nın bildirisinin hemen ardından, pizza menüye karar vererek siparişlerimizi veriyorum.

Dördümüz arasında belirsiz bir ilişki olduğundan mı yoksa masadaki elle tutulur raddeye gelen gerginlikten mi bilemiyorum lakin konuşmak için çaba göstermiyoruz.

Ben Atlas'ın konuşması gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta üçümüzün ortak noktası o, bizi bir noktada toplayabilecek tek kişi de o. Fakat kız camda ne görüyorsa, ona yoğunlaşmış durumda.

-Emre...

Asya'nın sesiyle ikimiz de kıza bakıyoruz. Nefret ediyorum bu çocuktan.

Asya sırıtıyor:

-Öğretmenim olana seslenmiştim.

Kız sevimli bir ifadeyle başını yana yatırırken cevap veriyorum.

-Efendim?

-Biraz kendinden bahsetsene... Atlas'la ne zamandır arkadaşsınız mesela, hiç bahsetmemişti senden.

Atlas yine dikkatini çekmeyi başarmış olduğumuzu hissettirmek için yüzünü masaya dönüyor, bana elbette ki bakmıyor. Seni tuhaf, garip mahlûk!

-Atlas'la aynı sınıftayız...

Bu her şeyi açıklıyormuş gibi geliyor ama bir anda aklımın karıştığını hissediyorum. Sahi, biz Atlas'la ne zaman bu kadar samimi olduk?

Samimi olmak mı?

Atlas konuşunca gözlerimi yüzünün görünen kısımlarında sabitliyorum.

-Ve komşuyuz...

-Ve voleybol çalışıyoruz.

Atlas bana dönünce ne dediğimi fark ediyorum. Nasıl bir alakasızlık kurduysam cümlelerimiz arasında kız afallamış görünüyor.

-Çalışmıyor muyuz?

Tek kaşımı kaldırıyorum altta kalmamak için.

Tam Atlas ağzını açarken siparişlerimizin yarısı geliyor. Emre ve Atlas'ınkiler... Hah, patates ve tavuk mu? Bu mu özel menünüz?

Bir dakika sonra bizim siparişlerimiz de geliyor ve sessizce yemeye koyuluyoruz. Sanki az önceki aptal konuşma hiç olmamış gibi.

-Atlas, ketçabını bana versene.

Emre, çeneni kıracağım artık.

Çocuğun sanki biz yokmuşuz gibi sadece Atlas'la konuşması o kadar sinirimi bozuyor ki!

Atlas plastik paketi çocuğun tepsisine koyuyor cevap bile vermeden.

-Ketçap sevmez misin?

Bana bakarken omzunu silkiyor.

-Ağır bir tadı olduğunu düşünüyorum.

-Ağır bir tat mı?

Gülmek üzere olduğumu hissediyorum.

-Tadı...

Kız ilk defa konuşurken kendinden emin gözükmüyor. Saçma bir cümle ettiği için onu tebrik mi etmeliyim? Nedense böyle daha normal görünüyor gözüme.

-Fazla yoğun değil mi?

Ketçap sevmemek akla zarar.

Dayanamayarak başımı iki yana sallıyor ve pizza dilimlerinden birinin üzerinde ketçap ve mayonezi karıştırıp kıza uzatıyorum.

-Bunu yediğin zaman fikrin değişecek.

Asya'nın gülüşüne aldırmıyorum, tam olarak neye güldüğünden emin değilim. Ama Atlas'ın yüzünde oluşan doğal ifadeyi yok saymam mümkün gözükmüyor.

-Yemek istediğimi, sanmıyorum.

Kıza doğru yaklaşıp sadece onun duyabilmesi için fısıldıyorum.

-Garip bir insandı Atlas, komşu kızı...

Atlas gülüyor.

O kadar afallıyorum ki pizzayı elimden düşürmeme ramak kalıyor. Halimi belli etmemek adına konuşmaya zorluyorum kendimi.

-Ye şunu seni tuhaf kız... Söz dinlemeyi öğren.

Geri çekildiğimde Atlas uzanıp dilimi elimden alıyor ve gözlerime bakarak, bariz bir tereddütle, ısırıyor.

Heyecan içinde tepkisini beklerken mekanda yalnızca ikimiz varmışız gibi hissediyorum. O gereksiz çocuk orada mı hala? Asya ne yapıyor? Diğer insanlar yanımızda mı, emin değilim.

Atlas bana gülümserken benim kadar şaşkın görünüyor.

-Tamam, bunu kabullenmek zor...

Yani?

-Ama söylemeliyim.

Sonuç?

-İkisi birleştiğinde...

-Evet?

Bu kez aklımdan geçeni dile getirdiğim için kaşlarımı çatıyorum ama Atlas duymamış gibi devam ediyor.

-Enfes oluyormuş...

Rahatlayarak arkama yaslanıyorum. Garip bir şekilde yediklerimin daha lezzetli olduğunu hissediyorum. Etrafımın daha ferah ama daha sıcak olduğunu, Atlas'ın cama yoğunlaşmadığını ve aramızdaki mesafenin bir hayli azaldığını...

Atlas, sen her yönüyle tuhaf bir kızsın; bunu biliyorum. Fakat bir şey var... Ben de senin yanında bir hayli tuhaf davranmıyor muyum?



Instagram: kopru_busra

GökkuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin