Part-51 ⛄️

499 37 66
                                    

"Bırak!" diye çığlık attım. Ama o dinlemedi ve eteği kaldırmaya başladı. "...! Harry!" diye çığlıklarımı sürdürdüm. Susmam için tırnaklarını sırtıma batırdı. Küçük bir çığlık attım. Sonunda Harry'i görebilmiştim. Kahretsin ki tam buraya gelecekti ki -büyük ihtimalle burayı görmemişti- birisi onun kolundan dürterek dikkatini ona yöneltti. Daha sonra bir yere doğru ilerlediler.

"Senin küçük kahramanın yok sanırım ortalarda?" Eli özel bölgeme doğru gitmeye başladı. Bacaklarımın arasından geçen eli çığlık atmama neden oldu. Özel bölgeme değdiği an çırpındım. Kuvvetli bir çığlık savurdum.

"O benim kahramanım falan değil! Daha doğrusu o küçük değil!"

"Tanrı aşkına, kaç yaşında?"

"22!" diye söylendim öfke dolu bir sesle.

"Küçük olduğunu söylemiştim." dedi gülerek elbisenin fermuarına yönelirken. Kıpırdamama izin vermiyordu, nasıl bir şey becermişse.

"Seni gebertirim! Polise şikayet ederim!"

"Şu ülkede kaç tane tecavüz şikayeti umursanmadı biliyor musun sen?"

"Kahretsin ki hayır." dedim gözlerimi devirip kıpırdanma çalışmalarıma devam ederken.

"Şimdi sus ve benim seni becermem konusunda oyunbozanlık yapma."

"Bu bir oyun değil!"

"Bu da benim umrumda değil." dedi ve fermuarı indirdi. En sonunda ani bir refleks ile karnına tekmemi savurdum. Çocuk acı çekerken taştan inip koşmaya başladım. Çocuk hemen arkamda, ağzına gelen küfrü söylüyordu. Ve bir anda ayağımın bir taşa takılmasıyla yere düştüm.

Çocuk saçımdan tuttu ve beni kendine çekti. "Güzel." Saçım ani bir şekilde çok hızlıca çekildi, bir an ışınlandığımı sandım. Yere tekrar savrulurken çocuğun saçımı bıraktığını hissettim. Gözlerimi hafif arladığımda Harry'i gördüm ve bundan son derece memnun oldum.

Harry çocuğu ölesiye dövüyordu. Önce karnına, sonra ise yüzünden bir bölgeye vurdu. Ağzına gelen en ağır küfrü söyledi ve ben de burnumdan akan kanı elimin tersi ile sildim. Mahvolmuştum yerlerde sürünmekten. Harry'nin çocuğu dövmesi her ne kadar hoşuma gitsede durmalıydı; aksi takdirde çocuk ölebilirdi.

"Harry çocuk ölmek üzere!" Söylediğime hiç kulak asmadan onu yumruklamaya devam etti.

"Dur Harry!"

"....! Gebersin!"

"Harry öldürme! Hapishanye gireceksin!" Söylediğim üzerine yumrukları yavaşladı, hatta biraz sonra durdu. Bana döndü ve hızlıca kalkıp inen göğsüne odaklanmama neden oldu.

"Sana bir şey yaptı mı bu ...?"

"Hayır Harry." Yalana da bak. Bana doğru yaklaştı, burnumdan akan kanı sildi.

"Nedense bu kan söylediklerine inanmamam üzerine beni zorluyor." Beni kucağına alırken çocuğa göz attım. Bir ölüyle hiçbir farkı yoktu.

"Öldü mü?" diye sordum endişe soru bir ses tonu ile.

"Hayır. Bir kadına el kaldırırsa böyle olur, özellikle o kadın benim kadınımsa."

"Bir şeyim yok. Ve peçeten var mı?" dedim gözümü devirirken.

"Ah, evet. Bir saniye." derken bir peçete uzattı bana.

"Sen nereye gittin?" dedim peçeteyle kanı silerken. Gözlerimi kaldırdım ve Harry'nin yeşil, parlayan gözlerine kenetledim.

Whatsapp |Haylor Swyles|Where stories live. Discover now