-1-

19.8K 1.1K 112
                                    

Sıra arkadaşım Murat'ın yanından kalkıp komşu kızı Atlas'ın yanına geçerken birkaç meraklı bakışın bize sabitlendiğini hissedebiliyorum. Fısıltılar da an meselesi olmalı. Neyse ki Atlas bu konuda da bir hayli garip olduğundan umursamayacaktır, ben zaten hiçbir şeyi umursamıyorum.

-Ne okuyorsun?

Elindeki kitaba bakarken kız ilginç bir yeşili içinde barındıran gözlerini gözlerime dikiyor. Göz rengi dahi ilginç olabilen biri varsa, kesin o Atlas'tır zaten. Ama hakikaten... Bu nasıl bir renk böyle? Mavi diyemeyiz. Tam olarak yeşil de sayılmaz. Gri tonlarına bulanmış, hafif yeşillikli bir mavi belki. Bilemiyorum.

-Bu bir kitap...

Demiştim size.

Ve bunu birçok kez söyleyeceğimi de biliyorum.

Söylersem daha çabuk alışırmışım gibi geliyor.

-Bense takvim yaprağı olduğuna inanmaya başlamıştım.

-Diye dalga geçmek istemişti küçük komşu çocuğumuz.

Atlas ona has alaycı gülüşünü dudağına yerleştirip küçümseyen bakışlarını yüzümde gezdirirken sırasının üzerine oturuyorum.

-Bir kızın böyle davranması ne tuhaf.

-Tuhaf kelimesini bir erkeğin bu kadar sık kullanıyor oluşu kadar, tuhaf.

-Bu atışma ne zaman bitecek?

-Bunu niçin soruyorsun?

Gözlerimi devirerek bekliyorum. Bir süre sonra Atlas kitabı kapatıyor ve kollarını göğsünde birleştirerek arkasına yaslanıyor.

Okuduğunun Japon mitlerini anlatan bir kitap oluşu da kendisi kadar ilginç gelse de yorum yapmaktan kaçınıyorum.

-Voleybol takımına girmek istiyormuşsun?

Tek kaşını kaldırırken ifadesini koruyor. En azından dikkatini çektiğimi bildiğimden rahatlıyorum. Kızın bana yardım etmesi gerek.

-Ve senin de bildiğin üzere...

-Koç, sevgili amcaoğlun... Sana yapacağım bir iyiliğin ardından beni takıma almak konusunda hevesli hale gelecek olan riyakâr bir insan?

Sinirlenmemeye çalışıyor olsam da Atlas'ın yanındayken ve kız konuşurken bunun zor olduğu inkâr edilemez.

-Seni takıma sokabileceğimi söylemedim.

Yine o alaycı gülüş.

Atlas devam etmemi istermiş gibi başını eğiyor.

-Seni takıma sokamam çünkü sevgili amcaoğlum, sandığının aksine dürüst bir insandır.

-Diyordu bir iyilik istediğini inkâr edemeyen genç adam.

Acaba kafasına bir yumruk atsam, Atlas sessiz kalmayı başarabilir mi?

-Bu şartlar altında...

Elimle boyunu, posunu yahut bunlardan yoksun oluşunu ifade edebilmek için bedenini işaret ediyorum.

-Seçmelere bile giremezsin.

-Ve hala ne istediği belli olmuyordu, genç adamın.

Onu yok saymayı başarabilirim.

-Seçmelere katılmanı sağlayabilirim.

-Yeterli miydi bu basit eylem, çıkarlarını elde etmesi için?

-Kes şunu.

Kızın omzunu tek elimle tutup parmağımı yüzüne doğrultuyorum.

-Seni çalıştırabilirim. Böylelikle elenme ihtimalini bir hayli düşürürsün. Bundan fazlası elimden gelmez, zira söz konusu olan sensin.

Bu kez kaşlarımı çatarak bakıyorum yüzüne. Atlas alaycı tebessümünü korumayı nasıl başarıyor bilmiyorum fakat ben sakinliğimi koruyamıyorum.

-Bu işten kazancın ne?

Omzunu bırakıp geri çekilirken rahatlıyorum. Bu teklifi geri çeviremeyeceğini biliyordum.

-Eş değer nitelikte bir yardım.

-Nedir, dile getir?

Demiştim size.

-Sen de bana kuzeninin beni seçeneklere dâhil etmesi konusunda yardımcı olacaksın ve elbette birkaç iyilikle, seçilme ihtimalimi de arttıracaksın. Anlaştık mı?

İfadesi değişirken içimi garip bir tatmin hissi kaplıyor. Atlas'ın bu denli şaşırdığını daha önce hiç görmemiştim.

Yarım dakika kadar süre veriyorum kıza. Bu süreçte aklından ne geçiyor bilmiyorum ama gözlerimiz birbirinden hiç ayrılmıyor. Ve sonunda, ders ziliyle eş değer bir şekilde başını aşağı yukarı sallıyor.

-Tamam, anlaştık.




Instagram: kopru_busra

GökkuşağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin