Part-47

413 42 53
                                    

Harry hızlıca ve sinir dolu gözlerle ayağa kalktı ve hızlı adımlarla ilerleyecekken kolundan tuttum ve ona ters bakışlarımı attım. "Ona dokunursan veya herhangi bir şey yaparsan aramız fena halde bozulacaktır bayım." (Neden bayım yazdığımı bilmiyorum, hoş duruyor.) Ama beni umursamadı ve kolunu yine hızlı ve sinirle çekti. Barbara'ya hızlıca ilerledi ve çocuğa geçirdi.

Hızlıca çantamı alıp ayağa kalktım ve Harry'nin yanından ayaklarımı yere basa basa yürüyerek çıkışa ilerledim. Beni görmüyordu âdeta. Son kes ona baktığımda Barbara onu durdurmaya çalışıyordu. Harry'i asla affetmeyecektim. Bu yaptığı büyük bir hataydı. Demek ki hâlâ ona karşı bir şeyler hissediyordu. Bir daha bana yüzünü gösterebilir mi onu bile bilmiyordum. Çünkü ben olsam gösteremezdim. O bana yüzünü gösterse de benim tek göstereceğim şey el hareketiydi. Evet eğer bunu yaparsa aynen böyle yapacaktım.

Lokantadan çıktım ve dolmuş gözlerimle hızlı hızlı yürümeye başladım. Gözyaşlarımın düşmemesi için uğraşıyordum fakat bu sefer de gözümü kaplayarak etrafı bulanık görmeme neden oluyordu. Birisine çarptığımda onun yüzüne bakmak için başımı biraz hafif kaldırdım. Ne? O burada mıydı? Tüm One Direction demem buraya toplanmış. En sonunda gözümün damlalardan kurtulmasına izin verdim. Tam onu sollayıp gidiyordum ki "Bekle." diyerek kolumdan tuttu.

"Ne oldu?" dedim burnumu çekerek.

"Sen Harry'nin sevgilisi değil misin? Neden ağlıyorsun?"

"Hayır ben onun sevgilisi falan değilim Niall! (Çocuk Niall'dı sjsjjsjs)" Elinden kurtulmaya çalıştım.

"Tiffany ne oldu?" Birisinin bana uzun bir aradan sonra 'Tiffany' diye hitap etmesi garibime gitmişti doğrusu.

"Boşver."

"Bana anlatabilirsin." Gözümden damlalar, 10 yıl aradan sonra özgürlüğüne kavuşmuş hapisten çıkanları andırıyordu.

"Boşver Niall."

"Tiffany. Harry nerede?" Elinden kurtulmayı kestim ve sakin olmaya çalıştım.

"Lokantada."

"Sen git ve dinlen. Karnındaki bebeğe zarar gelmesini istemem doğrusu."

"Sen nereden biliyorsun o olayı?" Güldü ve kolumu bırakıp adımlarını lokantaya çevirdi. "Ah Tanrım!" diye fısıldayarak otele girdim. "Sana inanmıyorum Harry! Beni hamile bırakırken hâlâ onu sevmeyi nasıl becerdin?" dedim asansörden inerken. Daireme girecektim ki.... Anahtar. Harry'nin evindeydi. Ve yedeği de ondaydı. Mükemmel, dışarıda kalmıştım. Uzun bir aradan sonra cebimden telefonumu çıkardım ve Whatsapp'ı açtım.

Ben: Harry bana anahtarlarımı geri ver. Ve bu bebeği aldıracağım. Haberin olsun. Bir daha beni görmeyebilirsin, bu yüzden söylüyorum.

Görüldü yapmıştı ama cevap gelmemişti. Vermesini de istemiyordum zaten. Defolsun gitsin hayatımdan. Barbara'sına gitsin. Çok da umrumdaydı sanki. Merdiven basamaklarından bir tanesine oturdum ve başımı ellerime gömüp ağlamaya devam ettim. Az sonra gelen adım sesleriyle başımı kaldırdım. Harry evin kapısını açmıştı. Hemen içeriye girip anahtarımı almak için içeriye gittim. Yatak odasına girdiğimde yatağa bakıp hemen gözlerimi devirdim. Anahtarımı alıp odadan çıktım. Kapı kapalıydı. Açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu farkettim. Harry...

Ağlarken kapıyı tekmeleyip sesimin çıktığı kadar bağırıyordum. "Harry! Harry! Çıkar beni şuradan!" Yerde bir kolye vardı. Harry'nin kolyesinin aynısıydı. Yanında da küçük bir not. Kapıyı tekmelemeyi kestim ve yerde duran kâğıda dikkatimi verdim. Eğilip onu aldım ve koltuklardan bir tanesine oturdum.

Tiff, yaptığım şey için üzgünüm. Neden yaptığımı bilmiyorum. Yapmak zorunda olduğumu hissettim. Gece gelirim, yatakta beni bekle. ;)

Ağlamamın daha da şiddetlenmesine engel olamayarak hıçkırıklarıma boğuldum. Kâğıdı 10 kez daha okumuşumdur, sanki her okuyuşumda değişecekti de. O anda neden ağladığımı bile bilmediğimi farkettim. Olanları düşününce büyük bir hayal kırıklığının daha farkına vardım. Bir de yatakta bekle diyor ya! Çok beklersin Harry Styles!

Hâlâ ağlıyordum. En sonunda ağlama krizim başlamıştı. Kimse yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Sanki felç geçirmiştim. Hızlıca, olan gücümle telefonu elime aldım. Titreyen ellerim ile Harry'e mesaj attım. Hemen görmesi, benim şansımın bir defalığına olsa da yüzüme gülmesiyle olmuştu.

Ben: Ağlama krizi (00:46)

Son görülme tarihi: 00:46 sksjsajsj

Camları açtım ve nefes almaya çalıştım. Ama yapamıyordum. Sanki bir güç beni boğmaya çalışıyordu. Kapı vurulma sesleri duydum. Ve sonra 'Pat, pat!' diye sesler. Gözlerim kararıyordu. Başımın dönmesinin etkisiyle kapıya kadar yürüyemezdim. Tam denemeye kalkışacaktım ki kendimi yere serili bir vaziyette buldum. Dünya dönüyordu. Miğdem bulanıyordu. Gözlerim gittikçe kapanıyordu. En sonunda kendimi karanlığa bıraktım...

'v'

Öhöm ıhım ihim ühüm ohom uhum aham ehem.

Biz 2 haftalığına tatile gidiyoruz, Çanakkale'ye. Yarın yb gelmeyebilir. Ama gelebilir de. Şimdiden Ramazan Bayram'ınızı kutluyorum.

Ich liebe dich!! 😚😚😚😚

Whatsapp |Haylor Swyles|Where stories live. Discover now