6. Bölüm: DUYGULARIMI GÖSTERMEME İZİN VER!

20.1K 746 54
                                    

BÖLÜM ŞARKISI:Ahmet KAYA-HEP SONRADAN

''Duyguların nasıl gösterileceğini öğrenemeyen bir nesildik biz.

Sessizce sıramızı beklerdik.''

DOĞANAY

Hayatın bazı evrelerinde kendi iç savaşlarımızı verdiğimiz anlar olur. Keşkelerimizin arasında kaybolup kendimize cevaplar ararız. Ben şimdi yine, her zaman ki gibi cevaplardan korktuğumdan kendi bildiğimi okumuştum.

''Tabi ki de hayır!'' diyerek.

...

Selin anlamsız oluşan bakışmalardan ve gerginlikten her zaman ki gibi beni kurtarmıştı. Bay meteor Mert ile gitmeleri gerektiğini söylemiş ve bana 'yarın sana geleceğim detaylı konuşuruz kaçarın yok!' diye fısıldayarak gitmişti.

Üç kişilik masamızda karşımda Poyraz, ikimizin de yan tarafına gelecek şekilde oturmuş Selim vardı. Masaya dikkatle baktığımda iki tane kırmızı uzun mum vardı, yakın zamanda söndürüldüğü belliydi. Benim baktığım yere bakan Poyraz garsonu el işaretiyle çağırdı. Garson mumları alıp bize menülerimizi verdi.

Selim dalgınca menüyü inceliyordu, yüzüne baktığımda kederlendiğini anlamamak zordu. Gözlerinde Selin vardı, bu kadar severken bu kadar ayrı olmak haksızlıktı. Bu iki çocuk kendi başlarına halledemeyeceklerdi duruma el atma zamanı gelmişti. En yakın zamanda bu gece sağ çıkarsam...

Selim'i incelemekten menüye bakamamıştım. Kafamı Poyraz'a çevirdiğimde onun da beni kesintisiz bir şekilde izlediğini fark ettim. Bu masada oturan herkes menüyü baştan sona bilirdi çünkü hep buraya gelirdik.

Selim kafasını dağıtmak için menüyü incelerken, Poyraz ile gözlerimiz birbirine kenetliydi. İlk kim pes edecek oyununu oynuyorsak hep ben kazanırdım, kim olursa olsun...

Öyle bir bakıyordu ki o bakışlarda kaybolmak istedim. Bu aşk mıydı? Sahi hep aşığım dediğim bu adama aşık mıydım gerçekten?

''Ne alırdınız efendim?'' dedi başımızda bekleyen garson. Sayesinde düşüncelerimden sıyrılmış bir vaziyette ona dönmüştüm. Selim canı sıkkın bir şekilde siparişini söyledi, sıra bana geldiğinde;

''be-'' diye başlamıştım ki Poyraz bugün ki adetini bozmadı ve benim sözümü yine kesti;

''Biz iki porsiyon Domatesli Zırh Kebabı yanına da ...'' diyerek menüye baktı ve devam etti; ''...iki tane vişne suyu,'' dedi. Kaşlarımı olabildiğince çatarak Poyraz'a baktım.

''Vişne suyu mu, şaka yapıyor olmalısın?'' dedim. Poyraz gidip gitmemek arasında kala garsona kafasıyla gitmesi gerektiğini belli etti. Tamam, en sevdiğim yemeği sipariş etmiş olabilir ama vişne suyu nedir arkadaş!

''Siparişleriniz hemen gelir şimdiden afiyet olsun. '' diyerek yanımızdan ayrılan garsonu takmadan Poyraz'a baktım. Bakışımdan rahatsız olmuş olacak ki konuştu beyefendi;

''Bu gece içki içmek yok, bak bende içmiyorum!''

''Nedenmiş o? Selim içiyor ama!'' dedim. Neşesi yerine gelmeye başlayan Selim yanağımdan makas aldıktan sonra konuştu.

''Küçüksün de ondan akıllım,'' diyerek pişmiş kelle gibi sırıttı.

''Ne küçüğü be, küçüleyim de cebinize gireyim, şimdi mi küçük oldum? '' diye cırladım. Selim tek eliyle çok konuşuyorsun anlamına gelen hareketi yaparak konuştu.

''Vır vır vır ne konuştun kızım ya.'' diyerek Poyraz'a bakıp devam etti;
''Allah sana da sabır versin birader, Doğanay bu çeneyle ömrünü yer!'' dedi. Bu da ne demekti şimdi ya? Poyraz bana muzip bir şekilde gülerek baktı ve sonra hemen kendini topladı;

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Kde žijí příběhy. Začni objevovat