17. Bölüm: Alışveriş

En başından başla
                                    

"Vallâhi müşriklerle durduğum hiçbir yer bırakmayacağım, o yerde mutlaka Müslümanlarla da beraber duracağım. Müşriklerle harcadığım hiçbir para bırakmayacağım; aynısını Müslümanlara da harcayacağım! Belki davranışlarım birbirini telâfi eder!"

Hamit, burukça tebessüm etti. Bakışlarını Talha'nın üzerinden çekmeden sordu:

"O hâlde niye ye's içindesin?"

Talha, bir rüyadan uyanır gibi başını kaldırdı. Bu soruyu beklemiyormuş gibi önce bir müddet suskunlaştı. Ardından ellerini masadan çekip sırtını tekli koltuğa yasladı.

"Ümidim var... Olmasa yaşayamazdım. Sadece pişmanım. Ve..."

Kızaran gözlerini Hamit'ten çekip tekrar mushafa baktı.

"Hesap gününden korkuyorum..."

Sağ elinin titrek parmaklarını mushafın üzerinde gezdirdi. Gözünden akan bir damla sıcak yaşı hızlıca silip burnunu çekti. Burada ağlamak istemiyordu. Gözyaşlarına riya bulaşmasından endişe ediyordu. Oysa artık kaybedecek tek bir ameli bile olmaması gerektiğini düşünüyordu. Çok zaman kaybetmişti, çok zaman ve çok amel. Artık kaybetmek istemiyordu.

"Allah'ın izni ve yardımıyla eski çevremden sıyrıldım. Zaman geçtikçe İslâm'ı hakkıyla yaşayan Müslüman bir çevre de nasip oldu. Şimdi ise o on yılda bâtıla harcadığım paraların telafisinin vakti geldi." Hiçbir tereddüt taşımayan siyah gözlerini arkadaşının gözlerine dikip: "Tıpkı..." dedi. "Tıpkı Süheyl bin Amr gibi. Allah ondan razı olsun. Ayağının tozu olamam... Fakat işte bir teselli..."

Hamit, elini arkadaşının eli üzerine koyup birkaç kez dostça üzerine vurdu.

"İnfak, diyorsun yani."

Talha, başını salladı. Burukça tebessüm etti. Kalbinden sıcak bir hissin akıp gittiğini ve o hissin içini boğan nice karanlığı aydınlattığını sezdi.

"Çalışmaya başladığımdan beri para biriktiriyordum. Yeni bir araba yahut ev alırım diye..." Utanır gibi yüzünü eğip: "Epey para birikti," diye devam etti. "Dünyaya yeterince yatırım yaptım. Üstelik fâniliğine bakacak olursak kârı da pek kalıcı değil."

Gözlerini tekrar Hamit'e çevirip uzun süredir içinde sakladığı şeyi ona söylemek üzere hazırlandı. Daha fazla gecikmek istemiyordu.

"Bu sefer kalıcı bir yatırım yapmak istiyorum... Geçen sen güvenilir bir derneğin yardım çağrısını paylaşmıştın ya..."

Hamit, esmer çehresinde beliren ufak bir tebessüm eşliğinde: "Yetimler için olan mı?" diye sordu.

"Evet..." diye cevap verip saatine baktı Talha. Dersinin başlamasına yirmi dakika vardı. Mushafını eline alıp: "Sana parayı versem," dediğinde ayaklanıp gitmeye hazırlandı. "sen ulaştırır mısın derneğe? Ama benim adım hiç geçmesin, 'bir adam' dersin... İsmini vermek istemiyor..."

Hamit de onunla beraber kalkıp, işaret parmağını gözlüğünün çerçevesine bastırdı. Ardından elini arkadaşının omzuna atıp başını kaldırdı. Hâlâ kızarıklığı geçmemiş olan o iri gözlere baktı.

"Olur inşallah kardeşim... elbette olur.

Rabbim seni cennette örnek aldığın zâtlarla birlikte eylesin."

***

Yanındaki adamla arasına bir kişinin daha girebileceği kadar bir boşluk bırakıp öyle yürüyordu. Annesi fırsat buldukça onu kolundan çimdikleyip: "Niye kaçıp duruyorsun adamdan!" diye uyarıyor, yakınında durması için çaba harcıyordu. Meryem, alışverişe çıktıklarından beri henüz yarım saat geçmesine rağmen oldukça gergindi.

ÂdemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin