14. Bölüm

15.4K 540 25
                                    

Multimedya Elif'in kombini.

Vote yapmadan geçmeyin. :)

14. Bölüm

-1 hafta sonra-

"Ya lütfen ne olur?"

"Ya kızım hayır dedim ben gitmem. Arkadaşlarınla gidin işte. "

"Ya Eda ve Beril gelmiyor. Ben kiminle gideyim lütfen? Ben bu partiye gerçekten gitmek istiyorum. "

"Ya Ezgi gitmeyeceğim anladın mı? Parti falan bana göre değil. Elbisem bile yok!"

1 haftadır beni partiye gitmek için ikna etmeyi çalışıyor. Ama çalışıyor. Gitmek istemiyorum çünkü. Herkez orada olacak şimdi. Ben daralırım.

"Ya senin dert ettiğin şey elbise mi ya? O iş bende yeter ki gel. Bak kırk yılın başı senden birşey istedim."

Ah şu kırk yılın başı lafından nefret ediyorum. Çünkü o lafı duyunca hemen ikna olabiliyorum. Nedenini ben de çözemedim hala.

"Of of of."

"Bu tamam demek mi?"

"Fikrimden caymadan git."

Sevinç çığlığı attı. Ellerini çarptı. Birsürü şey yaptı. Herkez de bir sorun var ya!

"Tamam o zaman çıkışta direk bana gidiyoruz oradan da partiye tamam mı? "

"Tamam yeter ki beni rahat bırak. "

Bu dediğime alınırdı fakat sevinçten gözü döndü. Neden bu kadar heyecanlı anlamadım.
Sonra odadan çıkınca işime döndüm.
Savaş Bey 3 gündür şirkete gelmiyor.
Toplantı olayından sonra bize bir güzel fırça çekti. Bizi dediysem Ceren ve ben. Ceren'inde yüzünde yara olduğunu görünce kavga ettiğimizi anlamış. Çok zeki tabi o.
Bir yandan da fotoğraf konusu var. Ezgi'ye söyledim ama o ne yapabilir ki? Bu konu canımı sıkmaya başladı. Biri niye benim fotoğraflarımı çeker ki anlamadım. Bu işte bir bok var da neyse.

Nihayet çıkış saatine geldiğimizde derin nefes aldım. Eşyalarımı toparlayıp aşağı indim. Ezgi beni bekliyordu.

"Nihayet yani. İnadına mı yavaş geliyorsun?"

"Nerden bildin?"

Gözlerini devirdi ve beni çekiştirmeye başladı. Of ne bu acele anlamadım ki?

"Kızım ne bu acele? Yürüyoruz işte! "

"3 saat içinde hazırlanabileceğini mi sanıyorsun?"

"Valla seni bilmem ama ben yarım saatte falan hazırlanıyorum yani."

Bana yav he he bakışları attı. Taksiye bindik ve siteye geldik. Oyalanmadan evine girdik. Benimkinden güzel valla evi.
İlk önce biraz birşeyler atıştırdık. Sonra onun odasına geçtik. Dolabın kapağını açtı. Oha elbiselere bak!

"Seç bakalım bebek."

Gözlerimi devirerek elbiselerin yanına gittim.
Siyah bir elbiseyi aldım. Gayet güzeldi. Dizimin bir karış üstünde ve sırt dekoltesi vardı. Askıları kalındı. Göğüs yerlerinde de beyaz küçük taşlar vardı.
Elbiseyi Ezgi'ye gösterince gözleri parladı kızın.

"Oha bu çok iyi hemen dene. Ben de sana ayakkabı bulayım."

Tamam deyip banyoya geçtim. Kıyafetlerimi çıkarıp elbiseyi giydim. Tam üstüme oturdu. Dışarı çıkıp gösterdim.

"Kızım süper oldu. Al şu ayakkabıları. "

Siyah süet bot tarzı topuklu ayakkabıları elime verdi. Yalnız yüksekti ya. Bir de ben nasıl rahat edeceğim bunlarla? Ben rahatına düşkün biriyim.

Ayakkabıları ayağıma geçirdim. Harbiden boyum uzadı be. Sonra Ezgi saçımı ördü ve topuz gibi birşey yaptı. Tam olarak anlamadım ama güzel oldu ha.

"Kız Ezgi sende de ne maharetler varmış ha."

"Ah ne sandın. Tabiki. "

"Egondan seni göremiyorum."

Sonra makyajımı yaptı. Abartı istememiştim. Çok sade yaptık bu yüzden.
Aynadan kendime baktığımda gerçektende çok farklıydım. Bu ben değilim. Tamam bu kadar edebiyat yeter.

Çanta olarak da siyah küçük çanta seçmiştim.

Ezgi de kendine su yeşili bir elbise seçti. Onunki de kısaydı. Ve çok güzel olmuştu. Ayakkabı olarak siyah stiletto giymişti. Ah, bu tarz benim sağolsun ayakkabıları biliyorum.
Saçını hafif maşa yapıp makyajını biraz fazla yaptı. Ama ona çok yakıştı. İkimiz de hazırdık. Partiye yarım saat falan vardı. Biz de hemen evden çıktık ve taksiye bindik.
Taksi durduğunda geldiğimiz yere baktım. Bara mı geldik lan biz? Eğer bunda stiptizciler falan varsa hiç girmeyelim yani.
Ezgi konuşmama fırsat vermeden beni içeri soktu. İçerisi tam anlamıyla... Wooow!
Mekan çok büyük ve şirketteki herkez burada. Müzik çok yüksek. Herkez çok güzel olmuş. Erkekler de çok yakışıklı. Allah'ım burası süper.
Ben etrafı hayran hayran süzerken Ezgi beni kolumdan tuttu ve bir masaya yöneldi. Oha masada sahildeki ve beni kavgadan kurtarmış çocuk ve tayfası var. Neydi lan bunun adı? Ahmet? Ali? Alper? Evet Alper'di.
Iyi de bunların ne işi var? Alper de beni gördüğüne şaşırmış gibiydi.
Bir dakka Ezgi bunları nereden tanıyor?
Off iyice karıştı. Gidip deri koltuklara oturduk. Bunlar hemen muhabbeti kurdular ha. Ezgi'nin kolunu dürdtüp bana dönmesini sağladım.

"Sen bunları nereden tanıyorsun?"

"Alperler Savaş Bey'in arkadaşları. Şirkete arada bir gelirler. Oradan kaynaştık işte. "

Tamam deyip etrafa bakındım. Herkez kopuyo şu an. Burası çok havalı ya.
Ezgi ve Alper dansa kendilerini kaptırmıştı çoktan. Ben de mal gibi oturuyordum.

Sonunda ikiside gülerek geldiler.

Biraz daha oturduktan sonra bir anda elimden çekilmesiyle o tarafa baktım. Alper beni kaldırmaya çalışıyordu.

"Hadi Elif dans edelim."

"Yok ben bilmem öyle şeyler. Ezgi'yle et sen."

"Ya hadi dedim. Oturmaya gelmedik."

Doğru söylüyor. Ben de kalktım ve onu takip ettim. İnsanların arasına karıştıktan sonra hemen dans etmeye başladık. Valla ben dışarıdan nasıl görünüyorum bilmem ama bayağı koptum yani. Biraz daha ettikten sonra şarkı durdu. Herkez yerlerini oturduktan sonra Savaş Bey sahneye çıktı. Daha Savaş Bey'i yeni görüyorum. Siyah tişörtün üzerine spor bir ceket ve altına siyah pantolon giymiş. Ciks olmuş ha.

Savaş Bey konuşma falan yaptı. Hoşgeldiniz falan filan. Açıkçası fazla dinlemedim.

Sonra yine dansa falan kalktık. Alper sürekli yanımdaydı. Arada bir kayboluyordu ama sonra geliyordu. Arkadaşları da kendi aralarında takılıyordu.
Sonra yine dansa kalktık. Bu sefer slow parça çalıyordu.
Dans ederken etrafıma baktım. Herkez dans ediyordu. Savaş Bey'de biriyle ediyordu. Kızın arkası dönük olduğundan göremiyordum. Kahverengi saçları vardı ve zayıftı.

Sonunda kızın yüzünü gördüğümde şok oldum.

Bu... nasıl olur?

Vote ve yorum yapın. :/

SEKRETERKde žijí příběhy. Začni objevovat