23. Bölüm: BENİ KES!

13.7K 690 130
                                    

Bölüm Şarkısı: Ansızın (bölümle hem ilgili hem ilgisiz bir şarkı, dinlemelisiniz :) )

Multi: Doğanay ♡♡


''Bazen bin cümlenin anlatamadığını bir bakış anlatabilir...''

"Çok ayıp! Sen ne dediğinin farkında bile değilsin! Terbiyesiz herif!" dedim hayretle. Bu adam gün geçtikçe iyice terbiyesiz oluyordu gerçekten.

"Ah, orada sömürdü seni yine suçlu benim miyim?" diye sordu. Bunu sorarken ciddiydi oldukça.

"Ya sen ne içtin Allah aşkına? Bebek o daha! Ve karnı acıkmış, senin şu anda bir dayı olarak ona mama falan bir şeyler yapman lazım!!!" dediğimde az biraz kendine geldi ve kafasını kaşıdı.

"Tamam, bekle sen ben yapmaya gidiyorum." dedi. Tam bir iki adam atmıştı ki geri döndü ve bebeğe işaret parmağını salladı.

"Gözüm üzerinde haberin olsun!" dedi ve geldiği gibi gerisin geriye mutfağa gitti.
Bu adam iflah olmaz bir serseriydi!

Hiçbir davranışı hiçbir davranışını tutmazken bir de üstüne abuk subuk tavırlara girmiyor mu, beni deli ediyor işte!


"Oğlum, senin bu dayı kafadan çatlak değil mi aslanım?" diyerek bebeği sevmeye devam ettim. Kerem Ali bile dediklerime gülüyordu, demek ki ona da mantıklı geliyor yani.
Onur kafasını mutfaktan uzatarak bana bağırdı;

"Seni duyuyorum Doğanay!"
Bende Kerem Ali'ye döndüm ve gülerek;
"Aman, çokta umurumuzdaydı değil mi yakışıklım?"


Onur elinde biberonla geldi ve biberonu sehpanın üzerine bıraktı. Tekli koltuğa oturup geniş yastıklardan birini de aldı. Yastığa vurarak;

"Getir bakalım küçük sapığı da karnını doyuralım.." dedi.
Kerem Ali'yi sıkıca tutarak yavaş bir şekilde ayağa kalktım. Onur'a bebeği verdikten sonra da biberonu da verdim.


"Hadi sende bir şeyler atıştır, masada sandviç var ama çokta abanma akşama mangal yapacağız." dedi.
Kafamı olumlu anlamda salladım ama bir süre Onur'un bebeğe biberonu tutmasını keyifle izledim. Sanırım yakalanmıştım!

"Doğanay, hemen bir şeyler atıştır!" diye hükmetti beyefendi!
Bu adamın hayatı resmen emir kiplerinden oluşuyordu!

'Doğanay şunu yap, Doğanay kapat bu konuyu bla bla bla...'

Söylenerek masaya oturdum ve hazırlanmış sandviçi bir hırsla ısırdım. Hayır yani, yine kendi kendime triplere girmiştim iyi mi?!
Adamın umurumda bile değilim! Tam karşımda aynı sevimlilikle bebekle ilgileniyor...
Hay dilimi eşek arıları soksun! Bu herife mi sevimli dedim ben!
Hah, halt etmiş bu balta girmemiş görünümlü AYI!

Vişne suyundan içe içe bitirdim sonunda sandviçi ama bir de ne göreyim; Onur Kerem'in poposunu kokladı ve suratı şekilden şekle girdi. En sonunda bebeği bir eliyle tutarken diğer eliyle de burnunu sıkmaya başladı.

"Doğanay! Yalvarırım bez değiştirmesini biliyorum de, ha?" dedi ve yavru köpek bakışlarını bana atmaya başladı. Şu an o kadar tatlı görünüyordu ki yerimden kalkıp yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tuttum.

Soğuk bir sesle;
"Daha bebeği tutmasını beceremiyorum, altını nasıl değiştirebilirim sence?" dedim ve ukalaca sırıttım.

"Sevgi Sultan! Neredesin? Sevgi Sullttaannn??" diye bağırdı.
"Ay ne bağırıyorsun ya?! Bak bebeği de ağlattın!" dedim ve hızlıca sandalyeden kalkıp ağlayan Kerem Ali'nin yanına gittim.
"Ağlama sen, yakışıklım benim.." dedim ve yanaklarını mıncırmaya başladım.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin