29. Bölüm: AŞK SAPMASI!

13.7K 662 146
                                    

Bölüm Şarkısı: İlk kez aşık olanların şarkısı- Uğur Akyürek ❤❤ dinlemelisiniz :) (wattpada yükleyemedim bir türlü :( )

Multi: Temsili bir fotoğraf Doğanay ve Onur olarak hayal edin :)


''Seni ararken yine kendi içimde buldum...''

ONUR

İş seyahatlerini oldum olası sevmezdim zaten! Tek iyi yanı sonunda evime dönüyor olmamdı. Arabadan inip küçük valizimi elime aldım ve dış kapıyı açan korumaya başımla selam vererek evime girdim.


"BABBAA!" diye bağırarak bana doğru koşan en fazla altı yaşında bir erkek çocuğu vardı. Yere düşmesinden korktuğum için elimdeki valizi kenara koydum ve bana doğru koşan çocuğa eğildim. Hemen kucağıma atlayıp boynuma sıkıca sarıldı.
"Cayım babam geymiş," dedi ve yanaklarımı öpmeye başladı. Bana baba demesine mi şaşırayım yoksa peltek peltek konuşmasına mı bilemedim?

"Annee, babam geydi!" dedi bağırarak. Mutfaktan elinde sarı bezle Doğanay çıktı. Üzerinde ince askılı, üzeri renk renk çiçek işlemeleriyle dolu diz kapaklarına gelen beyaz bir elbise vardı. Saçlarını mı kestirmişti? Omuz hizasına dökülen dalgalı saçları duruyordu karşımda. Biraz da kilo almıştı sanki, ne ara aldı bu kiloyu ya? Hala zayıftı ama artık en azından kemikleri batmazdı değil mi?

Kucağımda sıkıca tuttuğum erkek çocuğu ile Doğanay'ın parlayan gözlerine baktım. Beni mi özlemişti? Gözlerinde bir sürü duygu vardı; aşk, özlem, mutluluk...

"Hoşgeldin, aşkım!" dedi. Gelip bana sarıldı ve yanağımdan sıkıca öptü. Doğanay, beni öptü!
"Doğanay, sen iyi misin? Hem bu çocuk kimin, bana baba diyor iki de bir?" diye sorduğumda gülümsedi.
"Onur ya, şakanın sırası mı?" dedi ve kucağımdaki erkek çocuğunu alıp yere indirdi.
"Göktürk, oğlum baba dinlensin. Sende odana çık resim çiz, uyanınca babana gösterirsin aslanım," dedi ve alnından öptü çocuğu.
"Tamam anne, göyüşüyüz babacıyım.." dedi ve bana el salladıktan sonra paytak adımlarla merdivenleri çıktı.

Doğanay ile göz göze geldiğimizde boynuma atladı ve sıkıca sarıldı. Bende bu fırsat bir daha ele geçmez diye düşünerek sarıldım sevdiğim kıza. Kilo almasına rağmen hala kemikleri batıyordu! Boynumu kokladı ve boynuma ıslak bir öpücük kondurdu.
"Seni çok özledim, çookk!" dedi o harfini uzatarak. Yüzümü avuçladı önce sağ yanağımdan sonra sol yanağımdan sulu sulu öptü.

"Sen karını özlemedin galiba?" diye sordu. Biraz bozulmuş gibiydi. Ne dedi o? KARIN mı?
"Karın, derken?" diye sordum.
"Off Onur ya! Hala şaka mı yapıyorsun?"
Doğanay eşittir benim karım olmak? Ama nasıl....

"Gitme bir daha şu lanet iş seyahatlerine!" dedi.
Anın ritmine kendimi kaptırıp cevap verdim;
"Gitmem!"
"Söz ver?"
"Sen beni hep böyle öpersen asla gitmem!" dedim ve dudağına masum, küçük bir öpücük kondurdum.

"İşte benim kocam!" dedi ve boynuma sarıldı.
"Hala inanamıyorum, evliyiz ve bir çocuğumuz var..." diye devam etti ve bana baktı büyük bir aşkla.
"Evliyiz?" diye sorguladığımda burnumun üstüne öpücük kondurdu.
"Evliyiz aşkım ve sanırım en büyük kanıtı oğlumuz Göktürk," dedi kafasını deli gibi atan kalbimin üzerine koydu, belime sıkıca sarıldı. Devamında;
"Seni öyle ço-"

***

Yüzüme yediğim sert bir darbeyle gözlerimi açtım. Rüya mıydı hepsi?! Yüzümdeki narin eli göğsümün üzerine doğru indirdim. Kafamı eğip hafif yan tarafıma dönünce Doğanay ile karşılaştım ve gerçeklerle yüzleştim.

Doğanay sol kolumun altında bana sarılı biçimde yan yatıyordu. Ayağının biri karnımın üstündeydi. Kafası sol göğsümün üzerine denk geliyordu. Düzenli nefes alışverişleri benim ruhumu dinlendiriyordu. Dün akşam gözümün önünde canlandı. Doğanay'a resmen beraber film izlemek için yalvarmıştım, muhtemelen hasta olduğum için beni kırmamıştı.

'Parker' adlı filmi izlemeye başladıktan kısa süre sonra Doğanay yanımda uyuyakaldı. Yorulmuş olması doğaldı çünkü bütün gün benimle ilgilenmişti. Sayesinde kendimi daha iyi hissediyordum. Ona yaptığım kötülüğe rağmen bana yardım etmişti. Hala 'ben masum değilim' dese de masumdu işte!

Masumluk neydi ki? Doğanay ailesinden kendine bulaşan pisliğe rağmen masum kalabilmişti mesela. Ama ben onun izni olmadan dudaklarını öptüğüm için gram pişman değildim. İşte bu da beni kötü biri yapıyordu. Kötülük kanıma karışmış ardından ise kalbime işlemeye başlamıştı.

Tamamen bataklığa batmıştım artık ve bundan dönüşü de kalmamıştı. Ben, kollarımın arasında deliksiz bir şekilde uyuyan bu kıza aşık olmuştum...

Bencilce onda bir Aşk İzi bırakmak istemiştim. Bize dair, ama biz diye bir şey yoktu.

Karşılıksız bir aşka tutulmuştum beni sevmiyordu; Poyraz'ı sevdiğini sanıyordu ancak yanılıyordu ama beni de sevmiyordu işte!

Doğanay, Poyraz'ı seviyor olamazdı bence alışkanlıktı onunkisi. O kadar farklılardı ki birbirlerinden Doğanay sevemezdi onu, olmazdı, ben olmasam da...

Şayet bu saatten sonra da asla olmaz, olmamalı bunun için elimden ne gelirse yapacağım!

Bunca zaman kimi kandırdım bilmiyorum, altı yıldır yani onunla o daha toy bir genç kızken tanıştığımda içimde oluşan duyguları hep engellemeye çalıştım ve yok saydım. Şimdi ise içimdekiler öylesine fazla ki taşmasına mani olamıyorum...

Kendine has kokusu bütün odaya dağılmış ve burnumu sızım sızım sızlatıyordu. Bu kokunun olmadığı bir dünyada yaşamak istemiyorum, hem de hiçbir zaman...

Her şey arap saçına dönmüştü bu saatten sonra kendime belirlediğim intikam pusulam da sapma olmuştu adı da; Aşk Sapması...

Ben öyle kötü bir adama dönüşmüştüm ki; içimden gelen bencillik yüzeye çıktı işte bu yüzden benim Doğanay'ı sevdiğim gibi o da beni sevsin istiyorum...

Aşk veyahut aşkın tanımı neydi bilmiyorum tek bildiğim ise benim için artık aşkın adı da tanımı da Doğanay'dı.


'Deli kadın sevmek, cesur adam işi' diye bir söz okumuştum kitabın birinde. O zaman saçma gelen bu söz şimdi ne kadar mantıklı geliyor bana. Ben bu deli kızı cesurca sevmezsem kaybetmeye mahkum olurum ömür boyu...

***

Kaç saattir kollarımda uyuyan bu güzelliği izliyorum. Alnından öptüm usulca ve Doğanay hafiften kıpırdanmaya başladı. O öpülesi dudaklarını hareket ettirdi, bir şeyler mırıldanıyordu. Ani bir hareketle bacağını üstümden çekti ve sırtını bana döndü. Doğanay dönerken üzerimizdeki pikede açıldı. Tişörtü yukarı kıvrılmıştı. Açıkta kalan beline bakmamaya çalışarak bütün pikeyi onun üzerine örttüm.

Onu uyandırmadan yataktan kalkmaya hazırlanıyordum ama sonradan bir şey kafama dank etti. Doğanay'ın gitmesine sadece beş gün kalmıştı! Bir daha böyle bir fırsat elime geçmezdi. Doğanay'a arkadan beline sarıldım ve kafamı saçlarının arasına gömdüm. O güzel ve kendine has kokusu beni bir kere daha büyüledi. Bir kaç saat içinde uyandığında nasıl bir tepki vereceğini bilmeden kendimi yeniden sevdiğim kızla uykunun kollarına bıraktım.

BÖLÜM SONU

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Where stories live. Discover now