ÖZEL BÖLÜM ♧ 5 | SON |

Start from the beginning
                                    

Gözlerimi birkaç saniyeliğine yumup parmaklarımla alnımı ovuşturdum. Kendi kendime "Sakin ol Azra," diye mırıldandım. "Sakin ol!"

"Güzelim?"

"Baba!"

Beren yanımdan ayrılıp Aras'a doğru koştuğunda çöktüğüm yerden kalktım ve sesin geldiği yöne doğru döndüm. Aras, Eymen'in oda kapısının önünde Beren'i kucaklayıp art arda yanaklarına onar tane öpücük bırakırken bir yandan da parmaklarıyla kızımın karnını deşermişçesine onu gıdıklıyordu. "Özledin mi babayı prenses?" diye sordu Aras. Beren başını sallayıp minicik kollarını Aras'ın boynuna doladı. Eymen yapmış olduğu çadırından adeta şimşek hızıyla fırladığında o da tıpkı Beren gibi Aras'ın kucağına atladı. Aras ikisini birden sıkıca tuttu. "Oğlum," diye mırıldanıp alnından öptü Eymen'i. Sonra o muhteşem gülümsemesini takınıp "Yokluğumda annene ve kız kardeşine göz kulak oldun, değil mi?" diye sordu.

"Tabii ki oldum baba! Erkekler gibi!"

"Aferin benim oğluma!"

Aras, Eymen'in siyah saçlarını karıştırıp kucağından indirdi. Daha sonra Beren'i bir kez daha yanağından öptü ve onu da yere indirdi. "Güzellik," dedi Çağla'ya. Çağla koşarak Aras'ın yanına gitti. "Naber?"

"İyi Aras amca... Ay pardon Aras abi."

"Ha şöyle aferin. Amca demek yok!"

Gözlerimi devirdim. Aras'ın kömür karası gözleri kısa bir anlığına benimle buluştuğunda kalbim sanki onu ilk kez görüyormuşum gibi tekledi. Buna hala alışamamıştım. Hayatımın sonuna kadar onu ne zaman görsem böyle hissetmeye devam edeceğimi biliyordum. "Hadi bakalım," dedi Aras. "Siz oyununuza devam edin tamam mı?" Üçü birden başlarını sallayıp çadıra girdiklerinde Aras yanıma yaklaşıp elimi tuttu. Yürümeye başladığında peşinden gittim. Eymen'in odasından çıkarken "Eymen kardeşinle iyi anlaş!" diye uyardı Aras Eymen'i.

"Tamam baba!"

Aras'la birlikte küçük oğlumuzun odasından çıktığımızda Aras kollarıyla beni sıkıca sardı ve o an anladım ki üç gün burada yokken onu ne kadar da fazla özlemişim. "Güzelim," diye fısıldadı. Elleriyle yüzümü tuttu. Gözlerimi yumdum ve "Seni çok özledim," dedim. Yüzünü göremiyor olsam da gülümsediğini biliyordum.

"Ben de seni çok özledim."

Aras'ın dudaklarını dudaklarımın üzerinde hissettiğimde kollarımı boynuna dolayıp kendimi onun kollarına teslim ettim. Dudakları nazikçe ama tutkulu bir şekilde dudaklarımın üzerinde hareket ederken ve her şey çok güzelken Beren'in ağlayan sesi kulaklarıma doldu. "Anne! Baba!"

Aras'ı hızla kendimden uzaklaştırdım. Küçük kızımız hemen yanımızda gözlerini dikmiş bize bakarken Aras bir kahkaha attı. Ayağımı bacağının üzerine geçirdim, kahkahasını duymazdan gelmeye çalıştım. "Yine ne oldu hayatım?"

"Abim hep Çağla'yla oynuyor. Benimle hiç oynamıyor!"

"Prenses," diye fısıldadı Aras ve yanıma çöküp Beren'in minicik elini tuttu, ardından öptü. "O zaman bizde üçümüz oynayalım. Ne dersin?" diye sordu.

"Gerçekten mi?" diye heyecanla yerinde zıpladı Beren.

Aras gülerek "Gerçekten," diye karşılık verdi.

"Biz de çadır kurabilir miyiz baba?"

"Elbette kurabiliriz. Hatta daha büyük ve güzel bir çadır kuracağız, tamam mı?"

"Yaşasın!"

Aras, Beren'i kucağına alıp ayaklandığında gülümseyerek arkalarından yürüdüm ve bir kez daha böyle bir aileye sahip olduğum için şükrettim.

Affet BeniWhere stories live. Discover now