13. Bölüm: Görüşme

182 24 57
                                    

"Ama sen uzaklardaydın ey kalbim
Uzaklardaydın, sevdiğim uzaklardaydı
Ayın yıldızların çağlayarak
Berrak şelaler yaparak
Coşku içinde aktığı
Bir yerlerdeydi."

-Erdem Bayazıt

***

Meryem, dışarıya arkadaşlarıyla futbol oynamaya giden erkek kardeşinin odasına girip kapıyı kilitledi. Hıçkıra hıçkıra ağlarken vücudu ağlamasının şiddetiyle sarsılıyordu. Bir insan olarak bile görülmediği, varlığının gittikçe silinir gibi olduğu düşüncesiyle yatağın kenarında küçülüyordu... Baştan aşağı titriyor, sanki bir krizin eşiğindeymiş gibi: "Allah'ım... Allah'ım..." diye sayıklıyordu.

Uzun bir süre bu hâlde kıvranıp durdu. Dakikalar sonra kendine gelebildiğinde ıslak yüzünü ellerinin tersiyle sertçe sildi. Bacaklarını göğsüne çekip iç çeke çeke düşündü. Tahminince annesi birazdan buraya gelecek ve kendisini ikna etmek için konuşmaya çalışacaktı. Ya gözünü korkutmak için sert konuşacak ya da işini riske atmamak için yumuşak bir dille ve duygu sömürüsü yaparak onu ikna etmeye çalışacaktı. Zaten yıllardır onu hep bu iki yolla manipüle etmişti. Onu artık tanıyordu. Oysa o sadece uzun ve derin bir uykuya yenilmeyi ve yaşadığı bu acılardan biraz olsun uzaklaşmayı istiyordu.

Telefonunun titreyişini cebinde hissedince birden irkildi ve bacaklarına sıkıca sardığı kollarını gevşetti. Eşofmanının cep fermuarını açıp telefonunu çıkardı. 055... ile başlayan numaranın devamına hiç bakmadan el alışkanlığı ile aramayı cevaplandırdığında karşıdan bir süre ses gelmedi. Çalan her numarayı, belki önemli bir şey için arayan tanıdık biridir, düşüncesi ile açardı. Fakat şimdi biri onu işletiyor gibiydi. Güçsüz sesiyle: "Kimsiniz?" diye sorduğunda da cevap gelmeyince aramayı sonlandırmak istedi. Fakat telefonu kulağından çekeceği sırada o sesi işitti:

"Meryem..."

Sanki zaman bir anlığına durmuş, göz kapakları bile kıpırdamaz olmuştu. Şok geçirmiş gibi bir boşluğa sabitlediği gözleri tekrar dolarken yüreğine o tanıdık acı gelip oturdu. Ve Talha, eskisinden daha yüksek bir ses tonuyla konuşmaya devam etti:

"Allah kahretsin, seni çok özledim... Meryem..."

Bu ağlar gibi konuşan ses, gerçekten Talha'nın mıydı? Evet, o olduğundan emindi ama bu seste böylesi bir âcizliği daha önce hiç sezmemişti. Boşandıktan hemen sonra onun numarasını silmişti. Numarasının son iki-üç hanesi ezberinde olduğu için dalgın olmasa ve numaraya daha dikkatli baksa mutlaka onun olduğunu fark eder ve telefonu açmazdı. Fakat şimdi telefonu açmışken ve karşısındaki ses: "Sana ihtiyacım var Meryem..." diye yalvarırcasına konuşurken tüm duyguları allak bullak olmuş, dolan gözlerinden birkaç damla yaş süzülmüştü.

Neden böyle bir anda geldin...

Neden beni üzmeyi bu kadar çok seviyorsun...

Telefonu kapatmak için büyük bir istek duyuyor ama kendisinin bile anlayamadığı bir sebepten dolayı eli bir türlü o ekrana gitmiyordu. Gözlerini sımsıkı yumup dudaklarını ısırdı. Kendini bıraksa az önce hiç ağlamamış gibi hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdi.

"İyi değilim... Seni istiyorum. Meryem... Bencilce bir istek, biliyorum. Ama artık dayanamıyorum. Canım çok yanıyor. Lütfen biraz olsun konuş... Dilersen bağır çağır ama susma..."

Meryem, boşta kalan elini ağzına götürüp sımsıkı kapattı. Dudakları arasından hıçkırıklar yükselmesin diye öyle bir mücadele veriyordu ki başı bile ağrımaya başlamıştı.  Gözlerinden sıcak yaşlar dökülüyor ve vücudu gittikçe terliyordu.

ÂdemOnde histórias criam vida. Descubra agora