24. Bölüm: GÖRÜŞMEMEK ÜZERE!

12.8K 635 98
                                    

Bölüm Şarkısı: Toygar Işıklı- Söz olur (klibi izlemeden dinleyin :) )

Multi: Onur

-Keyifli okumalar, SEVGİLERLE :)


''Bakıyorum azizim ama gördüğüm şeyden pek emin değilim.''

DOĞANAY

"Aa yeter ama çocuklar! Ben kesecem sizi şimdi!" dedi Sevgi teyze ve elindeki bıçağı bize doğru salladı.
"Ama Sevgi Sultan-" diye başlayan Onur'u susturdum.
"Ama yok unuttun mu?" dedim gülerek kendi kaşınmıştı.
"Sende de ne çene var kızım! Sus iki dakika.." dedi Sevgi teyze ve beni de paylamış oldu böylece.

Korumalardan biri geldi yanımıza ve;
"Bebek uyandı abi," dedi.
"Ben oğluşuma bakayım," diye masadan kalkacak olan Yasemin'i durdurdu Sevgi teyze.
"Ben bakarım kızım siz gençler rahat rahat oturun," dedi ve yanımızdan ayrıldı.
Yasemin ve Tuncay konuşup yemek yerlerken onları izliyordum. Aslında bir o kadar farklılarken bir o kadar da bütün duruyorlardı.

İçimin sızlamasına mani olamadım. Acaba bende bir gün biriyle böyle bütün olabilecek miydim? Ah, kimi kandırıyorum ki ben!

Benim kaderimi babam çiziyor ve o kaderde bana sadece acı var...

Sanki hiç acı çekmemişim gibi acıyla yatıp yeni güne acıyla uyanmak var. Kısa bir an bakışlarımı Onur'a çevirdim. O da hissetmiş gibi bana baktığında gözlerimi kaçırdım. Aslında Onur'a teşekkür borcum vardı. Belki beni bir ihale uğruna kaçırmıştı ancak düşünmem ve zaman kazanmam adına bir nevi bana fırsat sunmuştu.

Giderek Poyraz ile bir geleceğim olamayacağını idrak ediyordum. Ve Poyraz'a olan ilgim bir aşktan çıkıp çocukluk hayaline doğru yol alıyordu.
Yarım kalan bardağı da içip arkama yaslandım. Onur ve Tuncay bir şeyler konuşuyorlardı ama işlerle alakalı olduğundan bana saçmalık geliyordu.

Ayağıma biri vurunca karşımdaki Yasemin'e baktım. Bana kaş göz yapıyordu ama neden yaptığını çözemiyordum. Ah, kadın milleti! Kendi cinsimden bihaberim yani!

Yasemin tahminimce yalandan üzerine meyve suyunu döktü.
"Hay aksi! Doğanay bana tişört verir misin?" diye ayaklandı ama hala kaş göz yapıyordu.

"Tamam," dedim ve kalktım. Yasemin, Tuncay'ın dudağına küçük ve masumane bir öpücük kondurdu.
"Üstümü değiştirip geliyorum hayatım," dedi.
Önden yürüdüm peşim sıra da Yasemin geliyordu.

"Bilerek döktün üzerine!" dedim odaya onu da alıp kapıyı kapattıktan sonra. Elindeki çantasını tekli koltuğa bıraktı ve bana döndü.
"Ay bravo sana! Sonunda anladın, sabahtan beri kaş göz yapıyorum sana!"
Benimle ilk gördüğümden beri gayet samimiydi. Görende kırk yıldır tanışıyoruz sanır! Kollarımı göğsümde bağladım;
"Amaç? "
"Önce bana bir tişört versen, yapış yapış oldum burada!" dedi ve üzerini gösterdi.

Giysi dolabına yöneldim ve içinden ilk elime geleni alıp ona uzattım. Hızla üzerini değiştirdi ve yatağın kenarına oturdu. Suçlu çocuklar gibi kafasını eğip elleriyle oynamaya başladı. Onun bu tatlı, küçük kız hallerini görünce dayanamadım ve yanına oturdum.
"Neyin var? Sana kötü mü davranıyor o hayvan?! Söyle döveyim onu! Dur ya da ben gidiyorum," dedim ve tam ayaklanırken kolumdan tuttu.
"Dur gitme! O bir şey yapmadı. İnanmayacaksın ama kalbi pamuk gibi, kıyamaz bana." dedi ve gözleri dolu dolu oldu.

"Ee neyin var o zaman?" diye sordum.
"Be-ben..." dedi ve sustu kelimeleri toparlayamıyordu sanırsam.
"Sen ne? Çatlatma kızım beni!" dediğimde gözünden bir damla yaş aktı.
"Ben hamileyim galiba..." dedi ve bana sarılarak hüngür hüngür ağlamaya başladı.
"Ne?!" diye cırladım mutluluk ve şaşkınlıktı benimkisi. Neden şaşırdığımı ya da mutlu olduğumu bilmiyorum, sadece o an öyle hissettim.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Donde viven las historias. Descúbrelo ahora