7. Bölüm

15.4K 573 38
                                    

7. Bölüm

Odadan çıktığımda Barış Bey'le karşılaştım. Amacım oradan hemen gitmekti ama öyle olmadı. Kolumdan tutup beni durdurdu. İlk önce eline baktım. Sonra da yüzüne.
Eğer o elini çekmezse iyi şeyler olmayacak. O da bunu anlamış gibi elini hemen çekip cebine yerleştirdi.
"Ne vardı Barış Bey?"
"Hadi ama Elif. Bana böyle mi davranacaksın?"
"Nasıl davranmamı bekliyorsunuz?"
Derin nefes aldı.
"Senin odanda konuşalım mı? "
Doğru söylüyor. Etraftakiler yanlış anlayabilirdi.
Ben de kafamı olumlu anlamda salladım. Odama geçtik. Farkettiğim ilk şey ortadaki cam siyah değildi. Umursamadan yerime oturdum.
Barış Bey'de oturdu. Bir süre o bana baktı ben ona. Neyi bekliyordu acaba?
Derin nefes aldım. Sıkıldım artık yani!
"Sizi dinliyorum?"
"Bana o arabada olanlar için kızgın mısın? "
Bunun cevabını bilmiyorum. Kızgınım ama küstahlık yapamam. Barış Bey'de benim patronumdu.
Ama Savaş Bey'e saydırıyordun diyen iç sesimi susturdum.
"Açık konuşalım Barış Bey. Açıkçası ben böyle birşey beklemiyordum. Bilseydim izin vermezdim. Sadece öpücükle bile kendimi kötü hissediyorum. Buradaki kızlar bu durumu normal karşılayabilir. Ama ben karşılamam. Şimdilik bu durumu unutuyoruz. Ve bu konuyu bir daha açmıyoruz. Yani tabi açıp açmamak size kalmış. Ama sonucunda iyi şeyler olmayacağını soyliyeyim de."
Waow! Bu konuşmayı
beklemiyordum açıkçası. Biraz abarttım mı acaba? Hani şöyle bir durum vardır, bir şey söylersiniz ama sonra keşke demeseydim dersiniz. İşte şu an tam o durumdayım. Adam Savaş'ın kuzeni. Birde ortağı. Yani böyle konuşmak benim haddime değil ama soylediklerimin herzaman arkasındayım.
Barış Bey bana şaşkın gözlerle bakıyordu. Tabi o da beklemiyordu böyle bir şey. Onun konuşmasına izin vermeden konuştum. Yoksa içim rahat olmayacaktı.
"Kusura bakmayın. Biraz sert çıkmış olabilirim. Haddim değil."
Diyerek başımı önüme eğdim. Bir el çenemi kavradı ve hafif kaldırdı. Şu an tam Barış Bey'in gözlerine bakıyordum.
"Sorun değil."
Hala dik dik bakıyor.
Bu durumdan rahatsız olmuşcasına kıpırdandım. Üzerimde siyah koyu gözleri hissedebiliyorum. Derin nefes aldım ve Barış Bey'e döndüm.
"İzninizle çalışmam gerek."

Bu kısaca siktirgit demekti. Tabi bunu Barış Bey anlarsa.
"Ah tabi kolay gelsin."
Deyip çıktı. Bu adam yavşak mıydı? Açık açık konuştum. Hala o eline sahip çıkamıyor.
Önüme döndüğümde yine koyu gözlerin hapsi altına alındım. Bu adam niye sürekli bana bakıyor? Hayır açık da giyinmiyorum. Ve ikidir bana bakmasindan gerçekten sıkıldım. Başımı arkaya yasladım ve gözlerimi dinlendirdim.
O değil de benim karnım aç. Öğlen yemeğine çıksam iyi olacak. Telefonumu elime alıp odadan çıktım. Asansöre bindiğimde boştu. Hayret.

10. kata bastım ve aynadan kendime baktım. Orta boylu zayıf birşeydim. Gözlerim maviydi.
Ah bunu keresinde internette görmüştüm. Sağlıklı göz rengi kahverengiymiş. Diğer renkler mutasyon sonucu çıkıyormuş. Yani ben mutasyona uğramışım. Böyle düşününce kendimi kötü hissettim. Ne yapalım Allah vergisi. Hem ben memnunum.

Bir anda asansör durdu. Kaçıncı katta olduğuma baktım. 13'deydik. Ee niye durdu bu asansör?
Yoksa bozuldu mu?
Kapalı alandan korkmam ama panik yaparım. Şu anda olduğu gibi.
Elim ayağıma dolaştı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bir anda elektrikler kesildi. İste bundan korkarım. Bastım çığlığı. Öyle bağırıyordum ki ben bile rahatsız oldum o derece. Bir yandan da bağırıyordum ve kapıyı yumrukluyordum.
"Yardım edin! Kimse yok mu?"
Kimse yok mu nedir ya? Dışarıda insan kaynıyor.
"Hey! Asansörde kaldım!"
Kimse mi duymaz? Ama dışarıdan koşturma ve bağırışma sesleri geliyordu. Hey benim için bu kadar endişe mi yaptılar. Şu an egom tavan.
Asansörde kalmışım düşündüğüm şeylere bak. Ama burası gittikçe sıcak oluyordu. Üstümdeki ceketi çıkardım ve belime bağladım. Elimde taşıyamam.
"Lan asansörde kaldım. Yardım edin!"
İnsanların yardım edeceği varsa da etmez artık. Şu ağzımı düzeltmenin bir yolunu bulmam lazım.
Ama burası çok sıcak oldu ve etrafı gördüğüm kadarıyla duman sardı. Allah'ım yangın çıktı galiba! Of ne olduysa bu şirkete geldikten sonra başladı zaten.
Kapıya vurmaya devam ediyordum. Ama gücüm kalmamıştı. Nefesi az almaya çalışıyordum.
Öksürük krizim tuttu yine ya. Burdan sağ çıkamayacağım galiba. Zaten ya nefessizliten ölürüm ya da yangından. Son anda birileri bağırdı. "Asansörde biri var mı?"
Bu Savaş Bey'in sesiydi. Ayağa kalkıp tekrar kapıya vurdum.
"Ben varım!"
Artık sesim ne kadar çıktı bilmiyorum ama umarım duymuştur. Yani inşallah. Ama gözlerim kararmaya başladı. Zaten nefes alamıyorum. Yere düştüm. Gözlerim kapanırken yine aynı yanlızdım...

********

Gözlerimi açamıyordum. Hala ciğerlerim yanıyor. Çok zor nefes alabiliyorum. Öldüm mü acaba?
"Ya birisi birşey söylesin durumu nasıl?!"
Birisi bağırıyordu. Ah bu Savaş'ın sesiydi. Ona Bey diyesim gelmiyordu.

"Savaş Bey sakin olun lütfen. Solunum yolları tıkanmış onu açmaya çalışıyoruz. Dinlenmesi lazım. "
Bu da doktordu. Valla seve seve dinlenirim.

"5 dk göreyim. "
"Peki."
Sonra kapı açılma ve adım sesleri. Allah'ım göz kapaklarım yapışmış gibi. Hiçbir şeye mecalim yok.

"Her kötü anında yanında ben oluyorum farkında mısın? "

Evet farkındayım. Hep kötü anlarımda bu adam koşuyor.

"Ne sakar bir şeysin sen?"
Aa bu olmadı işte. Sakarım ama bundan sanane.
"Sana birşey olsaydı kendimi suçlu hissederdim."

Hadi canım. Sen niye kendini suçlu hissediyorsun? Ama bana birşey olsaydı şirketin sahibi olarak Savaş Bey bir sürü şeyle uğraşırdı. Acaba onu dava mı etsem?
"İstersen beni dava edebilirsin. Çünkü asansörün bozulması gözümüzden kaçmış. Bu sorumsuz olduğumu gösterir. "

Waow! Düşüncelerimi de okur oldun artık ha Savaş!
"Uyanık olsaydın kesinlikle bunları sana söylemezdim. "

Hahaha sen öyle san bakalım. Şu anda gülmeye bile mecalim yok. Ama sanki daha rahat nefes alıyorum.

"Bir de çok hafifsin. Kilo al biraz."
Ah evet zayıfımdır. Kilo almaya çalışsam da olmuyor. Yağlı şeyler yedim kilo alayım diye. Ama o da sivilcelere yaradı. Ben de herşeyi dozunda yiyiyorum.

Bir de bu adam benim bilincimin kapalı olduğunu falan sanıyor.

"Aslında ben kimse için bu kadar uğraşmazdım ama ne bileyim? "

Asıl kimse benle uğraşmazdı. Ne oluyor ya?

-1 saat sonra-

Ayh! Sıkıntıdan öleceğim. Savaş Bey'de uyudu. Ama çok tatlı ya. Herneyse konumuza dönelim. O kadar sıkıldım ki anlatamam.
"Savaş Bey!"
Diye son gücümle bağırdım. Neden bağırdım bende bilmiyorum. Sıkıntıdan heralde. Bir anda irkilerek gözlerini açtı.
"Ne bağırıyorsun ya? "
"Siz niye uyuyorsunuz?"
"Lan 2 gün boyunca başında bekledim ben senin. "
Diye sesini yükseltti. Oha lan! Ben 2 gün boyunca uyuyor muyum?
"Oha! Aa pardon özür dilerim. Siz devam edin uykunuza."

Sinirli sinirli baktı bana.

"Uykumu si-"
"Aa çok ayıp. Asla yapmam öyle şeyler. Devam edin lütfen. "
Oflayarak ayağa kalktı ve odadan çıktı.

10 dk sonra geri geldi.
"Hazırlan çıkıyoruz. "
"Nereye?"

Derin nefes aldı.

"Eve gidiyoruz. Taburcu oldun anladın mı? "
"Evet."
Bu adam niye bu kadar sinirli şimdi?


SEKRETERWhere stories live. Discover now