Bölüm 14

22.8K 633 153
                                    


Bundan sonraki bölümleri daha uzun tutacağım ama kısa yazmamın sebebi sürekli bölüm paylaşıyor olmam.
Lütfen destek olur musunuz🥺

İyi okumalar

Karşımda duran adamı tanımıyordum ama bu söylediğinin bana olduğunu kesindi, ayaktaydım ve ona dönük duruyordum.

"Anlayamadım." dedim boş bakışlarla, o ise benim aksime beni tanıyormuşçasına yanıma doğru gelip elini uzattı.

"Ben Doğan Baytar."

Uzattığı eli tutmakta tereddüt etsemde tutmazsam bu saygısızlık olur diye düşündüm hem sanki beni tanıyormuş edasıyla gelmişti belkide beni biriyle karıştırmıştı tabi imkansız bir olay olsa da.

"Asya, ama sanırım biriyle karıştırdınız." dedim havada duran elini sıkarak.

"Hayır."

Masaya otururken onu izliyordum.

"Atalay, arkadaşım olur kendisi."

Rahatlığı oldukça rahatsız ediyordu gelip masaya izinsiz oturmakta ne demek oluyordu en azından benden rica edebilirdi.

"Lütfen rahatsız olma, inan bana beni gördüğüne sevinecektir."

Sanki yüzümdeki ifadeden ne düşündüğümü anlamış gibiydi, Atalay'ın bu durumdan hoşlanmayacağını düşünüyordum. Halen ayakta dururken bize doğru yaklaşan Atalay'ı görebiliyordum yüzünden bir olay yaşandığı belliydi.

"Ha. Unutmadan sana vereyim bu ona aitti."

Elinde uzattığı anahtarlığa baktığımda neden böyle bir şey yaptığını anlayamamıştım ama uzattığı anahtarlığı aldım ve gülümsedim.

"Bak işte o da geliyor." dedi ve gülümsedi, bu gülümsede bir şey yatıyordu ama ne?

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"

Bulunduğumuz durumdan pekte hoşnut gibi durmuyordu.

"Merhaba eski dostum."

Ayağa kalkıp elini ona uzatmıştı.

"Uzun zaman sonra beni böyle mi karşılıyorsun?"

Atalay burnundan soluyordu havada duran eli sıkmak yerine kolumdan çekerek beni arkasına aldı.

"Bana bak! Neden geri geldiğini bilmiyorum ama geri dönersen iyi edersin."

Kolumdan çekerek beni kapıya doğru sürüklemeye başladı, bu da ne demek oluyordu böyle nasıl bir arkadaşlıktı bu? Resmen onu geri dönmesi için tehdit etmişti. Arabaya yaklaştığımız da kapımı açtı.

"Kimdi o?"

Arabaya binmeden sormuştum bu soruyu, bana cevap vermesini beklerken o ise beni binmem için ittirmişti.

"Bin."

Dediğini yaparak arabaya binmiştim ama susmaya niyetim yoktu.

"Kimdi?"

Arabayı çalıştırıp uzaklaşmaya başladığımızda soruma cevap vermeye niyeti yoktu ama öğrenecektim.

"Sana bana soru sorma hakkını kim verdi?"

Beklemediğim bir şeyle bana cevap verince öylece kalakalmıştım haklıydı sabahtan bu saate bana iyi davrandı diye kendimi bir şey mi sanmıştım? Onun gözünde ne olduğum belliydi ama o halde beni neden dışarıya çıkardı demeden edemiyordum.

"Doğru söylüyorsun."

"Kaç dakikadır oradaydı?"

"Çok olmamıştı. Benimle tanışıp masaya oturdu iki kelime etti ve sen geldin."

Ateşin İzleri Where stories live. Discover now