Pastamdan bir çatal alırken telefonumu bir kenara fırlattım. Bir daha da alamadım zaten elime. Öbür tarafa gidebilirdim çünkü.

Pastanın keki çiğdi.

"Ne oldu lan? Bok mu yedin sanki?" Yüzümdeki ifadeyi anlamış olmalı ki atara geçmişti hemen. Hiçbir şey demeden bir çatal daha aldım ve direkt olarak ağzına soktum. Gözleri anında büyüdü ve lavaboya koştu. Bu sırada da ben anıra anıra gülüyordum tabii. Midesiz bir yaratık olarak yutmuştum elbette. Fakat o, o kadar hassas bir tat yapısına sahipti ki en ufak şeyde kusası geliyordu.

Pastayı incelerken geri döndüğünde tabağı bir kenara koydum ve tiksinç bakışlarını incelemeye başladım. Hayattan soğumuş gibi görünüyordu.

"Bir daha herhangi bir yiyecek yapan davar olsun."

Kaşlarım havaya kalktı. "Davarsın oğlum zaten."

Çocuk gibi yüzünü buruşturup beni ittirdi ve koltuğa sıkıştı. "Ebemizi belleyecekler. Hadi açalım şu görüntülüyü ya."

Hınzır bir bakış atıp işaret parmağımı ona doğru salladım. "Şerefsiz seni. Duru'yu göreceksin diye böyle heyecanlısın, değil mi?" Bana yandan bir bakış attı. "Duru bebişimi göreceğim her an zaten heyecanlanıyorum ama hayır. Bu sefer gerçekten anamızı belleyecekler."

Zar zor da olsa yerimden kalktım ve odama doğru sürünmeli bir yolculuk yaptım. Peşimden Çağlar bamyası da geliyordu tabii ki. Onsuz olur muydu? O sırada telefonuma da bir göz attığımda Barlas'tan gelen mesaja gözüm takıldı. Tam 00.00'da attığı mesajı okurken gülümsüyordum.

'Doğum günün kutlu olsun Maviş, hayatının her anında Beşiktaş'ın şampiyonluğunu kutladığın zamanlardaki gibi mutlu ol. Tabii Beşiktaş'ın şampiyon olması zor ama neyse'

Mesaja gülerken bir yandan da ayar olmuştum elbette. İlla ayar edecekti beni, yoksa gözüne uyku girmezdi.

'Hayatımın her anında mutlu olacağım çünkü Beşiktaş şampiyon olacak. Sen de ağla'

Gülerek yazdığım mesajdan sonra telefonumu kapattım ve aramasına daha sonra yanıt vermeye karar verdim. Şu an linç geliyordu, hissedebiliyordum.

Esneyerek bilgisayarı açtığımda bacaklarımı masanın üstüne uzattım. Çağlar ise zebani gibi başımda bekliyordu.

Discord'a girdiğimde kimse daha bağlanmamıştı. Peh, aptallara bak. Bir de bana diyorlardı her yere geç kalıyorsun diye. Bir kişi bile çevrimiçi değildi. Rezaletti ya, rezalet...

"Ağzına tükürdüğümün evlatlarına bak,"dedim Çağlar'ın elindeki elmayı kapıp ısırdıktan sonra. "Bir kere de zamanında gelin be şu bağlantıya." Homur homur homurdandığım sırada gelen İrem'in sesiyle irkildim.

Bir dakika, İrem'in sesiyle mi irkildim?

"Bok ye ya. Her yere geç kalana bak."

Ağzımdaki elma yere düşerken yatağımın arkasından çıkan diğerleri İrem'i linçliyorlardı.

"Aptal ya, tam bir aptal bu kız. Tüm sürprizi bozdu. Doğum günün kutlu olsun kanka!" Rüya atar modundan çıkıp doğum günü moduna geçerken resmen üzerime zıpladı. Az kalsın ikimiz birden yere düşecektik.

"Nereden çıktınız lan!" Tüm sevincimle ayağa kalkarken hala Rüya'ya sarılı durumdaydım.

"Gördüğün gibi yatağının arkasından çıktık kanka. İrem hanım bozmasaydı daha iyi bir sürpriz olabilirdi." Oğuz gözlerini kısarak İrem'e döndüğünde İrem göz devirdi ve benim yanıma geldi. "Doğum günün kutlu olsun dünyanın en geç kalan ama en iyi kardeşi."

KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)Where stories live. Discover now