43. BÖLÜM

5.7K 190 94
                                    

<<<>>>

Başım hafif öne eğik bir şekilde oturuyordum. Parmaklarımı milyonuncu kez incelerken sıkıntıyla iç geçirmek benim için bir rutin haline dönüşmüştü. Oturduğum yer gerçek manasıyla bana batıyordu ve bir türlü rahat edemiyordum. Bunun sebebi de pek açıktı.

"Tatilimizi mahvettim," diye mırıldandığımda bana yanıt vermedi. Başımı ona doğru çevirdiğimde dikkatli bir şekilde yola baktığını fark ettim. Beni duyduğuna emindim.

"Barlas, iyi misin?"

Sorduğum sorunun saçmalığını fark edince ekledim. "Tamam, saçma bir durumun içindeyiz ama ben halledeceğim. Poyraz yalan yanlış ne söylerse düzelteceğim. Ortada bir problem kalmayacak. Hem, benim ailem inanmaz ona."

Ağzını bir şeyler söylemek için hafifçe araladı ama daha sonra vazgeçti. Ben tam bir şeyler daha söylemeye hazırlanıyordum ki konuşmaya karar verdi. "Yalan yanlış ne söyleyebilir Derin?" Başını iki yana salladı. "Her şey ortada zaten."

Omuzlarım düşerken ne diyeceğimi bilemez bir haldeydim. Ben böyle düşünmüyordum. Benim ailem anlayışlı insanlardı. Barlas'ı anlayacaklarından emindim.

"Ayrıca o Poyraz'ın senin hayatına girip durmasından bıktım usandım artık. Sadece o da değil. Oğuz'la da kavga etmiş karaktersiz." Sinirle solurken birçok cümlesini söylemekten vazgeçip yuttuğunu fark etmek pek de zor olmadı.

"Ağır konuşacağım, o olacak," dedi ve sessizliğe gömüldü. Bense sessizce sinirlerimizin yatışmasını bekliyordum. Onun gibi ben de kendimde değildim çünkü. Her ne kadar dışarıya vurmasam da içimde büyük bir öfke vardı.

Apar topar Edirne'den ayrılmamız oldukça dikkat çekmişti tabii ki. Özellikle Fulya abla gitme sebebimize hiç mi hiç inanmışa benzemiyordu. Fakat bunun için yapabileceğimiz bir şey yoktu. Bir sebep bulmak zorundaydık.

"Midem bulanıyor," dediğimde bir benzinliğe varmak üzereydik. "Şurada durabilir miyiz?"

"İyi misin mavişim? Araba mı yaptı?" Yüzümü incelerken benzinliğe girmiştik bile. "İyiyim, iyiyim. Hafif bir bulantı sadece. Geçer şimdi." Arabayı durdurduğu anda emniyet kemerimi çıkarıp başka bir şey demeden oradan ayrıldım. Direkt olarak benzinliğin lavabosuna koştuğumda Barlas'ın ne yaptığı hakkında bir fikrim yoktu.

Midemde çok bir şey olmasa da olanı dışarıya çıkarmıştım. Bu durum beni korkutsa da gerçek maalesef değişmiyordu. Stres yaptığım zaman yediğim hiçbir şey yaramıyor, dışarıya atıveriyordum. Bu da kendimi yiyip bitirmeme yol açıyordu. Kilo alamamamın, hatta vermemin yegane sebebi de buydu.

Rahatlayıp kendime geldiğimde aynaya baktım. Bu zayıflığımın sonucu ne olacaktı bilmiyordum ama pek de hayra alamet gibi görünmüyordu.

Elimi yüzümü yıkayıp dışarı çıktığımda kapıda bekleyen bir Barlas'la karşılaştım. "Daha iyi misin?" Başımı hızlıca sallayarak onayladım. "Araba yaptı herhalde. Uzun yolculukta oluyor."

"Gelirken bir şey yoktu. İyi olduğuna emin misin?"

Kaşlarımı çattım. "İyiyim, bir şeyim yok. Gidelim mi?"

Elini sırtıma koyduğunda gülümsedim ve ona sarıldım. "Seni seviyorum."

Bunu beklemiyor olacak ki şaşırmıştı. Fakat bu çok da uzun sürmemişti. Kollarını belime sardığında başımı boynuna gömdüm.

"Ben de seni seviyorum güzelim."

"Kimse bizim keyfimizi bozmasın, olur mu?"

Saçlarımı okşarken yanıtladı. "Bozamaz. Yok öyle."

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Where stories live. Discover now