30. Bölüm: BEN KORKAK DEĞİLİM!

12.8K 636 111
                                    

Bölüm Şarkısı: Charli- Boom Clap :)



''Korkunun içindeki acı hikayedeyiz aslında...''

Doğanay

Yataktan sıçrayarak uyandım. Daha doğrusu uyandık! Onur belime sarılı kollarını art arda gelmeye devam eden silah sesleriyle daha bir sıkılaştırdı.
Şu anda neden aynı yatakta ve bana sarılmış bir vaziyette yattığını sorgulayacak halde bile değildim.

İçimdeki endişeyle;
"Neler oluyor Onur?!" diye sordum. Onur'un gözlerinde şaşkınlık ve endişe kol gezerken silah sesleri arttı. Odanın camı tuzla buz olurken beni yataktan aşağı atıp üzerime kapandı.
"ULAN!" diye bağırdı. Kafasını boynumdan kaldırıp gözlerime baktı;
"Korkma! Sana bir şey olmasına asla izin vermem!" dediğinde anlamsızca kafamı olumlu anlamda salladım.

"Silahımı ver!" dedi.
"Ne?!" diye sordum şaşkınca.
"Yatağın altına elini sok orada, HADİ!" dedi.
Hemen elimi yatağın altına soktum. Elime bir poşet geldi. Siyah poşeti alıp Onur'a uzattım. Onur elimi tutarak beni kaldırdı ve hızlıca odasının içindeki ebeveyn banyosuna götürdü.
Kapıyı kapatıp kitledi.
"Onur! Noluyor, kim bu saldıranlar?!" diye sordum.
"Bilmiyorum güzelim, lanet olsun ki bilmiyorum!" diye bağırdı ve parmaklarını saçlarından geçirdi.

Aceleyle siyah poşeti açtı ve içinden iki tane F92'yi çıkardı. İçindeki kurşunları kontrol etti ve birini beline taktı diğerini ise elime tutuşturdu.
"Onur, ne yapıyorsun sen?!"
"Ben aşağı kata iniyorum neler döndüğünü öğrenmem lazım. Sen kapıyı kilitle ve beni burada bekle, seni almaya geleceğim. Ben gelemesem de Timuçin muhakkak gelir. Eğer bizden başkası gelirse hiç düşünmeden silahı kullan ve öldür, sakın tereddüt etme!!" dedi ve arkasını döndü.
"Gitme!" dedim kendimden beklenmeyecek kadar cılız bir sesle.

Topuklarının üzerinde bana doğru döndü, aramızda iki-üç adımlık mesafe vardı.
"Gitmeliyim! Adamlarım benim için orada ateş altındayken ben burada boş boş duramam Doğanay!"
"Korkuyorum." dedim bütün kalkanlarımı indirerek. Gitmese olmaz mıydı?

Aramızdaki mesafeyi kapattı ve omuzlarımdan tutup beni kendi göğsüne yasladı. Ellerim vücudumun yanlarında sarkık vaziyette duruyordu, tabi bir elimde F92 vardı.

Kulağımın orada bir nefes hissettim ve o nefes fısıldadı;
"Korkma, unutma ki sen Doğanay Sert'sin!" dedi ve benim bir şey dememe müsaade etmeden geri çekildi. Kısa bir an yüzümü inceledi, şakağımdan öptükten sonra bir daha bana bakmadan kapının kilidini açtı ve gitti.

Beni burada bir başıma bıraktı! Ona tüm kalkanlarımı indirerek gitme dedim, korkuyorum dedim. Ama o ne yaptı? Beni korkularımla baş başa bırakıp gitti.

Elimdeki soğuk metale gözlerimi diktim. F92 ile karşı karşıyaydım. İlk atış yapmayı öğrendiğim silahtı. Yakın mesafede ise rakibiniz tetiğe basmanızla ruhuna el fatiha okutacak cinsten bir silah...

Hayatım en kısa yoldan adam öldürme pratikleri öğrenmekle geçmişken, şu an biri bana silah yöneltse onu vuramayacağımı idrak ettim. Bu düşüncelerimle soğuk metal elimin arasından kayıp banyonun beyaz fayansına düştü. Silah sesleri hiç hız kesmezken kapıyı kilitledim. Birini öldüremezdim ki ben...

Kapının karşısındaki duvarın dibine çöktüm.

Dizlerimi kendime çekip kafamı dizlerime yasladım. Silah seslerini duymamak için iki elimi kulaklarıma bastırdım. Ama fayda etmiyordu. Ben hala o yedi yaşındaki küçük, korkak kız çocuğuydum. Gözlerimi sımsıkı kapattım. Kafamı olumsuz anlamda salladım ama düşüncelerim ve geçmişim beni rahat bırakmıyordu.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Where stories live. Discover now