55. Bölüm: SONUNA KADAR!

12.6K 520 217
                                    


DOĞANAY'IN GELİNLİĞİ

''Vuslat yakın mı dersin

Rất tiếc! Hình ảnh này không tuân theo hướng dẫn nội dung. Để tiếp tục đăng tải, vui lòng xóa hoặc tải lên một hình ảnh khác.

''Vuslat yakın mı dersin..?''

Onur arabayı evin önünde durdurdu. Doğanay güçsüz kollarıyla kapıyı açıp indi. Arabadan hızla inen genç adam sevdiği kadına ulaştı. Onu kollarına aldığında Doğanay, genç adamın boynuna sıkıca sarıldı.

Şakağından öpen genç adam; "Her şey düzelecek," dedi aşık olduğu yegane kadının yüzüne bakarak. Genç kadının gözyaşları durulsa da dokunsan ağlayacak modundan bir türlü çıkamamıştı. Güven dolu, aşk barındıran ve gelecek vadeden bir öpücük kondurdu genç kızın dudaklarına.
"Beni sevdiğine, beni seçtiğine pişman mısın?" diye sordu Onur.
"Asla!" diye cevap veren Doğanay, genç adamın yanağını öptü.
"Hayatımda belki de yaptığım en doğru şey sana aşık olmak. Öleceğimi bilsem bile bundan bir an pişman olmam!" diye devam etti. Bu sözlerle Onur'un gözlerinden gururlu bir parıltı geçti. Sevdiği kadınla gurur duyuyordu.
"İşte benim karım, işte benim kadınım!" dedi ve genç kadının alnından öptü. Sıkıca sarıp sarmaladı genç kızı.
"Söz veriyorum, yüzünü güldürebilmek için her şeyi yapacağım! Her şeyi..." dedi. Doğanay usulca kafasını salladı ve zor da olsa vedalaştılar. Doğanay evin içine giren kadar gitmedi genç adam. Sevdiği kadını tutkuyla süzdü ve arabasına bindi. Gideceği istikamet ise en başından belliydi...

Doğanay eve girdiğinde hummalı bir çalışma vardı evin içinde. Kına gecesi Onur'un ailesinin evinde yapılacağı için ev şimdiden doluydu. Ayşen Hanım gelinini tüm karmaşadan kurtarıp sırayla akrabalarıyla tanıştırdı. 'Gelinim' demekten ziyade 'kızım' diye tanıştırıyordu Doğanay'ı ve artık kendisine 'anne' demesini istiyordu. Annesiz büyüyen gelininin anne demesi zor olsa da ona gerçek anlamda anne olmak istiyordu. Akrabaların bazıları Doğanay'ı çok beğenmiş, bazıları ise Onur'a göre çok sade bulmuşlardı. Kim ne dersi desin aşık bir genç çift her şeye ve herkese rağmen evleniyordu. Doğanay'ın sağ parmağındaki tektaşı görenler mest olup nereden alındığını soruyorlardı. Ayşen Hanım ise gururla gelini için oğlunun bu yüzüğü tasarlayıp yaptırdığını anlatıyordu.

Akşam olduğunda ise kızların yardımıyla Doğanay kaftanını giymiş ve eğlence başlamıştı. Doğanay oynamayı beceremese de ortada salınıyordu. Alev genç kızın kollarından tutup çekiştirdi.
"Kız kendi kınanda yabancı gibi durmasana. Ay Doğanay, kıvırt birazcık!" diyen Alev, genç kadını paylamıştı.
"Olmuyor, napim!" diyen genç kadın mahcubiyet içindeydi.

Selin de Doğanay'a takılmadan duramadı; "Ruhu odun görümcem benim!"
Yeşim Hanım yeğenini savunmaya geçmişti; "Ah kızlar, aranıza alıp benim kuzumla dalga mı geçiyorsunuz siz! Sevmiyor oynamayı napsın kız,"
Alev dudaklarına fermuar çeker gibi yaptı; "Aman, aman demedik bir şey! Ya bu kızın ne çok avukatı var böyle," dedi. Ayşen Hanım gelininin bir sıkıntısı olduğunun farkındaydı ve onu eğlendirmeye çalışıyordu. Kolundan tuttuğu genç kadını kendi akrabalarının arasına soktu ve göbek atmaya devam etti. Bir anda müzik durunca geniş salonun ortasına sandalye yerleştirildi ve Doğanay o sandalyeye oturtturuldu. Yüzüne kaftanına uygun kırmızı renkte, işlemeli bir örtü örtüldü. Bekar kızlar ve akrabalar ellerindeki mumlarla genç kadının etrafında yuvarlak oluşturdular. Ayşen Hanım önceden hazırladığı içinde yaş kına bulunan küçük yuvarlak tepsiyi Yeşim Hanım'a verdi. Candan Erçetin'den Yüksek Yüksek Tepelere türküsünü çalmaya başladı. Yeşim Hanımın dönmeye başlamasıyla herkes Doğanay'ın etrafında türküye eşlik ederek dönmeye başladı. Amaç genç kadını ağlatmaktı.

Aşkıma Mafya - İNFİAL (FİNAL)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ