Part-53

448 24 221
                                    

~>Ama ben hâlâ Drog Me Down dinliyorum! ^-^ 😋😍😂 <~

Harry ne yapacağız şimdi?"

"Ne ne yapacağız? Yapacağımız bir şey yok ki."

"Yalanla." dedim iki saattir dönüp durduğum salonda ayaklarımı yere sabitleyerek. Harry'e korku dolu bakışlarımı sundum. "Kıza bunun yalan olduğunu söyle."

"Bir kez gerçeğini gördüler Tiff. Bir daha nasıl işi çevirmeyi düşünüyorsun?"

"Bilmiyorum yap işte bir şeyler!"

"Tiff. Sakin olur musun?"

"Olamıyorum!" derken elimi saçlarımın arasından geçirdim, kaç saattir zor tuttuğum göz yaşlarımı bıraktım. Tuzlu su ağzıma kadar düştüğünde dudaklarımı birbirine bastırdım.

Harry'i ayağa kalkıp yanıma gelirken gördüm, fakat hemen gözlerimi devirdim. Gözlerimle beraber başımı da eğdim. Yanıma geldiğinde uzun boyundan faydalanarak başını eğdi. Başımı hafif kaldırdığımda burnumun, onun çenesine değdiğini hissettim. "Tiff." diye fısıldadı. Nefesini burnumda gözlerimde hissediyordum.

"Harry." Oldukça yavaştı; yavaşça beni kendine çekiyordu. Hareketleri hiç olmadıkça rahat ve yavaştı. Kolumu onun omzuna yerleştirdim. O ise benim kalçalarımı tutarken eğilerek dudaklarıyla kulağımın arkasına öpücükler bıraktı. Geri döndüğünde ikimiz de gözlerimizi kapatmıştık. Beni nasıl sakinleştireceğini oldukça iyi biliyordu.

-> Harry'nin Ağzından <-

Dudaklarım ile onun kulağının arkasına rahatlatıcı öpücükler bıraktım. Başımı eski yerine geri getirdiğimde Tiff'in kendini bana bıraktığını farkettim. Şu an istediğimi yapabilirdim ona, ama bana güveniyordu. Kendini benim kollarıma bırakmıştı. Onun koruyucusu bendim, ve eminim ki bir gün beni kaybedeceğinden çok korkuyordur, ki ben de öyleyim.

Onun biraz daha yukarıya kalkmasını sağladım, önce yanağına belirsiz öpücükler bıraktım, sonra ise dudaklarına. Dudaklarımız birleştiğinde onun yükünü hissedebiliyordum. Onu şu an ben taşıyordum. Gözlerimi araladığımda onun kirpiklerine kirpiklerim takıldı. O kadar yakın duruyorduk ki. Ve bu sayede onun da gözlerini açtığını farkettim.

Dudaklarımız, yetmeyen nefesimiz yüzünden ayrılırken burnumu burnuna dayadım. Gülümserken o da kıkırdadı. "Neye gülüyorsun?"

"Sadece kirpiklerimizin birbirine takılmasını komik buldum." Kalçasını susması için sıktığımda hafif bir çığlık attı; ama hafif bir sıçramayla eski yerine döndü. "Yapma." Gülerek söylediği bu kelimeyi düşünmeden tekrar sıktım. Gözleri kapalıydı ama ben hafif aralamış, onu gözlemliyordum.

Tekrar yerinden sıçradı, ağzından bir çığlık daha çıktı. "Sana yapma dedim." Tekrardan gülerken, onu gıcık etmek amacıyla tekrar sıktım. Bu sefer o da benim omzumu sıktı. "Anlamıyor musun sen?"

"Hayır, anlamak istemiyorum bebeğim."

"Ama ben anlamanı istiyorum." Kirpikleri yanaklarında dinlenirken ben de kendi gözlerimi kapattım.

"Keşke sen de anlamasan." diye fısıldadım kulağına doğru. Kalçamda hissettiğim el irkilmeme neden oldu.

"Böyle mi?" Elini sırtımda dolaştırdı. Elini tişörtümün içine soktuğunda vücudum gerildi. "Yoksa böyle mi?"

Gülümsediğini hissedebiliyordum. Ben de gülümsüyordum. "İkisi de kabulümdür." Parmaklarıyla tişörtümün içinden sırtıma şekiller çiziyordu. Birkaçını hissetmiştim. Sonsuzluk işareti çizmişti. Ve ardından T&H yazısı.

Whatsapp |Haylor Swyles|Where stories live. Discover now