"Sana rahat dur diyorum!"

Olduğum yerde doğrulup oturdum kurtulamayacaktım o kesindi ama en azından ölümüme sebep olmamalıydım telefonumun bir kez daha çalmasıyla telefonu cebimdeyken meşgule attım üzerine bir daha aramıştı ve yine aynısını yaparak telefonu cebimden çıkardım arayan taksici değil Tuğkandı bir kez daha aramasıyla telefonun açtım ve kulağıma kaldırdım.

"Tuğkan yardım et! Bu insanlar onlar, beni..."

Önde oturan adam telefonla konuştuğumu anladığı gibi elime uzanıp telefonu sertçe çekip aldı.

"Tuğkaann."

Tuğkan'ın adını uzatarak ve imalı bir şekilde söylemişti sanki onu tanıyormuşcasına.

"Size bir hafta vermiştik. Tik tak zaman doldu."

Telefonu kulağından indirmesiyle camdan dışarı atması bir olmuştu evet telefonumu camdan fırlatmıştı.

"Ya sen ne yaptığını sanıyorsun!"

Elindeki silahı tekrar bana doğrulttuğu anda koltuğa sinmiştim.

"Bir kelime daha edersen o güzel yüzüne yazık olacak!"

Başlarda tiz sesi sonlara doğru şiddetlenmiş ve bana bağırmıştı telefonumu attığı camdan dışarıya çevirmiştim gözlerimi, resmen hiç düşünmeden telefonumu atabilmişti ellerimi yumruk yapıp sıkmaya başladım tırnaklarım avuç içlerime batıyordu ama acısını hissetmiyordum bile.

~~~~~~~~

Yaklaşık yarım saat süren keyifli yolculuğun sonu ormanda bitmişti bu bildiğimiz ormandı ve beni getirdikleri bu ev ormanın derinliklerinde saklanmak için yapılmış bir evi andırıyordu belkide bu yüzden yapılmıştı aynı Tuğkanların ağaç evlerine benziyordu ama daha büyüğü ve daha profesyonel olanıydı.

Oturduğum yerin kapısının açılmasıyla irkilmiştim beni çekerek dışarı çıkarmıştı beni zorla çıkardığı için canımı yakmıştı bu yüzden ağzımdan bir inilti çıkmasına sebep oldu, yolumu kesen diğer ikisi ise hemen arkadan başka bir araçla bulunduğumuz yere gelmişlerdi.

"Yürü bakalım güzelim."

Beni zorlayarak arabaya bindiren pislik şimdiyse kalçamdan iterek beni evin tarafına doğru yönlendirmişti bu adam bana bir daha karşılaşacağımızı söyleyendi zaten diğer ikisini hatırlamıyordum dediğini yaparak yürümeye başladım bacaklarımın titremesine engel olamıyordum korkuyordum da hem de çok korkuyordum çünkü bu sefer hayatım Atalay'ın ellerindeydi hemde gerçek Atalayın.

  Eve adımımı attığımda ahşaptan zemin gıcırdamıştı burası insanı farklı hissettiriyordu güzeldi en çokta dikkatimi çeken ayakta durmasını sağladığını düşündüğüm evin içindeki kalın gövdeli ağaçtı hemen yanında küçük bir masa ve sandalyeler vardı ...

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.



  Eve adımımı attığımda ahşaptan zemin gıcırdamıştı burası insanı farklı hissettiriyordu güzeldi en çokta dikkatimi çeken ayakta durmasını sağladığını düşündüğüm evin içindeki kalın gövdeli ağaçtı hemen yanında küçük bir masa ve sandalyeler vardı günün son ışıkları aydınlatıyordu evin içini, ne çekecekleri bir perde ne de stor vardı bu yer dışarıdan içindeki görüntüsünden daha küçük görünüyordu tahminimce iki kattan oluşuyordu boydan camları yerdeki sarmaşıklar dışarıdaki ağaç ve akan küçük akarsu burası güzel bir yerdi tabiki ailenle ya da arkadaşlarınla tatile geliyorsan.

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now