Bölüm 1

61.1K 1.8K 91
                                    

Yakışıklı



"Çok yakışıklısın biliyor musun?"

Başını boynuna biraz daha yaklaştırıp küçük bir öpücük kondurdu. "Sana her an âşık olabilirim. Hatta oldum sanırım!"

"Emin misin?" Arkasından gelen ses ile irkilen genç kız toparlandı. Gülümseyerek geri döndüğünde kendi yaşlarındaki kadına "Yenge korkuttun beni. Hoş geldin. Ağabeyim de geldi mi?" Konuşurken bir yandan da yengesine doğru da yürüyordu.

"Yenge mi oldum yine? Desene kızgınsın bana! Ağabeyin bu saatte burada olacak öyle mi? Mümkün mü? Bugün cumartesi ve en önemli iş günü! Akşama beni almaya geldiğinde görüşürmüşsünüz... Senin yakışıklı bu mu?"

"Evet. Beğendin mi?"

"Ece, bunun neresi yakışıklı Allah aşkına? Ne kadar zayıf!"

"Çünkü son iki aydır iyi beslenmemiş. Ve sevgili yengeciğim, bir sene sonra göreceksin çok şey değişecek. Hadi gel annem bekliyordu seni." Evlerin olduğu tarafa doğru yürümeye başladı. Yengesinin kendisini takip edeceğini biliyordu. Arkasından gelen genç kız üzgün sesi ile söyleniyordu. "Bak hala yenge diyor! Üzme beni ya. Geçen hafta gelemedim, çok kötüydüm. Bu hafta düzelip burada aldım soluğu."

Ece, gülerek bakıp çevik adımlarla yürümeye devam etti. "Tamam ya sana da naz yapamaz oldum. Hadi Asude gel, yoksa ben yakışıklımın yanına döneceğim."

Boxlardan çıktıklarında arkalarında gerçekten zayıf ama yine de safkan Arap atı olduğunu belli eden asil duruşu ile yakında pistlerde fırtına gibi esecek bir at bıraktılar.

Siyah üstüne belli belirsiz gri benekleri olan at, toynağı ile yeri eşelerken iki genç kadının arkasından bakıyordu.

*******

"Hazırlıklar tamam mı?"

"Sayılır."

"Ne demek sayılır? Sen ne yapıyorsun orada?" Sinirle elindeki kadehi kafasına dikti. Başkasına iş yaptırmaktan nefret ediyordu. Kendi işini kendi halletse şimdiye çoktan kurtulmuştu hepsinden!

Telefon ucundaki titrek ses konuşmaya devam ediyordu. "Sayılır dedim çünkü aklımdakilerin hepsini henüz yapamadım. Ama o tarihe kadar gereken her şey yapılmış olacak."

"Umarım. Ne zaman?"

"Üç hafta sonra."

"Tamam, bitir bu işi. Yapamayacağını anlasın ve bıraksın."

"Ne zaman yarım bıraktım işimi?"

Telefon kapanmıştı bile...

***********

Ece, Asude'nin koluna girmeden önce gözlerinin rengindeki yeşil yazmasını düzeltmek için elini başına götürdü. Eline batan samanı saçlarının arısından zorlukla çıkarttıktan sonra yazmanın iki ucunu biraz çekerek daha da sıktı. Asude'nin koluna girip yanağından sesli bir şekilde öptü. İki arkadaş gülüşerek yürümeye başladılar.

Boxlar evlerine oldukça uzaktı. On dönümlük bir alanı ev, ahırlar, çalışma alanları ve süs bahçesi için ayırmışlardı. On atın yan yana rahatlıkla koşabileceği iki bin metrelik kulvar ile atlarını yarışlara hazırlıyordu. İlk başlarda babası, bu arazinin çok verimli bir bağ olabileceğini söylese de Ece vazgeçmemişti. "Ben bağlardan çok daha fazla para kazanacağım, ama bağlarımıza da atlarım kadar iyi bakacağım." demiş, inatla atlar için hem on boxlık binayı hem de parkurun yerini kapmıştı. Atların rahatça otlayıp, koşturabileceği alanı da ortada bırakmış, böylece tüm ihtiyaçlarını karşılamıştı. Yürürken Ali Seyisin taylara start box çalıştırmasını izlediler kısa bir süre. İki tayın da eğitimi bitmek üzereydi. Dişi tay ara sıra start boxa girmekte ya da çıkmakta inat ediyordu. Diğer atlarla birlikte yarış için çalıştırdıklarında ise o huysuzluğu kalmıyordu.

YakışıklıWhere stories live. Discover now