22. BÖLÜM

6.7K 266 55
                                    

Şüphelendiğim ne varsa bir bir doğru çıkmasını izledim hayatımda çoğu zaman. Yanıldığım çok az olurdu ve bu her halükarda iyi bir durum olmayabiliyordu.

Elimdeki fotoğrafı kaşlarım çatık bir halde incelerken kapı aniden açıldığında refleks olarak kimin geldiğine bakmak için kapıya yöneldi gözlerim.

"Yine tişört mü çalıyorsun?!" Oğuz isyan ederek odaya daldığında önce bana, daha sonra elimdeki fotoğrafa baktı. Yükselmesi sadece birkaç saniye sürdü çünkü modu aniden düşmüştü.

"Derin,"dedi fotoğrafa benimle beraber bakarken. Fakat ben onun yüzüne çevirdim bakışlarımı. O ise hala fotoğrafta takılı kalmıştı.

Çok kısa bir süre sonra gözlerini gözlerimle buluşturunca yutkundu. "Bunu bulacağını tahmin etmeliydim. Ama sorun yok. Bildiğini biliyorum."

Yarım ağız gülümsedim. "O kadar mal değilim. Tabii ki anlamıştım. Sadece olayınızı bilmek istiyorum. Artık kaçamazsın sanırım?"

Kaşları havaya kalkarken başını iki yana salladı. "Orası sıkıntı işte. Bunu sana ben anlatamam. Çünkü benimle ilgili değil. Ortada bir söz var ayrıca. Barlas anlatır sana. Anlatması gerekiyor,"dedi içli içli.

İtiraz etmem fazla uzun sürmedi.

"Barlas anlatır diye bir şey yok. Çünkü Barlas'la bu kadar yakın olacağımı sanmıyorum bundan sonra."

Şaşkınlık içinde yeşil gözlerini büyüttü. Buna şok olacağını biliyordum. Herkes şok olacaktı.

"Kafayı sıyırdın herhalde?"

"Yoo, hala kafam yerinde. Öyle gerekti."

Bana küçümser bir bakış attı. Öyle bir bakıştı ki... Bu bakışları İrem'den öğrendiğine yemin edebilirdim.

"Aşık oldun, değil mi?"

Gözlerinin içine bakakalırken direkt olarak bu soruyu sormasını beklemiyordum elbette. Hem de hiç.

"Mala bağladın yine Derin ya,"dedi bunalmış bir sesle. "Dışarıdan bakan her çok hücreli canlı sizin birbirinize yanık olduğunuzu anlar."

Dil çıkardım. "Yanık ne be? Kıro."

"Kıroyuz ama anlıyoruz bir şeylerden,"dedi göz kırparak. Ofladıktan sonra Oğuz'un ders çalışırken oturduğu sandalyeye yığıldı bedenim. Başıma ağrı sokmuştu geri zekalı çocuk.

"Neden bu kadar sıkıyorsun kendini?"dedi, ciddi haline bürünmüştü yine.

"Aşık olmak kötü bir şey mi?"

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. "Değil tabii ki de,"dedim ama devamını getirmeme izin vermedi.

"Anlam veremiyorum,"dedi sinirli bir sesle. "Sevgiyi neden harcıyorsun?"

Kızgın sesi bakışlarımı yere düşürmeme sebep olurken verecek bir cevabımın olmadığını fark ettim. Dilimden bir şeyler çıkacak gibi oluyordu ama hiçbiri tek başına bir anlam ifade etmediğinden geri yutmak zorunda kalıyordum.

"Bu yaptığın çok büyük haksızlık."

Biraz bekledi.

"Sanıyorsun ki uzak durursam her şey çözülür. Unuturum."

Dibime yaklaştı ve tekrardan gözlerime baktı.

"Unutamazsın Derin,"dedi. "Kaçamazsın da. Sadece korkaklar kaçar."

Bir şey diyemiyordum. Dediklerinde haklıydı. Fakat ben bile daha kendimi anlayamıyordum. Oğuz'un beni anlamasını beklemek bencillik olurdu.

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Where stories live. Discover now