42. BÖLÜM

7.1K 218 141
                                    

“Şşt,” dedim, belki de bininci kez. Fakat yanımdaki sinirlerimi arşa çıkaran adam susmak nedir bilmiyordu. “Derin, küçük bir şey çıtlatsan ölür müsün?”

Başımı iki yana salladım. Ağzımdan tek bir laf bile alamayacaktı. Kafasını çalıştırsa bir miktar da olsa sonuca ulaşabilecekti belki ama o beni darlamayı tercih ediyordu. Böylesi daha kolaydı tabii…

“Tek bir şey söylersem Çağlar’ın psikolojik şiddetine maruz kalayım.”

Trafikte olmamıza rağmen ona yandan bir bakış attım. Kararlılığımı görmüş olmalı ki kabullendi.

“Ağır laf ettin. Ayaz’a valiz hazırlatmışsın bir de.”

“Kafan çalışmaya başladı.”

Bu cümlemden sonra uyuz uyuz sırıttım ama ona bakmadım.

“Kırmızı ışıkta dur bakayım sen, kafa çalışmasını görürsün o zaman maviş.”

Barlas’ı şu an itibariyle kaçırmış bulunuyordum. Evet, yanlış okumadınız. Kaçırmıştım.

Birazdan İstanbul’dan tamamen çıkmış olacaktık ve yolculuk Edirne’yeydi. Tabii, o bunu bilmiyordu ve sürpriz de buydu. Memleketine bir günlüğüne tatile gidecektik. Doğum gününde böyle bir şey yapmak istemiştim. Dönüşte de hep beraber bir kutlama yapacaktık.

Yol konusunda uzman sayılmazdım, hatta şehirlerarasında berbat bile olabilirdim ama idare edecektik. Sürprizin bozulması isteyeceğim en son şeydi. Hem, ilerledikçe kendisi anlayacaktı zaten. Uyumazsa tabii…

İtiraf etmeliydim bunu hazırlamakta Ayaz uyuzunun çok yardımı dokunmuştu. Edirne’de bir geceliğine dedelerinde kalacaktık ve bunların çoğunu o ayarlamıştı. Bunu abisi için yaptığını ama bir karşılığının olduğunu da belirtmişti beyefendi. İskender ısmarlayacakmışım, öyle söylemişti.

Annem bu fikri onaylasa da babamın düşüncesi pek zıttı. İzini zor kopardım diyebilirdim. Annemin ikna yeteneğinden kaynaklanıyordu. Artı olarak hiç mi hiç tutucu bir ailem yoktu. Fazlasıyla…

Dediği gibi kırmızı ışıkta durduğumda ne olduğunu anlamadan Barlas beni öpmüştü. Geri çekilip kızgın bir bakış attım. “Hazırlıksız yakalandım vicdansız.”

Sırıttı. “Kafam çalıştı işte.”

Gülüp gaza bastım ve yolculuğa devam ettik. “Doğum günüm için Tekirdağ’a kafaları çekmeye mi gidiyoruz?”

O an zaten planımı anladığını anlamıştım. Sürprizlerin adamı olmadığından anlaması beni pek bozmadı.

“Rakı balık yaparız.”

Bana gülüp müziği değiştirdi. “Ayaz’la beraber dedemleri ayarlayacağını düşünmemiştim, gerçekten.”

Dudağım yukarı doğru kıvrıldı. “Valizi gördüğünde anladığını biliyorum, kafası çalışan beyefendi. Rol kesme.”

Yanağımdan bir makas aldı. Elini çekmeden yakaladım ve bir süre orada durmasını sağladım. Temas bağımlısı biri asla değildim ve bu hareketlerim bana çok saçma geliyordu. Ama yapıyordum işte.

Bugün yirmi dört ağustostu ve Barlas’ın doğum günü yirmi beşiydi. Buna ek olarak birkaç gün içinde üniversitelerimizi öğrenecektik. En azından öyle umuyorduk. Bir gece ansızın açıklayabilirlerdi.

“Yandım anam.” Klimaları köklememize rağmen felaket derecede yanıyorduk. Kavurucu sıcak denilen şeyin şu an gerçekleştiğine dair hiçbir şüphem yoktu.

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Where stories live. Discover now