"Gerek yok diyorum. Aysel teyze bekler."

"Bir yere kaçtığı yok Derin. Hastaneye gidiyoruz."

Oflayıp tekrardan gözümü açtım ve hızlıca ona döndüm. "Bana sordun mu acaba?!" Kollarımı birbirine kavuşturdum. "İlaçlarımı aldım dedim ya. Ne gerek var şimdi hastaneye?"

"Kendini dışarıdan görsen böyle demezdin. Bir serum yesen ölmezsin herhalde."

Sinirle kendi kendime homurdandım. Zaten gergindim, en ufak şeyde pürüz çıkarasım geliyordu. Üzerime geldikçe sinirlerim daha da geriliyordu.

"Yarın giderim ben. Niye üzerime geliyorsun? Eve sürer misin?" Sabırsız sesime karşılık olarak başını iki yana salladı. "Çok geç, hastaneye gidiyoruz. Ayrıca üzerine gelmiyorum."

İnadıyla daha fazla uğraşamadım. Başka zaman olsa asla geri adım atmazdım ama pek de iyi hissettiğim söylenemezdi. Bu yüzden sesimi pek çıkaramıyordum. Bir serum yesem fena olmazdı aslında ama uğraşmak istememiştim.

Bir cevap vermedim. Bunu fark etmesi uzun sürmemişti elbette. "Kızma hiç," dedi. "Gitmemiz gerektiğini sen de biliyorsun."

İç geçirip sakinleştikten sonra yanıtlamayı tercih ettim. Anlık bir sinir dalgası geliyordu ve şu an o yoktu.

"Tamam," dediğimde sesimdeki ton normale dönmüştü bile. "Bir kontrole girersin, ne gerekiyorsa yapılır. İyi hissedersen yemeğe gideriz, olur mu?"

Gülümseyip başımı yana yatırdım ve bir süre onu izledim. Bana gerçekten yine iyi katlanıyordu. Bu günlerde istemeden çekilmez biri oluyordum ve o bunu gram umursamıyordu. Bu sefer yine insaflı davranmıştım. Hatta bir şey yapmadım bile diyebilirdim. Bundan önceki vakalarda sudan sebeplerle kavga çıkarmıştım ve pek de sevimli değildi.

"Bana katlandığın için sana ödül vermeleri gerek. İstemeden yapıyorum."

Bu dediğime gülüp, "Birbirimizin ufak sorunlarının üzerini kapatamayacaksak niye varız güzelim? Bunun bir sorun olmadığının sen de farkındasın ayrıca," dedi. "Başlarda bu olaya alışmakta zorluk çektiğimi itiraf etmeliyim." Pis pis güldüm. "Regl günlerinde bu kadar duygu değişimi yaşaman hiç normal gelmemişti. Yavaş yavaş alışıyorsun ama bir süre sonra," diye devam edip güldü. O karnımın ağrısına rağmen kahkaha attım. "Fark etmiyorum sanma. Normal kavgalardan farklı davranıyorsun bu zamanlarda. Ayrıcalık mı gösteriyorsun sen?"

Kırmızı ışıkta durduğumuzda yandan bir bakış attı. "Uyuzluğa ben de ara veriyorum diyelim."

Sinir krizlerinin yanı sıra gelen bir sevgi patlamasını da herkes bilirdi. Kimisi abartı derdi, kimisi de bu fikre tamamen katılırdı. Ben katılanların arasında yer alıyordum. Duyguları doruklarda yaşayanlardandım. Belki de normal zamanda da böyle biri olduğum için daha çok etkileniyordum. Bunu bilemezdim.

Uzanıp yanağına bir öpücük kondurduğumda hareket etmiştik bile. Karşılık veremediği için homurdanırken ben sırıtmakla meşguldüm. "Bir sonraki ışıkta alırsın karşılığını."

Güldüm ve iyice arkama yaslandım. Karnım beni aşırı rahatsız ediyordu ve bunun normal olmadığının farkındaydım. Belki de böylesi daha iyiydi. Yemeğin ortasında bayılmaktan iyi denebilirdi.

Öbür tarafa gitmeye hazırlanırken gözlerimi kapatmıştım. Kendimi gerçekten iyi hissetmiyordum.

<<<>>>

Gözlerimi açtığımda ağrım dinmiş sayılırdı. Ne ara hastaneye gelip acile geçmiştik bilmiyordum. Hayal meyal hatırlıyordum.

Başımdaki hemşireyi gördüğüm sırada serumumun bittiğini anlamıştım. Tepemde bir şeyler yapıyordu. Odada gözlerimi gezdirdiğimde ise hemşirenin birkaç adım gerisinde bekleyen Barlas'ı görmüştüm. "Gereken testler için lütfen sıra alınız." Hemşire işini bitirip Barlas'a birkaç cümle daha söylerken kendime gelmeye çalışıyordum. Serumun verdiği sarhoşluk üzerimden hala gitmemişti.

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Where stories live. Discover now