11. Bölüm: Bir Hayalle Avunmak

199 25 20
                                    

"Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum"

-Cahit Zarifoğlu

***

Bursa

Camın ötesindeki hayatları seyrediyordu. Bu, algıda seçicilik miydi bilmiyordu ama gözünün sürekli olarak evli bir çiftte takılı kalması yahut bebek arabasını sürerken sohbet edip gülüşen bir çiftin mutluluklarına dalıp dalıp gitmesi normal miydi? Yaşayamadığı her şeyi bir başka kişinin üzerinden seyredip "acaba" demeye ne çok alışmıştı...

Acaba, benim de böyle bir evliliğim olsaydı...

Talha, daha farklı biri olsaydı...

Sıkıntılı bir nefes alıp verdi. Boşanmak için ilk ciddi adımı atacakları böyle bir günde tüm bunları düşünmek ne kadar da manasızdı! Meryem, kendisine kızıp duruyor ama durmadan başa sarıyor olmasına bir anlam veremiyordu.

Adam, bir benzin istasyonuna girip de arabadan indiğinde kadın dalgınlıktan sıyrıldı ve başını dayadığı camdan usulca uzaklaştı. Halime Anne, eşarbını düzeltip: "Ben bir lavoboya gidip geleyim kızım" deyince başını sallayıp onaylamak dışında bir tepki vermedi. O esnada Talha'nın pantolonunun arka cebinden cüzdanını çıkarışını ve alnını ovuşturarak gergince ayakta dikilişini seyretti. Beyaz yüzünde daha önce hiç görmediği kadar keyifsiz bir ifade vardı.

Bir anda yaptığı şeyin ne kadar gurursuzca olduğunu fark edip kendi kendine söylenmeye başladı.

Kendine gel Meryem... Artık o senin sevdiğin Âdem değil...

Başını hızlıca onun bulunduğu taraftan çevirip öne eğdi ve gergince beklemeye koyuldu. Biraz sonra Talha gelmiş ve arkada sıra bekleyen araç için arabayı daha uygun bir yere çekip annesini beklemeye koyulmuştu. Meryem, onunla bu son baş başa kalış anında ellerinin terleyip durmasını, kalbinin hızlı hızlı çarpmasını istemiyordu. Evet, ihaneti öğrenmeden önceki gibi atmıyordu kalbi. Fakat yine de ritminin biraz olsun değişmeye devam etmesi, ellerinin yine terlemeye başlaması onu rahatsız etmeye yetiyordu.

Talha, solgun beyaz çehresini onun arka koltukta bir kenara sinmiş olan yorgun bedenine ve ardından günlerdir aralıklarla ağlamaktan dolayı şişen gözlerine çevirdiğinde kaçıp saklanmak istemişti. Kendi üzerinde gezinen o gözler sebebiyle, üzülüp durmaktan iyice halsiz düşen bedenini biraz kıpırdatmış, onun karşısında âciz bir görüntü sergilememek için gözlerini diğer tarafa çevirip yüzüne bile bakmamıştı.

"Meryem..."

Onun ağzından kendi ismini işitmeyeli günler olmuştu. Ve artık o ses eskisi gibi öfke veya hakaret dolu manalar barındırmıyordu. Evet, bu sesin öncekilerden çok farklı manalar taşıdığını fark etmiş fakat bu farkındalık yüzünü veya kalbini ona çevirmesi için yeterli olmamıştı. Talha'nın kendisine baktığını hissediyor ama ona bakmamak için direnmeye devam ediyordu.

"Acele etmeyelim Meryem..." cümlesini işittiğinde terleyen avuçlarını feracesine sildi. Hiçbir şey demeden sessizce adamı dinledi:

"Son bir şans istiyorum senden.. Bu sefer annemi üzmemek için falan değil. Bu sefer sadece kalbimde hissettiğim duygular için... Her şey farklı olabilir. Hatamı telafi etmeme izin ver. Pişman olduğuma nasıl inanırsın, bilmiyorum. İnanman zor, bunu da biliyorum... Ama yaşamadan bilemeyeceğin bir şey istiyorum senden. Ne ailemiz için ne de bir başkası için... Sadece ikimiz için... Ben seninle gerçek bir evlilik yaşamak istiyorum Meryem."

***

Bursa

Bir aydır mütemadiyen hayatın nice merhalesi olduğunu düşünüp duruyordu. Artık bu düşünce tefekkür hâlini almış; bulunduğu hâlden bir anda nasıl da bambaşka bir hâle savrulabileceğini öğrenmişti. Tercihi dışında gelişen ve mutsuz başlayıp mutsuz biten bir evliliğin; şimdi kendi tercihiyle gelişen bitişini seyrediyordu. Yaşlı ama dinç olan Hakim Hanım, gözlüğünün ucunu tutmuş önündeki kâğıdı incelerken Meryem, evli kaldığı bu iki yıl üzerine uzun ve derin düşüncelere dalmıştı.

ÂdemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin